Ümit Denizer
Giriş
2012 yılında Tiyatro dalında verilen Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü ile onurlandırılan ve benim“Adalet, Sizsiniz (Sokrates, Galileo, Sacco, Vanzetti)” adını yakıştırdığım bu sahne metnini yazma serüvenim, bir rüya ile başladı…
Belki metafizik olarak düşünülebilir, ancak söylemem lazım, çünkü yaşadığım bir gerçek bu: Eski eşimin davetiyle, annesiyle birlikte yaşadığı, İzmir-Urla’daki evlerini ziyarete gitmiştim. Orada gördüğüm rüyamda, kardeşimle birlikte “Sacco ile Vanzetti” dramını sahneliyorduk. Görüntüler, o yıllardan kalan siyah-beyaz filmler gibi akıyordu. Konuyu biliyordum, ancak yıllardır Sacco-Vanzetti ile ilgili haber veya fotoğraf görmemiştim…
Ertesi sabah hane halkına anlattım: “Hayırlara çıksın” dediler. İstanbul’a telefon edip rüyamı kardeşime de anlattım: “Ne güzel, sana iş çıktı işte, otur yaz,” dedi. Ve: “Bugünlerde burada Sokrates’in Savunması gündemde, bence oyunda Sokrates de olmalı,” diye ekledi… Evime dönünce bilgi ve belge araştırmaya giriştim. Yığınla kitap okudum. İstanbul Barosu yayını o harika “Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Arkivi” dergilerini taradım. İnternetten bir sürü film ve fotoğraf indirdim. Önceleri adını “Hukuk Felsefesi” olarak tasarladığım oyunda, üç öykünün yer almasında karar kıldım…
Milattan önceki Atina’da, Beş Yüzler Meclisinin ölüme mahkûm ettiği düşünür Sokrates’le başlattım oyunu. Sokrates’i siyaset mahkûm ediyordu… Sonra, Roma Engizisyonunun 1600’lü yıllarda, müebbet sürgüne gönderdiği Galileo’yu ekledim. Galileo’yu din mahkûm ediyordu… Böylece, kendi içinde bir üçleme niteliği taşıyan oyun; 1920’lerde suçsuz oldukları bilindiği halde ölüme mahkûm edilen iki İtalyan göçmen Sacco ile Vanzetti’nin dramıyla kapandı… Sacco ve Vanzetti’yi Amerikan Burjuva Hukuku mahkûm ediyordu… Ancak bu dramlar, hukukun sefaletini açığa çıkardılar. Sokrates’in itibarı 2012’de, Galileo’nun itibarı 1981’de, Nicola Sacco ve Bartolomeo Vanzetti’nin itibarları ise 1977’de iade edildi…
Ben de “Adalet, Sizsiniz (Sokrates, Galileo, Sacco, Vanzetti)” sahne metninin yazılmasına vesile olan, Müjgân Erbayar ve Turgut Denizer’e teşekkür borçluyum…
Bilgi Paylaşımı
AÇOK kısa adıyla anılan, benim isim babası olduğum “Anadolu Çocuk Oyunları Kolu” adlı bir tiyatromuz vardı. Muhsin Ertuğrul ve Haldun Taner hocalarımızın yönlendirmeleriyle, 1973 yılında Üsküdar’da kurulmuştu. Yazdığım oyunlarla AÇOK’a destek verdim, fakat AÇOK’luların coşkusu da benim yazarlığımı besledi. Hocalarımızın talimatıyla çocuk oyunları üretiyorduk, ancak biz yetişkin seyirciler karşısına çıkmayı da arzu ediyorduk. Turgut Denizer’in rejisiyle sahnelenen ilk yetişkin oyunum “Ferhad İle Şirin”, 1975 yılında “İsmet Küntay” ödülüne layık görülmüştü. Bireysel aşkın, toplumsal aşka dönüştüğünü sergileyen bu oyunu yazdığımda 24 yaşımdaydım…
