Poetika ve Natyasastra

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Özgür Eren

Tiyatronun temellerini araştırmaya başladığımızda başlıca referansın Antik Yunan metinleri olması kaçınılmaz. Aristo ve Platon’un tiyatroya dair yazdıkları 2000 yıldır dram sanatının temel işleyiş kuralları ve işlevi açısından tiyatroculara yol gösterici olmuş. Ancak günümüze kadar batılı araştırmacılar tarafından görülmemiş ya da küçümsenmiş başka bir antik metnin varlığından da söz etmek mümkün: Natyasastra. Hint tiyatrosu’nun en eski ve kapsamlı dramaturji metni olan Natyasastra‘nın yazımının MÖ 6. Yüzyıl ile MS 2. Yüzyıl arasında gerçekleştiği düşünülüyor. Natya kelimesi Sanskritçe’de tiyatro, dans ve müziği içeren gösteri sanatı anlamına geliyor. Sastra ise “belli bir konudaki bilgilerin derlendiği kutsal metin”, demek. Natyasastra‘nın tiyatroyu dans ve müzikten ayırmaması baştan batı kültürünün dışında, bir takım yabancı sularda yüzdüğümüzü hissettiriyor. Gösteri sanatlarıyla ilgili bir metne kutsallık atfedilmesi de başka bir kayda değer nokta.

Ömer Faruk Kurhan, Natyasastra hakkında yazdığı tanıtıcı bir yazıda (http://fkurhan.blogspot.com/2012/06/natyasastra-cevrilmesi-ve-tiyatro.html), temel tiyatro metinlerine bakma ihtiyacı duyan tiyatrocular için Natyasastra‘nın bir alternatif olabileceğini söylüyor. Tiyatro dramaturjisi için kaynak arayışında olanları “tavşanın suyunun suyu” yaklaşımının dışına çıkmaya ve doğu tiyatrosuna ait bu antik metni diğer temel kaynaklarla karşılaştırmalı bir okuma yapmaya çağırıyor.

Batı literatüründe bu türden bir karşılaştırmalı okumanın bir örneğini performans kuramcısı Richard Schechner yapmış. Schechner, 80’li yıllardan itibaren araştırmalarını Doğu tiyatrosu üzerine yoğunlaştırmış ve Hint tiyatrosunun temel taşlarını döşeyen Natyasastra metnini incelemiş. 2001 yılında TDR’a yazdığı Rasaesthetics makalesinde (http://rasaboxes.org/wp-content/uploads/2009/01/rasaesthetics-copy.pdf) ise hem teorik hem de pratik ayakları olan çalışmasının bitmemiş sonuçlarını paylaşmış. Paylaştığı sonuçların oldukça iddialı ve incelemeye – denemeye ve geliştirmeye değer olduğunu söylemek gerekiyor. Çünkü sadece teorik bir karşılaştırma yapmamış, Natyasastra‘nın tiyatroya en önemli katkılarından biri olan rasa kavramı üzerine alternatif bir oyunculuk eğitimi yöntemi geliştirmeye girişmiş. Bunu yaparken de elbette karşısına Stanislavski çıkmış ve Stanislavski’nin Amerika ve Avrupa’daki algılanışı ile Natyasastra‘da tarif edilen oyunculuk anlayışı arasında bir kıyaslama yapmış. Schechner geliştirilen eğitim egzersizlerinin Natyasastra‘nın bir uygulaması olmadığını ısrarla vurguluyor. Bu çalışmayı (rasa kutuları egzersizleri) daha çok Natyasastra‘dan esinlenerek üretilmiş bir deneme olarak niteliyor.

