Önceki hafta rahatsızlanarak yakınları tarafından Medical Park İzmir Hastanesi’ne kaldırılan ve onkoloji servisinde tedavi altına alınan, dün ise “primer hastalığı” nedeniyle yoğun bakım servisine kaldırılan Ertaş hayatını kaybetti. Neşet Ertaş , geçtiğimiz hafta öldüğüne dair haberlerin çıkması üzerine sosyal paylaşım sitesi Twitter ’dan açıklama yapmıştı. Ertaş, hayranlarına “Merak etmeyin, iyiyim” diye seslenmişti.
KIRŞEHİR’DE TOPRAĞA VERİLECEK
Neşet Ertaş ‘ın oğlu Hüseyin Ertaş, Medical Park İzmir Hastanesi’nde düzenlenen basın toplantısında, acılarının çok taze olduğunu söyledi. Babasının Türkiye ‘ye malolmuş bir sanatçı olduğunu kaydeden Ertaş, ”Bizim babamızda ama Türkiye ‘nin abisi, babası, kardeşiydi. Cenazesini Kırşehir’e götüreceğiz. Babası Muharrem Ertaş’ın yanına defnedilmeyi istemişti. En kısa zamanda cenazeyi götüreceğiz” dedi.
Neşet Ertaş ‘ın kardeşi Necati Ertaş ise abisinin Kırşehir’de defnedileceğini kaydederek, ”(Babamın avucuna defnedin) demişti” ifadelerini kullandı.
KIRŞEHİR’DE HÜZÜN
Neşet Ertaş ‘ın, memleketi Kırşehir’de hüzün var. Kırşehir Belediyesi, sanatçının babası Muharrem Ertaş’ın mezarının da bulunduğu Bağbaşı Mezarlığı’ndaki mezar açma çalışmalarını sürdürüyor. Sanatçının, Başbaşı Mahallesi’nde 16 yıl yaşadığı evde de bakım yapılıyor.
‘MAHALELEMİZİN BABASIYDI’
Neşet Ertaş ‘ın İzmir ‘de oturduğu mahallede de hüzün hakim. Ertaş’ın komşusu Kezban Gürsoy, “Yürüyecek hali kalmamıştı. Konuşucak durumu da yoktu. Bize ‘hakkınızı helal edin’ dedi. Mahallemizin babasıydı, babamızı kaybettik. Sürekli ağlıyoruz. Onun adını mahallemizde yaşatacağız” dedi.
NEŞET ERTAŞ KİMDİR?
Son derece özel biridir Neşet Ertaş ; sazı gümbür gümbür ses veren, diyeceğini gümbür gümbür söyleyen, samimi, yüreği açık bir ozandır O.
Orta Anadolu ’nun küçük bir köyünde doğan, tek başına bağlamayı öğrenen, geçimini müzikten kazanan Neşet Ertaş ’tan çıkmış parçalar yıllarca Anadolu Pop/Rock’ın en ünlü sesleriyle kitlelere mal olmuş, sevilmiş ve benimsenmiştir: Kendim Ettim Kendim Buldum, Gönül Dağı, Kaşların Karasına, Dane Dane Benleri, Tatlı Dillim (Neredesin Sen), Mahpushanelere Güneş Doğmuyor, Gönül Dağı, Tatlı Dile Güler Yüze, Çiçek Dağı, El Çek Tabib, Ah Yalan Dünya ve diğerleri…
1938 yılında Kırşehir’in Kırtıllar Köyü´nde Döne Hanım ile Muharrem Ertaş´’tan doğma Neşet Ertaş , Kırşehir, Yozgat ve Keskin´in çeşitli köylerinde geçen çocukluk yıllarının ardından, babası Muharrem Ertaş’ın yanında o düğün bu düğün gezmeye başlar. Önceleri babasının sazının önünde köçek olarak oynar, ardından ona sazıyla, kemanıyla eşlik eder.
Okula gidemez. Uzun süre babasına çıraklık yaptıktan sonra 15 yaşında tek başına, düğünlerde, çay bahçelerinde ve salonlarda sazını çalarak ekmeğini kazanır.
