Sanal Sanat

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Volkan Taha Şeker

Öz kültürünü reddeden ülkemizin gençliği, ithal kültürleri sahiplenerek yalnızlığını giderme peşinde. Ancak gelin görün ki, ithal yöntemlerden bunalmış olan gençlerimiz, bu defa kendi yöntemlerini bulmuş.

Ülkede sanat yapmak zor.

Neden mi?

Sanat yapmaya başlamadan önce, sanat eğitimi almak zor.

Sanat eğitimi aldıktan sonra da, mesleğe sanatçı olarak devam etmek zor.

Politize olmadan sanatta kalmak zor.

Hâl böyle zorlarla dolu olunca, olanlar oluyor.

Gerçek sanat yapmayı beceremeyen ya da yeteneği olmayanlar arasında sanal sanat geleneği başlıyor.

Yöntem yüzde yüz Anadolu yani Türkiyeli işi.

Başında TC yok (!)

Zor…

Devlet konservatuarını kazanmak zor. Hem yetenekli hem torpilli olacaksın. Aptalsan da çok paralı bir ailen olmalı. O zaman konservatuar seçeneğini de eleyelim.

Bir şekilde tiyatro eğitimi alındı. Şimdi de sömürülmeden bir ekipte tutunmak zor. O ekibin seyirci bulması zor. O ekibin sahne kirası vermesi zor. Ekibin oyununun beğenilmesi daha da zor.

Tüm bu engelleri azminle aştın da bir kez alkışı aldın mı? Bu işi bırakmaz zor.

Ya azmedemediysen?

İşte tam bu noktada Anadolu işi sanal sanat devreye giriyor. Size formülü vereyim hemen…

Kısa Yoldan Sanatçı Olma Formülü

Facebook’ta öncelikle eğitim bilgilerine Müjdat Gezen Sanat Merkezi yazalım ya da Şehir Tiyatroları’nda sosyal destek projeli bir kursa katılmışsanız eğitimler kısmına Şehir Tiyatroları yazalım. Eğitim kısmını geçelim, Şehir Tiyatroları’nda bir iki figürasyon yapmışsak, iş bilgilerine de aynısını yazalım.

Sonrasında, mesleğine Tiyatrocu hatta sanatçı yazalım. Gerçek tiyatrocularla bir olduğumuza inanan egomuzla da mutlu olalım. İşte sanatçı olduk…

Zavallı Seni…

Tiyatroculuğuna inanmış bu akıldan birine:

“Brecht tiyatrosu hakkında ne düşünüyorsun?” diye soruyorum. Yanıt veriyor düşünmeden:

– İşim olmaz.

Vazgeçmiyorum, yineliyorum: “Grotowski için ne dersin?”

“Gırrotoyski” de çok etkilenmiş aslında diğerlerinden.

Cahillik egoyla birleşince balık yemeği yanında içilen ayran kadar zehirli oluyor. Son kez soruyorum: “XVI Benedict tiyatrosunu duydun mu, bu konudaki düşüncen nedir?”

– Yani, bence o kendi tarzını oluşturmuş…

“Yolun açık olsun” diyorum. Başka da söylenecek söz kalmıyor.

Tehlikenin Farkında Mısınız?

Büyük bir tehlike içinde sanatımız. Asıl tehlike de şu: Sanal sanat, gerçek sanatın önüne geçti. Eskiden Tabela Partisi deyimi vardı. Ancak şimdilerde tabela tiyatroları dahi yok. Sosyal paylaşım sitelerinde, gerçekte olmayan tiyatro ekipleri, tabela partisi dahi olamayacak kadar gerçek dışılar. Buna bağlı olarak sahte oyuncular, yönetmenler ve ekipler…

Sanal sanat yapanlar, gün gelecek, gerçek sanatçıları sollayacaklar; şöhretleriyle…

Gün bugündür.

Dizi filmlerde rol almayı bekleyen otobüslerle gezerek iş kovalayan konservatuar mezunu tiyatrocular, lüks araçlarıyla gezen mankenden bozma tiyatroculara işte bu aralar yeniliyor.

Işık ve sevgiyle.

*XVI Benedict geçtiğimiz ay görevinden istifa eden Papa’nın adıdır.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Volkan Taha Şeker

2 yorum

  1. Onur Tarih:

    Merhabalar Volkan bey yazılarınızı içtenlikle takip ediyorum gerçekten topluma aynayı tutan kişisiniz bence teşekkürler çalışmalarınızın devamını sabırsızlıkla bekliyorum.

  2. hayati Tok Tarih:

    Her yazınız gibi bu yazınızdada ciddi bir mesaj var gerçekten mükemmel yazılarınız var gazetedeki köşenizide okuyordum aynı keyfi şimdi burda yaşıyoruz

Yanıtla