Tiyatro sanatçısı Can Gürzap, Devlet Tiyatroları’nın, özel tiyatrolar talip olamayacağı için özelleştirilemeyeceğini söyledi. Gürzap, “Özelleştiremezsin ki, kapatırsın Devlet Tiyatrosu’nu, bitirirsin” dedi. Gürzap, Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’nin içinin de, dışının da değişmesi gerektiğini belirtti.
Usta aktör Gürzap, dün akşam (30 Ağustos 2012) A Haber’de Selin Ongun’un sunduğu Bi Sormak Lazım programına katıldı. A Haber’den yapılan açıklamaya göre, Gürzap, özetle şu görüşleri dile getirdi:
‘Devlet Tiyatroları Özelleşemez, Kapanır’
“Bunlar çalışmaz deniliyor, bunlar yan gelip yatar, deniliyor. Peki orada geçen senenin turne programı var, kim yapıyor bu kadar turneyi? Kim bu kadar ayrı noktada, her gece zannediyorum 60-70 noktada tiyatro perde açıyor. Bunun organizasyonu bir kere başlı başına bir iş. Ben devlet tiyatrosunu özelleştireceğim. Özelleştiremezsin ki, kaparsın devlet tiyatrosunu bitirirsin. Çünkü özel tiyatro devlet tiyatrosunun yaptığı işi yapmaz. Şu anda İstanbul devlet tiyatrosunda 3-4 tane oyun çalışılıyor. diğer devlet tiyatrolarında da aynı şeyler gerçekleşmektedir sanırım.”
‘Özel Tiyatro Shakespeare Oynamaz’
“Hep tutturmuşlar, “bırakın bu palavrayı Shakespeare oynanmazmış.” Niye oynanmasın? Oynanamaz, oynamazlar. Özel tiyatroya istediğiniz kadar fazla ödenek verin, oynamaz. Hepimizin çeşitli kaprisleri vardır, sanatçı kolay insan değildir. Sanatçı son derece titiz olmalıdır. Eğer seyircinize saygınız varsa son derece titiz olmanız gerekiyor. Öncelikle sanatınıza saygınız olacak, o disipline sahip olacaksınız. Özel tiyatrolar yapıları gereği, 5 kişi, 6 kişi, 7 kişi, bilemedin 8 kişi oynarlar. Kapattınız devlet tiyatrosunu, özel tiyatro neden 30 kişilik oyuncu kadrosu riskini alsın. O kadar büyük prodüksiyon riskini alsın. Almaz. Haklıdır almamakta.”
‘Devlet Sanatçılığı Sosyalist Ülkelerde Olur’
“Devlet sanatçılığı sosyalist ülkelerde kurulmuş bir titrdir. Bir onurlandırmadır. 12 Mart darbesi komünizme karşı yapıldı. Temeline bakacak olursanız odur. Oradan bazı kurumları alıp getirdiler buraya koydular. Ve o kuvözdeydi, olmadı olmaz. Kimlere verildi. Çok değerli insanlar da var ama en olmayacak insanlara da verildi. Niye verildi: politik. Bir spikere devlet sanatçılığı ünvanı verildi. Hem de kadrolu da değil. Rahmetli oldu. Bu olmaz ki. Benim için tiyatro sanatçılığı yeter. Önemli olan o sanatçının iyi ya da kötü sanatçı olması. Okullu mu okulsuz mu olsun tartışması çıktı bir ara. İster okullu, ister okulsuz olsun, iyi oyuncu olsun. Önemli olan o. Ne okullular var son derece kötü oyuncu, ne okulsuzlar var ne kadar iyi oyuncu.”
‘Tiyatrolarda İmam-Hatip Ayrımı Yapılmaz’
“Ben bunları konuşmaktan hoşlanmıyorum ama yine böyle bir söyleşiye katıldım. Kim olduğunu tam da bilmediğim biri imam hatip mezunları var mı dedi. Ben kaç yıl İstanbul ve Ankara Devlet Konservatuarı’nda öğretmenlik yaptım. O zaman ortaokul mezunları alınırdı, ama lise mezunlarının alındığı dönemde de hiç kimseye evladım sen hangi liseden mezunsun diye sorulduğunu, hiçbir hoca tarafından, ben hatırlamıyorum. İmam-hatip mezunuymuş, fen lisesi mezunuymuş, orası mezunuymuş…Bunu imam-hatip lisesi mezunu olduğu için almıyorsunuz diyemezsiniz, hakkınız yok. Ya da bunu, edebiyatla ilgili olmayan bir fen lisesinde okudu diye almıyorum, diyemezsiniz. Hayır. İyi mi kötü mü? Bu en azından sanatçı vicdanının dayandığı bir noktadır.”
‘Edebi Kurul Sansür Kuruludur’
“Yıllardır bunu söylüyorum, bana tabi çok kişi kızıyor. Ben diyorum ki; edebi kurulu dünyanın bir yerinde bana gösterin. Sokmazlar. Edebi kurulda iki tane yazar var. Yazarın görevi iyi oyun yazmaktır. Yazarın görevi başka yazarların oyunlarını seçmek değildir ki. Edebi kurula ben sansür kurulu diyorum. Burada yazdım, kimse de bana çıkıp hayır sen doğru söylemiyorsun demedi. Sansür kuruludur.”
‘AKM’nin İçinin de, Dışının da Değişmesi Lazım’
“Bir korku salındı AKM yıkılacak, yerine önce camii yapılacak denildi. Ondan sonra yıkılacak işyeri yapılacak AVM yapılacak denildi. Bu korkularla yaşanmaz ki, eninde sonunda bunu yaparlar. Hele o noktaya gelelim, hep beraber ayağa kalkalım. Bunun için bina koruma altına alındı. Dediler ki, binanın dış görünümünü muhafaza edelim içini yapalım. Bu binayı yapan yanılmıyorsam Murat Tabanlıoğlu hakikaten çok güzel proje yapmış. Ben gördüm. Çünkü sahnenin değişmesi lazım, sadece teknik değil, Sahnenin kulislerin, içinin tamamen değişmesi lazım. Bana sorarsanız dışlının da değişmesi gerekir. Bir sendika var sanatçılar sendikası ya da sanat kültür sendikası bilmiyorum adını. Hayır, aynı şekilde yapılacak dediler. Tüm koltuklar, samsun operasına gitmiş, makineler, teknik donanım hiç biri çalışmaz durumda. Dünya tiyatroları nereye gelmiş biz hala milattan önceki makinelerle çalışıyoruz. Her şeyin yeniden yapılanması gerekiyor. Büyük salonda akustik sorunu var, aşağıda sonradan bir oda tiyatrosu yapılmış, doğru dürüst soyunma odası yok. Hayır dediler. Bir tiyatroda oturma yeri, oditoryum denilen kısım yekpare olmaz. En az bir dikey, bir yatay koridorla ayrılır. Hayır dediler. Ben bilimsel konuşuyorum. Orada bir yangın çıktığı anda ne olacak panik anında. Panik çıkışı deriz biz. Bazı çıkışlar var ki panik çıkışıdır. Ve burası yangın geçirdi…”