[Radikal Gazetesinde yayınlanan, İpek İzci’nin Tiyatro Artı’nın ‘Bizde Yok’ oyununun yazarı ve yönetmeni Ufuk Tan Altunkaya ile yaptığı söyleşiyi yayınlıyoruz.] Tiyatro Artı’nın gözaltı kayıplarını ele aldığı yeni oyunu ‘Bizde Yok’un ilk 20 dakikası ayakta ve gözler bağlı ‘izlenecek’. Oyunu, yazarı ve yönetmeni Ufuk Tan Altunkaya’yla konuştuk.
Daha önce tek seyircilik oyun konsepti gibi farklı türlerde denemeler yapan Tiyatro Artı, ‘Bizde Yok’ adlı oyunlarıyla 18. İstanbul Tiyatro Festivali’nde. Seyir algısını değiştirmeyi hedefleyen oyun, seyirciyi ‘izleyen’ konumundan çıkararak oyunun bir parçası haline getiriyor. Esir alınma, esir olma ve otorite-güç-kurban üçlüsü üzerinden hareket ederek Türkiye yakın tarihine odaklanan ‘Bizde Yok’, Türkiye ’nin siyasi tarihine ve insan hakları sürecine de yoğunlaşarak Cumartesi Anneleri üzerinden kurgusunu tamamlıyor.
‘Bizde Yok’, özellikle 90’larda kayıp yakınlarının kayıplarını ararken çok sık duydukları bir kelime. İnsanların, gözaltına alındıktan sonra ortadan yok olan yakınlarını sormaya gittiklerinde, görevlilerden duydukları bu söz, ‘Bizde Yok’ oyununun yazarı ve yönetmeni Ufuk Tan Altunkaya için çıkış noktası olmuş. Oyunda 90’lara, gözaltı kayıplarına, otoriteye, insan hakları ihlallerine ve tamamlayıcı olarak da Cumartesi Anneleri’ne değinen Altunkaya, projelerinde farkındalık yaratma duygusu üzerinden hareket ettiğini söylüyor. Üç bölümden oluşan oyun, mahkûm olma süreci, otoritenin insanı neye dönüştürebileceği ve ne şekilde yok edebileceği üzerinden bir bölümle başlıyor. Gitgide toplumsal bir noktaya kayan oyunda daha sonra 90’lar boyunca aslında ne kadar uyutulduğumuz ve ne kadar pasifize edildiğimiz anlatılıyor. Son bölümde ise olaya Cumartesi Anneleri tarafından bakılıyor. ‘Bizde Yok’un metni gerçek görüntülerden hareket edilerek yazılmış. Özellikle Cumartesi Anneleri kısmında oyun ekibinin yaptığı röportajlar kullanılıyor. Söz konusu bölümde kendi yazdığı bir metin olmadığını, doğrudan Cumartesi Anneleri’nin ağzından çıkan lafların olduğunu söyleyen Altunkaya, ikinci bölüm olan mahkûm olma sürecinde de o dönem kaybolanların hikâyeleri üzerinden yapılmış bir kurgu olduğunun altını çiziyor.
Ufuk Tan Altunkaya, ‘Bizde Yok’ ile amaçlarının seyirciyi bir rüyanın içine daldırmak ve neyin gerçek, neyin oyun olduğunu, nerede olduklarını sorgulatmak olduğunu vurgularken, bu noktada politik olana göz kırptıklarını belirtiyor. Cumartesi Anneleri üzerinden bir kurguyla seyirciyi kimi zaman Galatasaray Meydanı’na, kimi zaman ise bir hücreye götüren oyunuyla genç yönetmen, toplumsal hafızamızın güçlü olmamasından dem vurup ekliyor: “Oyunlarla bu hafızayı canlandırmak en büyük amacımız. Oyunla beraber de derdimiz o döneme ışık tutmak, devlet otoritesinin tavrını, politik olanın ne şekilde susturulabildiğini, karanlık bir dönemin ne şekilde yaşandığını göstermek” diyor.
Bu arada belirtelim, salonda oturma düzeni yok, seyirciler ayakta ve gözleri bağlanarak içeri alınıyor. 45 dakika süren ‘Bizde Yok’un ilk 20 dakikası gözler bağlı izleniyor. Simülatif bir kurgu yapan 5 kişilik oyuncu ekibi, her gösterimde sadece 25 seyirciye oynuyor. Oyun, Mekân Artı’da yeni sezonda da sahnelenecek…
‘Bizde Yok’ bugün ve yarın 16.00, 17.30, 19.00 ve 20.30’da Mekân Artı’da (Adres: Üftade Sokak No.31/A Harbiye. Telefon: 212 224 57 56).
İpek İzci / Radikal