Mimesis Çeviri / Koreograf Akram Khan Londra Olimpiyatları’nın ardından dünya çapında tanınırlığının yükselişine şahit oluyor. Koreograf yakında Güney Kaliforniya’yı ruhani özellikler taşıyan eseriyle tanıştırıyor.
Los Angeles Times. 2 Ekim 2012, Çeviri: Zeynep Okan
Koreograf Akram Khan’ın Londra Olimpiyatları’nın ardından tanınırlılığı arttı. (Laurent Ziegler /Center for the Art of Performance / 3 Ekim, 2012)
Kayıtlara geçsin, Akram Khan geçtiğimiz bir kaç ayı NBC’nin Olimpiyat Oyunları açılış töreni yayınında kendisinin sekiz dakikalık ölümlülük hakkındaki dansı yerine Ryan Seacrest’in bir sporcuyla yaptığı röportajı yayınlamış olmasınına kafayı takmakla geçirmedi. Televizyon kanalı sanatçıya bu konuyla ilgili bir açıklamada bulunmadı veya kişisel bir özür dilemedi ancak Khan konu hakkında “yüzmeye bayılıyorum belki de o yüzden bu durumu normalden daha az kafaya taktım çünkü röportajı yayınlanan sporcu Michael Phelps”ti diyerek şaka yollu bir cevap veriyor.
Daha sonra ciddileşen sanatçı “tahminimce bunu yapma sebepleri eserimin fazla sanatsal ve fazla hassas oluşuydu. Ve onlar mümkün olan en büyük seyirciye ulaşmaya çalışıyorlardı. Ve benim eserim bir gün hepimizin öleceği gerçeği ve ölümün kesin olan tek şey olduğu üzerineydi” diyor.
Yaz Olimpiyatları’ndan önce de Khan, Birleşik Krallık’ın en önemli koreograflarından biri olarak zaten tanınıyordu. 38 yıl önce Bangladeşli bir ailenin çocuğu olarak Londra’da doğan Khan topluluğunu 2000 yılında kurdu ve çağdaş dans ile ilk kez 7 yaşında öğrendiği klasik Hint dans formu Katak’ı eşsiz biçimde kaynaştıran ve ince konulara değinen eserleriyle anında büyük beğeni topladı.
Bir kaç yıl sonra, Flaman-Faslı koreograf Sidi Larbi, Fransız balerin Slyvie Guillem ve oyuncu Juliette Binoche’la yaptığı ikili çalışmalar da dahil olmak üzere kamuoyunca iyi bilinen bir dizi ortak çalışma yaptı. Koreograf ve dansçı son zamanlarda kendi topluluğu için ansambl çalışmaları yapmaya ve 2011’de kendi göçmen köklerine indiği ‘Desh’ adlı çalışmasındaki gibi solo performans üzerine yoğunlaştı.
NBC’nin, pek çok kişi tarafından hiçe sayma olarak görülen hareketine rağmen, ABD dışındaki milyonlarca izleyicinin onu ve 50 dansçısını Emeli Sandé’nin ‘Abide With Me’ adlı şarkısı eşliğinde ve onun koreografisinde izlemelerinin ardından ünü dünya çapında arttı.
Uluslararası turne programı dopdolu olan Khan’ın topluluğunun dansçılarından Sade Alleyne onun için “O şimdi dans dünyasının Madonna’sı gibi,” diyor. “Mimarlar, otobüs şoförleri… dansçı olmayan tüm bu insanlar onun kim olduğunu biliyor.”
Güney Kaliforniyalı izleyiciler, 2010 yılında yaptığı ‘Dikey Yol’u (Vertical Road) Ekim ayında Royce Hall ve Irvine Barclay Tiyatrosu’nda kendi adını verdiği topluluğuyla sergilediğinde Khan’ın en iddialı yapıtlarından birini görme fırsatını elde [ettiler]. 70 dakikalık eserde farklı ülkeler ve hareket geçmişinden yedi dansçı, Khan’ın uzun yıllardır işbirliği yaptığı Nitin Sawhney’in müziği ve koreografın ruhanilik kavramına dair yaptığı bir yıllık araştırmadan ilham alan bir dizi kinetik imgelem ön plana çıkıyor.
