Devlet Tiyatrolarını Özelleştirmeyi Tartışmak

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Başbakan’ın Devlet Tiyatroları ile ilgili açıklamaları yıllardır zaten hiç bitmeden süren, sadece zaman zaman ara verilen bir tartışmayı yeniden alevlendirdi: Devletin tiyatrosu olur mu? Bazı tiyatro insanları Devlet Tiyatroları’nın şu anki modelinin bazı ufak tefek değişikliklerle sürmesi gerektiği savunur, hatta bunu Türkiye’de tiyatro sanatının savunulması olarak görürken, diğer bazı tiyatrocular Devlet Tiyatrosu mantığının tümden yanlış olduğunu ve kaldırılırsa dünyanın yerinden oynamayacağını ileri sürüyorlar. Hükümet ise Belediye Tiyatrosu’nda yaşanan yönetmelik değişikliği ile ilgili tartışmalara rest çeker bir tavır içerisinde, AKM’nin yıkılıp yıkılmamasıyla ilgili tartışmalarda sergilediğinden çok daha kendinden emin ve tepeden inmeci bir söylem kullanmayı tercih ediyor. Bu durum yeni bir “çözümsüzlük” dışında bir şey üretmeyecek olan bir “çözüm”ün arifesinde miyiz diye sormamıza neden oluyor.

Biz uzun süreden beri savunduğumuz bir görüşü yinelemekle yetineceğiz: Son tartışmalar bağlamında da ortaya çıktığı gibi, Devletin Sanat’a sağlayacağı desteğin nasıl olması gerektiğini tartışmak ile hükümetin kamuoyunu hiçe sayan bir tavırla sanat politikalarını sanatçılara rağmen uygulamaya koymasını eleştirmek bir ve aynı şey değildir. Devlet Tiyatroları’nın devletin ve dolayısıyla hükümetin kontrolü dışında çalışan özerk yapılar olması pekala mümkün. Şu anki haliyle göbeği tümüyle hükümetlerin vereceği bütçeye ve alacağı kararlara bağlı olan bir kurumun çağdaş olduğunu, bu haliyle sürmesinin tiyatromuz açısından daha iyi olduğunu savunmak zor. Değişim kaçınılmaz. Tiyatro dünyasının bu konuyu tüm yönleriyle tartışmaya devam etmesinde fayda var. Ama aynı zamanda, mevcut hükümetin son yıllarda gittikçe güçlenen bir biçimde “dediğim dedik, çaldığım düdük” tavrı göstermesine de her şeyden önce birer vatandaş olarak karşı çıkmak boynumuzun borcu değil mi?
***
Biz bu “dünyevi” tartışmalara gömülmüşken önemli bir tiyatro değeri daha aramızdan ayrıldı. Cüneyt Türel kuşkusuz Türkiye tiyatrosunun yeri doldurulamayacak değerlerinden birisiydi. Ailesinin ve Türkiye tiyatrosunun başı sağolsun.
Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: EDİTÖR

Yanıtla