Arada başka seçkin ödüller de var, ama bu yıl, 64 yaşımdayım ve yetişkinler için yazdığım son oyunuma; “2012-Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü” verildi… Başta Ayşe Kudret olmak üzere; onur yüklü bir gerekçeyle ödülü bana layık gören: Seçkin Selvi, Dikmen Gürün, Yeşim Özsoy Gülan, Metin Balay ve Yılmaz Öğüt’ün oluşturduğu bu değerli seçici kurula teşekkürü borç bilirim. Ödül gerekçesi şöyleydi:“Yargının siyasallaştığı günümüzde, tarih boyunca yaşanan önemli üç örneği işlemekteki duyarlılığı; konu geçişlerindeki akıcı üslûbu ve özellikle hafızası zayıf toplumlarda bir bellek tazelemesine yol açacağı için…”
Dünyanın her yerinde ve her çağda, “aydın sorumluluğu” ve “aydın ihaneti” sıfatlarıyla sık kullanılan iki kavram vardır. İşte bu oyun, “aydın sorumluluğu”nu dert edinmiştir kendisine. Çağının tanığı olan aydın, yaşatılan haksızlıkların karşısında suskun kalamaz. İnancım budur… Bir inancım daha var: Sanat, umut vermelidir insana… İşte bu inançla, oyunun bitişinde, Gazi Mustafa Kemal’in muhteşem sözünü de araya alan şu cümleler söyleniyor: “Bu bir adalet savaşıdır. Binlerce yıldır süregelen… İstiklal, istikbal, hürriyet; her şey adaletle kaimdir… Bunun için, artık adalet, sizsiniz… Yılgınlığa ve umutsuzluğa yer yok…”
Bu mesajı hayata geçirebilmek amacıyla yazdığım satırlara inanıp omuzlayan, kırk yıllık sevgili arkadaşlarım Rutkay Aziz ile Taner Barlas’a,yürekten teşekkürlerimi sunuyorum… Sahne tasarımıyla büyük destek veren Metin Deniz ile uygulama asistanı heykelci Bülent İşcan’a… Oyunun seyirciyle buluşmasını sağlayan Necip ve Alaattin Eraslan kardeşler yönetimindeki Aysa Prodüksiyon ekibine şükranlarımı iletiyorum…
Yazma Serüveni
Tiyatromuzda, “Sacco ile Vanzetti”, “Bir Ceza Avukatının Anıları”, “Akrep” ve “Rosenbergler Ölmemeli” gibi adaletle bağlantılı güzel oyunlar sahnelendi, ancak “Hukuk Felsefesi”ni konu edenleri hatırlamıyorum. Bu nedenle, tanığı olduğumuz son gelişmelerle; adalet kavramının farklı bir bakış açısıyla sahneye taşınmasının iyi olacağını düşündüm.
Hukuk Felsefesi kapsamında anılacak öyle örnekler vardı ki (ilk akla gelenler 8’i buluyordu)… Onlardan bir kaçını böyle bir oyunda kullanmamak büyük eksiklik olacaktı. Bu düşünceyle, aynı oyun içinde bir “üçleme” yapmaya karar verdim! Hukuk Felsefesinin: “Sokrates’in Savunması” ile açılması; “Sacco ile Vanzetti Davası ” ile kapanması iyi olacaktı. Epey bir düşündükten sonra ortadaki konunun “Galileo” olmasında yarar gördüm. Böylece, en sonunda, üçleme şöyle olgunlaştı: SokratesàGalileoàSaccoàVanzetti…
Çünkü Sokrates: Politik nedenlerle parlamento ile yüz yüze geliyordu… Galileo: Dinsel nedenlerle kiliseyi karşısında buluyordu… Ve Sacco ile Vanzetti ise: Adli nedenlerle, burjuva hukuku ile karşı karşıya kalıyorlardı…
Bizim “Nasreddin Hoca”mıza benzetiyorum ben Sokrates’i. Üstüne başına dikkat etmiyor, yalınayak geziyor ve her şeyle dalga geçiyor. Farklı belgelerde, yoksulluk içinde yaşadığı yazılı. Evli ve çocukları var. Karısı, çalışıp evine para getirmediği için Sokrates’i azarlayan, otoriter bir kadın…
Büyük bilim insanı Galileo, çağımızı belirleyen çok önemli bir fizikçi… Ayrıca boğazına düşkün bir ehlikeyif, yemeye içmeye sohbete meraklı bir hayat adamı. Brecht, ünlü “GalileloGalilei” oyununu yazarken, Onu şöyle yüceltiyor: “Çağdaşı olan bilim adamları korkak demişler, ama Onun yaşamayı seçmesi başlı başına devrimci-epik bir tavırdır. Aslında Galileo, yaşayarak, ortaçağın kuyusunu kazar.”
