[Ahmet Cemal’in Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan köşe yazısından alıntıları paylaşıyoruz.]
“…Kadıköy Anadolu Lisesi tarafından kapatılmak istenen, Duru Tiyatro değil. Bir tiyatromuzun uğradığı taciz karşısında haklı tepkilerimizi dile getirirken, dil yanlışı yüzünden o tacize cüret edenlerin ekmeğine yağ sürmeyelim. Onları, tarih boyunca hiçbir zaman sahip olmadıkları bir iktidarın sahibiymiş gibi göstermeyelim. Çünkü tiyatronun tarihi boyunca iktidarların gücü, tiyatro salonlarını kapatmaya yetmiştir; tiyatro insanlarını türlü yollarla taciz etmeye ve yıldırmaya yetmiştir; hatta kimi zaman öldürmeye bile yetmiştir….”
“…
Duru Tiyatro’yu, yalnızca onun yaratıcısı olan Emre Kınay kapatabilir. O böyle bir girişimde bulunmadığı sürece, Duru Tiyatro yolunu sürdürür. Bir sürü salondan geçerek sürdürür. Yerleşik bir yere sahip olmaksızın da sürdürür. Kadıköy Anadolu Lisesi ise, tiyatroya asla dokunamaksızın, kendi yaptığıyla kalır. Bugüne kadar ‘bünyesinde tiyatro da olan bir eğitim kurumu’ olmanın onurunu paylaşmışken, bundan sonraki yoluna ‘bünyesindeki bir tiyatronun salonunu elinden almış bir eğitim kurumu’ olmanın ayıbı ile devam etmeyi seçebilir. Hatta bu seçimi nedeniyle, bugün iklimlerimize egemen olmaya çalışan zihniyetten alkış da alabilir. Ne var ki, resmi nitelikte olsun ya da olmasın, her zaman kendi yasalarını kendisi koyan gerçek tarih, yolunu hep alkışlara aldırmaksızın sürdürür…”
“…
Duru Tiyatro’nun mekânı bir lisenin çatısı altında ve lisenin öğrencilerini düşündürme sınırları da bir yandan ‘müfredat’la, öte yandan da ‘talim terbiye’ ile çizilmiş. Bu sınırlar varken çocuklarımızı bir de tiyatro aracılığı ile düşündürmeye kalkışmak, hadsizlikten başka ne olabilir?”
“Çünkü tiyatro, düşündürür. Seyircisini olup bitenler karşısında tavır alması, her şeye eleştirel bakması için yüreklendirir ve kışkırtır. Kısacası, ‘talimsiz ve terbiyesiz’ bırakır…”