[Cengiz Semercioğlu’ nun Hürriyet Gazetesinde yayınlanan köşe yazısını paylaşıyoruz.]
Burnundan kıl aldırmayan oyuncular reklamlarda kılıktan kılığa girdi mi bir gülme tutuyor beni anlatamam…
E hani sen ‘büyük oyuncuydun’ birader?
Mesleğin zirvesindeydin, burnundan kıl aldırmazdın…
Rol beğenmezdin, proje beğenmezdin, medyayı beğenmezdin…
Burnu havada gezersin…
Önüne balyalar konulunca da reklamda her türlü ‘hokkabazlığı’ yaparsın…
Elbette dünyada da ünlüler reklamlarda oynuyor.
Ama bizim kadar para uğruna her kılığa girenini görmedim.
Madem kendine şu hayatta ulaşılmaz bir rol biçiyorsun, bir duruş sergiliyorsun, bu tavrını reklamda da göstersene…
Para uğruna duruşunu, çizgini bozmasana…
Neredeeee…
En kolay ve en çok para reklamdan kazanılıyor çünkü…
Bu yüzden ‘maymun ol’ deseler ‘maymunu’ oynayacaklar.
“Dinsizin hakkından imansız gelir” derler ya, bizde de kendini Kafdağı’nda gören oyuncunun hakkından reklamcılar geliyor.
***
Küçük Tiyatrolar Vergi Ödemesin
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’a bir çağrım var.
Tiyatro ve performans sanatlarını desteklemek için New York’ta ilginç bir uygulama yürürlükte.
Ben de bilmiyordum, yıllardır New York ve Los Angeles’ta tiyatro dünyasıyla iç içe olan Uğur Uludağ’dan öğrendim.
New York’ta 100 koltuk kapasitesinin altındaki salonlarda sergilenen oyunlardan belediye vergi almıyor.
Bu yüzden pek çok deneysel tiyatro ve genç sanatçı grupları, 99 kişilik salonlarda oyunlarını sergiliyor.
100 koltuğa çıktıkları anda gelirin tamamının vergisini ödüyorlar.
Son yıllarda özellikle İstanbul’da bu tür tiyatro grupları ve küçük salonlar ortaya çıktı.
Genç oyuncuların oluşturduğu bu tiyatro grupları güç bela ayakta durmaya çalışıyor.
Bunların desteklenmesi gerekiyor.
Afife Ödülleri’nde mutlaka ayrı bir kategoride değerlendirilmeliler.
Kültür Bakanlığı, küçük salonları vergiden muaf tutacak formülleri bulabilir.