Yaşam Kaya
İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali açılışı ile beraber insanlarda müthiş bir heyecan uyandırdı. Her geçen gün birbirinden ilgi çekici oyunları izliyoruz. İzlediklerimiz arasında en dikkat çekici olanı dünyaca ünlü yönetmen Thomas Ostermeier’ın sahneye koyduğu ‘Hamlet’. İzleyenler tarafından büyük övgüler alan, yönetim anlayışının herkeste şaşkınlık yarattığı yapıt Türkiye’de ilk kez gördüğümüz bir tarz değil. Tiyatro seyircisi ya da eleştirmeni yeni gördüğü teknik konusunda genelde ‘böyle bir tiyatro sahnelerimizde ilk defa yer alıyor’ gibi anlayış içerisinde durum değerlendirmesi yaptığı için yazılan her cümle abartıya kaçıyor.
Barış Erdenk diye bir yönetmen var. Sanırım çoğunuz bu ismi pek duymadınız. Geçtiğimiz sezonlarda Trabzon Devlet Tiyatrosu’nda bir ‘3. Richard’ koydu ki, izleyenlerin ağzı açık, seyirci gördükleri karşısında halen etki altında. Ben de o etkiden kurtulamamış bir eleştirmenim. Eğer İstanbul dışı tiyatro ödülleri verilse idi jürisi bulunduğum ödüllerde Barış Erdenk’i bırakın 2011 yılının en iyi yönetmeni seçmeyi, son on yılın en yenilikçi, çağdaş rejisörü ilan ederdim. Devlet Tiyatroları böylesi yeteneği bünyesinde tuttuğu için son derece şanslı. Ayrıca oyunu izledikten sonra Barış Erdenk’e yazdığım eleştiride sahnedeki ‘3. Richard’ın daha önce İngiltere’de denendiğini dile getirmiş, büyük bir yanılgıya düşmüştüm. Yaptığım yanlıştan dolayı kendisinden burada açık biçimde özür diliyorum.
İKSV Tiyatro Festivali’nde Ostermeier ‘onur ödülü’ alarak sıra dışı tiyatro denemelerinden dolayı yüceltildi. Ama bizim festivali düzenleyenler yanı başlarında, Trabzon DT’nin ortaya koyduğu muhteşem bir denemeyi görmüyorlar. Ostermeier’ın ‘Hamlet’i üzerine buradan açık seçik yazıyorum, bu oyun denemesi Barış Erdenk tarafından Trabzon Devlet Tiyatrosu’nda gerçekleşmiş, muhteşem tepkiler almıştı. Sahnenin seyircinin içine doğru uzaması, sahneye yukarıdan akan sular, sahne ortasına yerleştirilen mezar, kılıçların seyircilerin burunlarının dibinde çarpışması, sahne üstüne asılan asker… vs. Bu yazdıklarım Barış Erdenk’ in Trabzon’da denediği, bugüne dek alışılagelmiş anlayışları yıkan tarzın bazı özellikleri. Ostermeier da söylediklerime benzer, hemen hemen aynı reji çalışmasını Shakespeare’in ‘Hamlet’ inde çağdaş bir yorumla deniyor. Peki bu olayı kaç kişi biliyor? Sanırım bilenimiz çok kısıtlı! Ostermeier’ın ‘Hamlet’ini izlerken kalkıp terk etmek istedim salonu. Herkesin hayranlıkla baktığı yapıt Türkiye Tiyatrosu’nun genç, dinamik, demokrat beyni Barış Erdenk’in sahne harikasının aynısı.
Tiyatrodaki Batı Hayranlığı ‘Pes’ Dedirtiyor!
İKSV Tiyatro Festivali’nin çalışmaları bir yana dursun, uluslararası alanda üretilen çalışmalara karşı oluşan ‘beğenme refleksi’ Tanzimat’tan bu yana edebiyat, sanat dünyasının en büyük sorunu. Ostermeier kesinlikle çok büyük yönetmen. Aldığı ödül üzerine tartışacak değilim. İçimizdeki kazanımları fark etmeden attığımız adımlar yüzünden Ostermeier’dan daha kaliteli isimleri yalnızlığa terk ediyoruz. Barış Erdenk’in yönettiği ‘3. Richard’ eğer İstanbul Tiyatro Festivali’nde seyirci karşısına geçmiş olsaydı, Ostermeier’a duyulan hayranlık genç yönetmene karşı duyulmayacaktı. Hatta yapılan çalışmayla ilgili akla hayale gelmeyen kritikler gazetelerde boy boy yer alacaktı. Biz içimizdeki değerlerin kıymetini ne yazık ki bilmiyoruz. Ayrıca şunu da ekleyeyim, ‘Hamlet’in oyuncu kalitesi inanılmaz kötüydü. Sahnedeki abartılı roller, kostümlerin cansızlığı, rejinin yanlış seçimleri… oyunun olumsuzluklarını yazmakla bitiremem.
Geçtiğimiz sezon İngiltere’de Old Vic Tiyatro’da Kevin Spacey’in ‘3. Richard’ yorumunu izlerken, oyuncunun nefesini yüzümde hissetmiştim. Oyun küçük bir sahnede ‘in yer face’ mantığına göre oynanmıştı. Peki bu oyun Türkiye’ye geldiğinde nerede oynadı biliyor musunuz? Binlerce kişiyi alan Harbiye Muhsin Ertuğrul’da… Londra’da sıradan bir gösteri olarak görülen oyun Türkiye’de şişirildikçe şişirildi. Ne de olsa sahnede dünyaca ünlü bir Hollywood yıldızı bulunmaktaydı. Bu yazdığım ne söylemek istediğimi açık seçik anlatıyor. Sanırım başka söze gerek yok…
Birgün