1957’de İstanbul ’a gelir; Şençalar Plak etiketiyle ilk 45’liği Ne Garip Ötersin Bülbül’ü doldurur. Aynı yıl Beyoğlu ’nda gazinoda iş bulur.
İki yıl sonra Ankara ’ya yerleşir ve sahne çalışmalarına başlar. Ancak askerlik vakti gelmiştir; vatani görevini İzmir Narlıdere’de yapar.
Ankara ’ya dönünce Leyla Hanım’la sorunlu giden evliliğini bitirir. Bu olaydan sonra işine daha bir sarılan Ertaş’ın Ankara Radyosu Yurttan Sesler’de gösterdiği başarı, bozlak denilen Orta Anadolu uzun havalarındaki içtenliği halk müziği camiasında dikkat çeker…
Babası ile onun çırağı Hacı Taşan’ın ardından Çekiç Ali’yle birlikte abdallık geleneğini sırtlar. Yöresinin ağzıyla söylediği bu yapıtlar kentlere göç etmiş insanları da yakalayınca 45’lik plakları satmaya başlar. Büyük tekneli sazını basit çalmakta, duygularını abartısız sözlerle yansıtmakta, bestelerinde Garip mahlasını kullanmaktadır.
60’ların sonuyla 70’lerin başında pop, rock, sanat müziği Neşet Ertaş ’ın şarkılarını keşfeder ve yapıtları Selda Bağcan, Cem Karaca , Barış Manço, Zeki Müren gibi ünlülerce geniş kitlelere taşınır.
Ancak, Ertaş yine ‘esas sanatçı’ statüsüne giremeden radyoda bantlar doldurmaktadır. Unkapanı’nda az paralar karşılığı yaptığı 45’likler patronları zengin ederken telif hakkı gibi bir ‘ayrıntı’yla kimse ilgilenmediğinden, ekmeğini yine, düğün dernek gibi işlerden çıkarmaktadır. Ünlüler onun türküleriyle ünlerine ün katarken, bu alışverişten Ertaş hanesine fazla bir şey girmemektedir.
Bu ortamda fazla alkol kullanır ve kendini frenleyemeyince, parmaklarında uyuşma ortaya çıkar. Para kazanamamaya başlayınca da F. Almanya ´daki kardeşinin yardımıyla soruna çözüm arar. Türkiye ´deki tedavi olumlu sonuç getirmeyince 1978’de F. Almanya ´daki doktorlara görünür.
Tedavisi uzun sürecektir; oturma iznini alabilmesi müzisyenliğini kullanması gerektiği söylenir. Alman hükümeti başvuruyu kabul edince Neşet Ertaş , müzisyen statüsünde, F. Almanya ’da yaşama iznini alır.
İyileştikten sonra, F. Almanya – Türkiye arasında akıp gelecek bir serüvene koyulur. Bu kez F. Almanya ’da düğünlerde çalmakta, Hollanda ve Belçika ’da konserlere çıkmaktadır. Türkiye ’de gelir sağlayacak kaynakları sınırlıdır; taa ki özel televizyonlarla radyoların çıkışına dek.
Medya türkünün gücünü keşfederken Unkapanı’nın yeni yıldızı da gelir Neşet Ertaş ’tır.
Ne de olsa ilginç adamdır; halkın dilindeki yüzlerce türkünün de sahibidir. Türküyü söylerken ‘tatlı dillim’e ‘dadlı dillim’ diyecek kadar da özgündür.
Televizyonlar peşindedir ve yeni albümünü, ustasına saygının haklı gururunu yaşayan İbrahim Tatlıses yapar. Ancak para adamı olmayan Ertaş’la medyanın işi zordur; onların sofrasına meze olamayacak kadar saf ve sadedir karşılarındaki kişi.
Kalan Müzik kalkar; ‘usta’nın çeşitli özel kayıtlarda, radyo programlarında, eski 45’liklerde kalmış yapıtlarını bir araya getirerek 14 albümlük bir seri çıkarır. Geçmişte yaptıklarının bir bölümü bu şekilde ölümsüzleştirilirken Neşet Ertaş , geç de olsa, hak ettiği ilgiyi görür.
(Kentin Türküsü: Anadolu Pop/Rock Kitabından)