Mimesis Söyleşi – Aybike Esin Tumluer, Mekan Artı’da Adalet Ağaoğlu’nun eskimeyen oyunu Kozalar’ı sahnelemeye başladı. Tumluer’e oyunu ve yorumunu sorduk.
2012 yılında Kozalar’ı sahneleme tercihinizin altında yatan yaklaşım nedir?
Adalet Ağaoğlu’nun 1971 yılında yazdığı Kozalar dönemin sosyal yapısını yansıtmak, yükselen politik değerler karşısında sessiz kalan kesimleri anlatmak ve bu çerçevede de oturmamış modernleşme olgusunun sancılarını yansıtması açısından önemli noktada duran bir oyun. Günümüzde de sancılı bir süreçten geçiyoruz. Yetmişlerde sol-sağ ayrışması günümüzde daha farklı bir ayrışmaya bıraktı kendini. Bu da darbe sonrası uyanmaya çalışan ve sancılı bir sınıfsallaşmaya giden toplumun ayrışması diyebiliriz. Tüm bu ayrışmanın ve toplumsal sancının karşısında her şeye rağmen sessizliğini koruyan, umursamayan kesim duruyor. Bu nedenle Kozalar, kırk yıl geçmesine rağmen ana hatlarıyla güncelliğini koruyor.
Metnin yazıldığı dönem 1971 ile kurduğunuz koşutluk ve ayrılıklar neler size göre? Metinde güncelleme yaparken dikkat ettiğiniz noktalar neler oldu? Özellikle vazgeçmediğiniz yönler ve değiştirdiğiniz noktalar nelerdir?
Oyunun temel çizgisini korumakla beraber dönemin siyasi ve toplumsal olaylarını bugüne taşıdık. Oyun kurgusu ve anlattıklarıyla bir geçmiş panoraması değil, günümüzü anlatan ve bugüne dair düşüncelerimizi aktardığımız bir metne dönüşmeliydi. Bu nedenle 1971’e ait, dönemin olaylarını tümüyle silip bugüne taşıdık. Bu çerçevede günümüzün toplumsal yapısını da oyuna taşımaya ve tümüyle bugüne dair bir oyuna çevirmeye çalıştık.
Bu noktada, özetlemek gerekirse, oyunun dramatik yapısını ve ana kurgusunu koruyarak, yetmişlere dair olayları bugünün toplumsal yapısıyla ve bugünün güncel olaylarıyla değiştirdik.
Oyun Türkiye’de absurd tiyatronun politik tiyatro ile alışveriş içinde olduğu yıllarda yazılmış, metindeki absurd biçim politik bir dramatujiye yataklık etmiş . Sizin bu konudaki yaklaşımınız nedir? Günümüzde politik yorumun sahnede ifade edilmesine dair duruşunuz nedir?
Bakıldığı zaman Türkiye’li yazarlar tarafından yazılmış absürd tiyatro metinleri sıkıntılı durur. Batılı yazarın geçirdiği sancılı süreci Türkiyeli yazar yaşamadığı için yerli absürd metinler, Batılı metinlerin taşıdığı süreci içinde barındırmaz ve yapay dururlar. Batılı absürd metinlerin taklidi olarak varlık gösteriler ve teorik olarak öğrenilmiş bir yapının yorumlanması ve uyarlanması sonucu elde edilmişlerdir.
Bu noktada Kozalar, yapının başarılı bir şekilde adapte edildiği ve teatral teorinin – Türkiye politik ve toplumsal yapısına başarılı bir şekilde adapte edildiği bir oyun. Bu nedenle kendi başına değerli ve önemli bir yerde duran bir oyun. Absürd, Batı tiyatrosunda doğrudan bir politik tiyatro örneği olmamasına rağmen, Kozalar başarılı bir “politik absürd” örneği olmuş bir oyun. Bu nedenle de bugün dahi – Batıda absürd artık tarih olmuşken – Türkiye’de geçerliliğini koruyabilecek bir metin.
Oyunda kullandığınız grotesk üslubun metinle kurduğu ilişkiyi yorumlar mısınız?
Grotesk her ne kadar kör göze parmak gibi bir etki yaratsa da, doğru ve yerinde kullanıldığında uyandırıcı ve fark ettirici bir üsluptur. Bu nedenle politik ve sosyolojik olanın grotesk ile vurgulanması ve farkındalık yaratılması önemlidir. Dolayısıyla politika ve toplumun iç içe geçtiği bir oyunda groteski kullanmak akıllıca bir yöntem.
Mekan Artı’nın bu sezon sahneleyeceği diğer oyunlara dair kısaca bilgi verir misiniz?
Oyunlarda politik olana önem veriyoruz Kozalar’da yaptığımız gibi. Bu noktada “Bizde Yok” doksanlardaki gözaltında kayıpları anlatan ve Cumartesi Anneleri ile kurgusunu tamamlayan bir oyun.
Bir diğer projemiz geçen sene başlattığımız üçlememizin ikincisi “Şeker”. Çocuklara yönelik şiddeti anlatan bir oyun. Diğer projemiz ise “Anne ve Babalar için Cinsel Bozukluklar Rehberi” adlı oyunumuz. Modern düzenin provokatif bir eleştirisi olan oyun, modern dünyanın eleştirisini zihinsel engelli Dora’nın hayatı üzerinden yapıyor.
Kozalar ve Mekan Artı’nın diğer oyunlarının programı için: http://mekanarti.com/mekanarti/
Mimesis Söyleşi