İhsan Ata
Tiyatro dünyasına yeni bir tiyatro oyunu kazandıran Can Merdan Doğan’ın yazdığı “Biz Küçükken Babamla Oyunlar Oynardık” oyunu baba-oğul ilişkisi etrafında gelişen olaylar zincirinden oluşuyor. Metin Göksel’in yönettiği oyunda Cüneyt Yalaz, Metin Göksel ve Ayşe Selen’in rol alıyor. Oyunun sahne tasarımı Naz Erayda’ya, müzikleri Berke ve İlke Hatipoğlu’na, ışık tasarımı ise Levent Soy’a ait.
“Biz Küçükken Babamla Oyunlar Oynardık” oyununu küçükken babamızla oynadığımız oyunlardan ayrıştıran nokta, bilindik oyunların aksine Hamdi Bey’in oğlu Kemal (Bay Kel) ile tiyatro oyunları oynaması. Geçmişte oynanan bu oyunların baba-oğul ilişkisinde iletişimi tamamen koparttığı hatta Kemal’de bir travmaya neden olduğu ve bu nedenle hayatını babasına kendini kanıtlamaya adayan bir adam yarattığı, oyun içinde oyun anlayışı barındıran, oldukça özgün bir metin var ortada.
Basın bülteninde ifade ettiği gibi baba-oğul çatışmasının “en edebi” hallerini gördüğümüz oyunda sessizliği seçen Maliye’den emekli Hamdi Bey, orta yolu bulmaya çalışan evin emektarı Mürüvvet Hanım ve geçmişin hesabını arayan ve sorgulayan Bay Kel’in bir arada yaşadığı ortak yalnızlıklara tanıklık ediyor. Sıradan olanla sıra dışı olanın, dışlanma ile yüceltilmenin, hüzün ile sevincin, şiddet ile acıma duygusunun sürekli bir bir şekillendiği bir karşılaştırma yapılıyor oyunda.
Çapkınlık, yalnızlık, ideal olmak, basit yaşamak, birey olmak, bir arada olmak, iletişim, sevgi, nefret, özgürlük, özgüven, sıkışmışlık, aşk, çaresizlik, toplumsal tabular vs. gibi tüm bu kavramları tek bir potada eriten oyun, yaşamı farklı bakış açılarıyla ele alarak nerden ve nasıl baktığımız, bir yerlerde unuttuğumuz veya farkında olmadığımız insani değerleri tekrar gündeme getiriyor.
Oyun içinde kimi oyunlardan kısa pasajların da oynandığı bu oyunda babası Hamdi Bey ile küçükken sadece tiyatro oyunları oynayan, kendisini dış dünyaya kapatarak odasına hapsetmiş özgüvenden yoksun, çocukluğunu bir bakıma yaşayamamış veya hep bir yanı eksik kalmış bir nevi psikolojik şiddet yaşamış ve yaşamaya devam eden Bay Kel rolünde Cüneyt Yalaz, ani değişen ruh hallerinde sesini ve bedenini bir müzik aleti gibi ustaca kullanarak muhteşem bir performans sergiliyor. Oldukça zor olan bu karakteri çok iyi analiz ederek sağlıklı bir karakter tahlili ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle oyun boyunca tempoyu bir an bile düşürmüyor.
Hamdi Bey’in evinde ev işlerine bakan emektar Mürüvvet Hanım rolünde Ayşe Selen’in özellikle sebze ve meyveleri doğradığı sahnelerin daha doğala indirmesi gerektiğini, oyunculuğunun da yer yer abartıya kaçtığını düşünsem de genel olarak başarılı.
Açıkçası oyun boyunca en merak ettiğim karakter Hamdi Bey rolünde Metin Göksel oldu. Oğlu Bay Kel’in kendini kanıtlama gayreti karşısında ne söyleyeceğini düşünmeden edemedim bir türlü. Oğluna karşı ilgisiz, sadece kendini düşünen, bir bakıma despot bir yapıya sahip olan Hamdi Bey, oyun boyunca tek kelime etmeden sessiz kalması aslında Bay Kel karakterinin daha net ortaya çıkmasını ve oyunun tam anlamıyla seyirciye geçmesini sağlıyor. Tavrı, şık giyimi ve azametli duruşuyla da ayrıca sahnede devleşiyor.
Aynı zamanda reji koltuğuna oturan Sayın Göksel, karakterlerin seçimi ve yalın anlatımıyla oyunu başarıya ulaştırıyor. İyi metni yine iyi bir rejiyle sahneleyerek çağın sorunlarına parmak basıyor. Mutfak sahnesinin oyuna hizmet etmediğini, ayrıca sahneler arası geçiş için midir bilinmez, kayıttan gelen seslerin genelde anlaşılmadığını ve oyunun temposunu düşürdüğünü söylemeliyim.
Minimalist dekor tasarımıyla oyunu büyük ölçüde rahatlatan, platformlarla odaları belirginleştiren ve oyun içinde oyunlar için yer açan Naz Erayda’ın tasarımını oldukça sade ve oyuna hizmet ettiğini düşünüyorum. Yalnız masanın oyunda yeterince işlevsel olmadığını ve sahnedeki yerinin daha arka planda olması gerektiğini düşünüyorum. Kostümlerini ise zevkli, çok renkli ve kusursuz buldum. Işık tasarımında Levent Soy özellikle sahne geçişlerinde çok büyük bir rol üstlenerek üzerine düşeni layıkıyla yerine getirmiş.
Özetle, “Biz Küçükken Babamla Oyunlar Oynardık” oyunu özgün ve çağdaş metin anlayışı, başarılı performansları ve rejisiyle 03 – 16 – 21 – 30 Mart 2013 tarihlerinde Saat 20.30’da Maya Cüneyt Türel Sahnesinde mutlaka ama mutlaka izleyin.
İletişim: 0212 252 74 52 / www.mayasahnesi.com
Yazan: Can Merdan Doğan
Yöneten: Metin Göksel
Dekor ve Kostüm Tasarımı: Naz Erayda
Müzik: Berke Hatipoğlu, İlke Hatipoğlu
Işık Tasarımı: Levent Soy
Rol Dağılımı: Cüneyt Yalaz, Ayşe Selen, Metin Göksel
Sesler: Gülriz Sururi, Ayten Uncuoğlu, Ayşan Sönmez