Dikmen Gürün
Usta yönetmen ‘Fol Espoir’dan Sağ Kurtulanlar’da dünyanın hallerini teatral bir şölen olarak sunuyor.
Jules Verne’nin kısa romanı ‘Jonathan’ın Kazazedeleri’nden esinlenen Mnouchkine ve yazar Helene Cixous, yine sanatın doğruları ile düzenin yanlışlarını incelikle iç içe geçiriyorlar. Bu güçlü işbirliği sonunda ortaya çıkan fantezi, komik olanla dramatik olanı zengin bir tarihsel ve sosyolojik doku içinde buluşturuyor.
Yıllar önce yarım kalan bir hamle yapmış ve Theatre du Soleil’in “Tartuffe”ünü getirmek için yazışmalara başlamıştık, Tiyatro Festivali’ne. Henüz AKM’nin kapısına kilit vurulmamıştı ve de Aya İrini, Rumeli Hisarı gibi mekânlar tiyatroya yasaklı değildi. Yine de, İstanbul kazan biz kepçe çok dolaşmamıza rağmen, sığmadı oyun hiçbir yere…
Şu günlerde büyük ve donanımlı tiyatro mekânı konusunda daha da içler acısı durumda olduğumuz kesin, ama insan Theatre du Soleil’in son harikasını; “Les Naufrages du Fol Espoir (Aurores) / Fol Espoir’dan Sağ Kurtulanlar (Şafak Vakti)”ni Edinburgh Festivali’nde izlerken hayal kurmadan edemiyor.
Mekân, Mekân, Mekân
Adrian Kiernander’in Cambridge University Press’ten çıkan “Ariane Mnouchkine and the Theatre du Soleil” adlı kitabında yazar, sanatçıyı geleneksel ve aynı zamanda yenilikçi bir yönetmen olarak tanımlıyor. Çalışmalarında daima bu çizgiyi izleyen ve de ortak yaratım üstünde duran bir usta. Bu nedenle, zamanla bir yarışı yok. Araştırıyor, inceliyor, parçaları birbirine ekliyor. Bu süreçte tüm ekip yer alıyor. Bir tiyatro topluluğu için uzun sayılacak bir zaman dilimi içinde ulaşılıyor sonuca. Paris dışındaki Cartoucherie, Theatre du Soleil’in soluklandığı kocaman mekânı.
Edinburgh Festivali Direktörü Jonathan Mills’in yazısından gördüğüm kadarıyla, Theatre du Soleil, Edinburgh’a da mekân sorunu nedeniyle, 20 yıl aradan sonra, ancak bu yıl konuk olmuş. Neden mi bu yıl? Çünkü, Edinburgh Şehir Meclisi (City of Edinburgh Council) ve de Yaratıcı İskoçya (Creative Scotland), Etkinlikİskoçya (EventScotland) adlı kamu kuruluşları festival mekânlarını yeterli bulmamışlar ki bir de son derecede yalın ama o denli de amaca hizmet eden bir tiyatro/performans mekânı inşa etmişler.
Kapılarını bu yıl açan ve de 4500 m2 üstüne oturan Lowland Hall; Royal Highland Centre Polonya, İsviçre ve Fransa’dan üç büyük yapımı konuk etti. Bizimkiler de burada, bırakın bu sanatı beslemeyi, tiyatronun soluğunu kesmekle uğraşa dursunlar…
Çılgın Umutlar
“Fol Espoir’dan Sağ Kurtulanlar (Şafak Vakti)”, “Le Fol Espoir / Çılgın Umut” adlı bir müzikholde idealist bir öncü sinemacının o müzikholün garsonundan temizlikçisine tüm çalışanlarını oyuncu olarak kullanarak yaptığı siyasal içerikli bir sessiz film çevresinde döner. İdealist sinemacı, aynı zamanda bir sosyalisttir ve de dönem I. Dünya Savaşı öncesinden başlayıp II. Dünya Savaşı sonrasına kadar geçen ve de ileri-geri saran bir zaman çizgisini içerir.
Avusturya’da Habsburg prensi olan ve ülkeye sosyalist bir yönetim getirmeyi amaçlayan Rudolph’un bir suikasta kurban gitmesiyle başlar çekimler. Charles Darwin’le Kraliçe Viktorya’nın satranç oynamasına, Arjantin-Şili savaşına, Patagonya’dan Macellan Boğazı’ndaki büyük gemi kazasına, altına hücuma, sömürgeciliğe, bir ırkın yok edilişine uzanırken sinema tekniğinin geçirdiği aşamaları da çok hoş bir dille işler. Her anlamda bir devriâlemdir olay… Fantastik bir zaman sürecinde uçuşan tartışmalı, göz alıcı resimler…
Jules Verne’nin kısa romanı “Les Naufrages du Jonathan / Jonathan’ın Kazazedeleri”nden esinlenen Ariane Mnouchkine ve oyunun yazarı Helene Cixous, her zaman olduğu gibi, burada da sanatın doğruları ile düzenin yanlışlarını incelikle iç içe geçiriyorlar. Bu güçlü işbirliği sonunda ortaya çıkan fantezi akıl almaz bir tempoyla, adeta masalsı bir üslupla komik olanla dramatik olanı zengin bir tarihsel ve sosyolojik doku içinde buluşturuyor.
Sessiz sinemadan başlayarak aynı paralelde dünyanın halleri, salt düne değil, bugüne dair halleri 4 saatlik bir süreçte teatral bir şölen olarak sunuluyor insanlara. Keyifli ve bilinçli oyunculuklar, yağ gibi akıp giden sahneler seyirciyi adeta büyülüyor… Bu göz alıcı şölenin müzikleri Jean-Jacques Lemetre’e ait. Lemetre, salt kendi bestelerine değil, 19. ve 20. yüzyılların büyük bestecilerinin yapıtlarına da yer vermiş çalışmasında. Göz alıcı bir sahne ve ışık tasarımı da işin cabası. 80 kişilik bir ekip hayata geçiriyor “Fol Espoir’dan Sağ Kurtulanlar (Şafak Vakti)”ni…
Uçlarda Dolaşmak
Oyunla ilgili olarak, program dergisinde, “Yol gösteren ışığın bilincinde olmak” başlıklı yazısında, 19. yüzyılın sonları, 20. yüzyılın başlarıyla ilgili olarak şöyle diyor Helene Cixous: “Ve, politikanın geniş alanı sert titreşimlerle sarsılıyor. Dikişler atıyor. Sınıflar, sınırlar, rejimler, tahtlar, güç dengeleri, sosyal modeller – her şey sarsılıyor, özgürlük ruhu itişmeleri tetikliyor. Çünkü her şey birbirine bağlı….”
Yazarın sözünü ettiği, insanların dünyayı değiştirme arzularının yükselişte olduğu dönemler sanatsal anlamda da gösteriyor kendini. Buna bağlı olarak, oyunda bir yandan film endüstrisinin gelişimi, öte yandan bu süreçte yaşanan önemli tarihsel ve siyasal gelişmeler veriliyor. Bu iddialı buluşma, her anlamda ustalık-kıvraklık-zekâ isteyen bir espri içinde gerçekleşiyor. Farsın belki de en uç noktasında dolaşırken birden vurucu bir tartışmaya sıçramak hiç de yadırgatıcı olmuyor. “Oyun içinde oyun” esprisinin ustalıkla kullanımı oyunu ilgiyle izlenir kılan özelliklerin başında yer alıyor…
Cumhuriyet