Daha iyi yaşayabilmek için, Amerikan Rüyasına kapılan iki İtalyan göçmeninden NicolaSacco iyi bir ayakkabı ustası. Evli ve çocukları var… Bekâr vasıfsız bir işçi olan Bartolomeo Vanzetti ise, el arabasıyla balık satarak geçiniyor. İşlemedikleri cinayetli bir soygun olayı üstlerine yıkılıyor ve hayatları kayıyor!
Oyun metnini oluştururken, anılan dönemlerin atmosferini kurabilmek amacıyla; yaşayan, güncel Türkçemizi kullanmaktan kaçındım. “Örneğin” yerine “meselâ”, “evren” yerine “kâinat”, “etki” yerine “tesir”, “eğer” yerine “şayet”, “ama” yerine “lâkin”, “çünkü” yerine “zira” vb. iki-üç kuşak önceki konuşma dilini tercih ettim.
Sokrates bölümü için: Platon’un “Devlet”, “Savunma”, “Kriton”, “Fedon” adlarını taşıyan gençlik diyaloglarından yola çıktım… Galileo bölümü için: Copernicus’un “Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine” ve Galileo’nun“İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog” kitaplarını baz aldım… Sacco İle Vanzetti bölümü için: İnternetten İngilizce ve İtalyanca belgeler, filmler ve yazılı-görsel bilgiler indirdim… Hukuk Felsefesini kavrayabilmek için, İstanbul Barosu’nun dergilerini taradım…
Galileo ve Copernicus’un muhteşem kitaplarını çeviren Cengiz Çevik ile yayınlayan İş Kültür Yayınlarına yürekten teşekkürler… Bana çevirileriyle yardım eden Bilgin Adalı, Kayhan Yavaş, Gülay İrkut’a da çok teşekkür ediyorum… Ayrı birer teşekkürü de: Google, Wikipedia ve Firefox hak ediyor doğrusu… (Oyun yazarlığı serüvenim boyunca ben de: Kurşun Kalem àMekanik Daktilo àElektrikli Daktilo à Bilgisayar zaman aşımıyla, “google” uzayına nasıl vardığıma şaşıyorum doğrusu.)
Oyunun adını, alt başlığında “Sokrates, Galileo, Sacco, Vanzetti” adlarının da kullanılması şartıyla: “Adalet, Sizsiniz” olarak düşündüm. Etkinin yükseltilmesi düşüncesiyle de, sadece iki oyuncunun görev üstlenmesini önerdim. İlk öyküde“Sokrates” dışındaki, ikinci öyküde de “Galileo” dışındaki bütün karakterlere can verecek yardımcı oyuncuya “Dipnot” adını verdim. Son öyküde bir oyuncu Sacco, diğeri Vanzetti oluyor.
Tarihçe
“Adalet, Sizsiniz (Sokrates, Galileo, Sacco, Vanzetti)”, Rutkay Aziz’in isim babası olduğu ve Taner Barlas ile beraber coşkuyla karşıladığımız “Perdeci Oyuncuları” grubu imzasıyla: 23 Kasım 2012 Cuma günü, Kadıköy Belediyesinin Caddebostan Kültür Merkezi’nde ilk kez seyirci karşısına çıktı. Şimdi İstanbul’un çeşitli semtlerinde ve büyük salonu olan Anadolu şehirlerinde seyirciyle buluşmaya devam ediyor…
1 Yorum
1970’li yıllardan merhaba,
Üsküdar Burhan Felek lisesi, orta okul 3ncü sınıf öğrencisiydim. “Ferhat ile Şirin” oyunu için katılımcı öğrencilerden oldum. Katılımcılardan çoğunun lise öğrencisi olduğu bu güzel çalışmada ben iki orta okul öğrencisinden biriydim.”Biraz pamuk bir de makas” aklımda kalan:-)Bu güzel çalışma ortamı ekip olmanın anlamını o yaşlarda bilincime yerleştirmişti.
Ümit ve Turgut Denizer’e sevgi ve selamlarımla,