Poetika ve Natyasastra’daki yaklaşım farkını Schechner şu başlıklar altında özetliyor:

  • Tekil Yazar / Anonim Yazar – Poetika bir yazara ait bir metin iken Natyasastra Bharata Muni (Bilge Bharata) adında, tarihte yaşadığı tam olarak bilinmeyen mitolojik/tarihsel bir figüre aittir. Hatta eleştirel notlarla İngilizce’ye çeviren Adya Rangacharya’nın da belirttiği üzere Natyasastra metninin esasında kolektif bir metin olduğu ve bir öğretinin müritleri tarafından asırlarca işlenerek geliştirilmiş bir metin olduğu iddiası vardır. Natya, dans – müzik – tiyatro demektir. Kolektif bir tiyatro metni üretilebilir mi sorularını sorduğumuz bir dönemde kolektif bir dramaturji metninin olduğunu öğrenmek sevindiricidir. Demek ki kolektivite dram sanatı teorisine de uygulanabilmektedir.
  • Kutsal Metin / Seküler Metin – Natyasastra, tanrılarla ilgili hikaye ve efsaneleri de içeren bir kutsal metindir. Hatta kutsallığını vurgulamak için “beşinci veda” olduğu iddia edilir. Yani Hindistan’daki dört ana kastın veda’larının dışında bütün kastların okuyup uygulayabilecekleri bir veda. Poetika ise tamamen seküler bir eserdir. Mitolojik inanışları ya da tanrıları merkezine almaz.
  • Kısa ve Öz / Geniş ve Kümülatif  – Poetika’nın İngilizce çevirisi 30 sayfaya sığmaktadır. Kısa ve özdür. Hatta bu kitabın Aristo’nun ders notlarının derlemesi sonucu oluştuğu bile öne sürülmektedir. Natyasastra ise tiyatronun kaynağına dair bir hikaye ile başlar ve ardından gösteri sanatlarının temel unsurlarının (sahne ve salon mimarisinden tutun oyunculukta belli duyguların ifadesinde kullanılabilecek jestlerin incelenmesine kadar) detaylı açıklama ve örnekleri içeren 345 sayfalık bir metindir. Metnin çelişkili bölümleri, onun sonradan eklemelerle genişletilmiş olduğuna dair önemli kanıtlar sunar.
  • Teori vs. Pratik – Natyasastra günümüze tek bir kitap olarak aktarılmamıştır. Gösteri pratikleri ve yorumcular aracılığıyla parçalar halinde aktarılmıştır. Elimizdeki kitap bu parçaların yeniden derlenmesiyle sonradan oluşturulmuştur. Ancak bu durum gelenek aktarımında bir kopukluğa işaret etmez. Natyasastra geleneği söze ve bedene dayalı bir gelenektir. Söz ve beden aracılığıyla günümüze aktarılmıştır. Klasik Hint tiyatro ve dansının unsurları olan kathak, kathakali, odissi ve bharatanatyam’da yaşamaya devam etmektedir. Yani Natyasastra okunmaktan ziyade oynanmıştır. Poetika ise bir dram yapıtının nasıl kurulabileceğini anlatan teorik bir metindir.
  • Performansa Verilen Öncelik – Poetika performans pratiğini merkeze almaz. Dram sanatının öğelerini inceler ve bu öğeler arasında öyküye (plot) en önemli rolü atfeder. İçinde model olarak incelenen tek bir oyun vardır: Oedipus. Natyasastra ise birçok oyundan örnekleri içerir ve performans anlamında detaylı açıklamalara yer verir. Poetika’ya göre daha “performatif” bir metindir: Jest, mimik, hareket paternleri; sözel aksiyonun çeşitlemeleri, müzik… listeyi uzatmak mümkündür. Plot analizi Natyasastra’da da vardır. Ama Poetika’da olduğu gibi merkezi bir yerde durmaz.

Performans kuramına dönük bir arayış içinde olan Schechner, Poetika’nın öyküye (plot) öncelik tanıyan yönüne nazaran Natyasastra‘nın öyküyü de performansın diğer unsurlarının arasında bir eleman olarak gören yaklaşımını yeğlemiş gözüküyor. Schechner’in yorumu tartışmaya açık olmakla birlikte araştırma yöntemi, Natyasastra’yı Batı tiyatrosunun temel metinleriyle kıyaslama adına önemli bir örnek teşkil ediyor.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Özgür Eren

Yanıtla