Gizem Aksu
Bu bir teşekkür yazısıdır. Bir yıllık süreçte çalışmalarını bazen içeriden bazen dışarıdan gözlemleyerek takip ettiğim Özel Sayı İstanbul-Şantiye ekibine…
Sanatçıların birbirleriyle ve çağdaş sanat takipçileriyle buluşabilecekleri alanlar yaratabilmek;
sanatçının üretim ve ifade sürecini destekleyici ve ilham verici kolektif tartışma, deneme alanları, oyun sahaları kurabilmek;
bu üretim ve ifade biçimlerinin nedenlerini, sanatçının tercihlerini tartışmaya açmaktansa, tartışma noktalarını bu özgün biçimlerin nasıl oluştuğuna, sanatçının sanatına yaklaşımına çekerek eleştirelliği yargı oluşturmak yerine sorular üretmeye dayandıran bir zemin oluşturabilmek;
tüm bunları yerellik vurgusu ile yapabilmek.
Bu saydığım noktaları deneyimlememe ve düşünmeme neden oldukları için teşekkür etmek istedim.
Türkiye’de çağdaş sahne sanatları üzerine eleştirel tartışmaların yapıldığı, özgün yazıların yazıldığı, makalelerin sanat üreticileri ve takipçileri arasında paylaşıldığı bir ortamın yoksunluğunu hissediyorum. Böylesi bir ortamın kendiliğinden oluşması zor. Birkaç kişinin inisiyatifiyle oluşması da… Bu, hem bireysel hem kolektif bilinçle ve tutarlı bir çalışma programı ile mümkündür. Yani özgürlükçü, eleştirel ve yenilikçi ortamların kurulması ciddi emek, samimi bir niyet ve ayrıntılı işbölümü gerektirir. Özel Sayı-İstanbul ekibinin bu doğrultuda yapılması gerekenlerde ciddi bir sorumluluğu üstlendiğini ve bunu çok iyi bir şekilde yerine getirdiğini düşünüyorum.
Özel Sayı İstanbul’un son etkinliği 1 Şubat tarihinde gerçekleşti: Açık Mikrofon: Performans radyoya girince… Birçok sanatçının katılımıyla, kolektif olarak radyo programı gerçekleştirildi. Sunumlar, performanslar, muhabbetler yapıldı. Hem mikrofon başında hem de mikrofon arkasında.
Meğer herkesin nazik bir davete ihtiyacı varmış. Fuayede bekleşirken sanat ortamının problemleri mi tartışılmadı, yeni projelere mi imza atılmadı, aşktan, mutluluktan, paradan mı bahsedilmedi. Yenildi, içildi, dans edildi. Meğer ne kadar paylaşılacak laf, dokunuş, bakış varmış.
Radyo, dinlemeyi önemser. Dinlemek, tek taraflı bir eylem değildir.
Teşekkürler Eylül F. Akıncı ve Özlem Alkış.
Katılımcı, özgürlükçü ve ilişkiselliği tetikleyen sanat ortamları yaratmaktaki çabanız için.