Dansın adı, aslında, Khan’ın hem Doğu ve hem de Batının ruhaniliği yansıtışını araştırırken gözlemlediği ve Sufi tasavvufunda, Rumi’nin şiirinde ve William Blake’ın resimlerinde de bulunan bir ‘ortak müşterek’ten geliyor, “hepsi yer ile gök arasındaki o ara yerden, bu dikey eksenden bahsediyor,” diyor.
Khan ‘Dikey Yol’un ortaya çıkışını 2009 yılında Binoche ile Sidney Opera Binası’ndaki bir gösterilerinin ardından yaşadığı hayatını değiştiren deneyime dayandırıyor. Gösterinin ardından opera binasının dışında Khan’ın çağırdığı ilk taksiye biraz evvel performansını izleyip alkışlayan bir çift tarafından el konulmasına şahit oldu. Çiftin kabalığına sinirlenen Khan sıradaki ikinci taksiye yöneldi. Arabaya binince açıklanamaz bir şekilde babasını aramaya karar verdi, “aslında babamla pek de telefonlaşmayız” diye ekliyor.
Khan babasıyla telefonda Bengal dilinde konuştuktan sonra taksi şoförü ona kişisel sorular sormaya başladı. Şoför, Khan’ın babasını çocukluğundan tanıdığını ve 35 yıldır aradığını söyleyene kadar Khan sorular karşısında oldukça paranoyaklaşmıştı.
“Bu hikayeyi anlamlandıramadım; gerçek olamayacak kadar büyük bir rastlantıydı. Bunu sadece göremediğim veya anlamlandıramadığım ruhani bir bağ ile açıklayabiliyorum,” diyor. “Böylece ben de bu riski aldım, yaşam ile ölüme ve ölümden sonrasına dair bir şey söylemeye çalıştım.”
Khan’ın bu yöndeki çabaları, hem dansın güzelliği ve inceliğini ortakça öven ancak aynı zamanda sıkıcı ve fazla anlaşılmaz olabileceğini de belirten bir dizi eleştirmenin kafasını karıştırmış gözüküyor. Fakat koreograf eseriyle izleyiciyi her saniye eğlendirmeyi amaçlamadığını söylüyor. “Bu kelimeden, ‘eğlence’ kelimesinden nefret ediyorum. Dürüst olmak gerekirse, dünyanın Lady Gagalarından ve bu kişilerin tanrı gibi görülmelerinden çok sıkıldım,” diyor. “Dikey Yol’ eğlendirmiyor ama sizi kışkırtan sorular soruyor.”
UCLA Center for the Art of Performance’ın sanat yönetmeni olan ve Khan’ın topluluğunu Royce Hall’da takdim eden Kristy Edmunds “Akram için önemli olan herkesi eğlendirecek başarılı bir gösteri çıkarmak değil, o dans pratiğini nasıl geliştirebileceği ve dansçılarıyla beraber yaşadığı bu süreçle ilgileniyor,” diyor.
Yıllar içinde Khan, dansçılarına hareket üretme görevi verdiği oldukça sıkı bir koreografik süreç geliştirdi. Dansçılarının hareketlerini öğreniyor, onları kendi vücudunda dönüştürüyor ve bu sürecin sonuçlarını dansçılarına öğretiyor. “Dolayısıyla vücuden dansçılarla sahnede olmasam da bu süreçte vücudum da temsil ediliyor,” diyor.
“Akram’la çalışmak bir araba kazası geçirme deneyimine benziyor, vücudunda tonlarca bilgiyle başetmeye çalışıyorsun,” diyor Alleyne. “Fakat o herşeyi sizinle birlikte yapar böylece herhangi bir şeyin imkansız olabileceği düşüncesi aklınızın ucundan geçmez.”
Bu aralar, Ocak ayında kopan ve onu ‘beyninde dans yaratmaya’ zorlayan Aşil tendonunun iyileşmesiyle yeniden sanatsal üretimle canlanan Khan “ama en büyük prömiyerimi Mart ayında yapacağım,” diyor, ilk bebeğini beklerken. “Şu anda beni en çok motive eden şey bebeğimin ismini bulmak ve çocuklarımın da kesinlikle bir gün sahnede olacaklarını bilmek. Aynen annemin beni zorladığı gibi ben de onları zorlayacağım.”