Nedim Saban
Bu haberi 5 yıl önce okusaydınız hiç anlamayacak, 15 yıl önce hiç hiç anlayamayacak, 20 yıl önce hayal bile edemeyecektiniz.
Bu haberlerden 5 yıl içinde çok okuyacak, 15 yıl içinde belki daha modern taciz biçimleri bulunmuş olacağı için, hiç okumayacaksınız….
Bir genç kız otobüse biniyor. Şehirlerarası yolculuğu sırasında cep telefonuna bluetooth aracılığıyla pornografik videolar yollanıyor. Bluetooth (mavi diş), ancak yakınınızdakilerle iletişim kurabileceğiniz bir haberleşme yöntemi. Yani, muhtemelen otobüste yolculuk eden mavi dişlilerden biri kıza sanal alemden dadanmış.
5 yıl önce mavi diş, 15 yıl önce cep telefonu yoktu. Şimdi, sanal taciz var…
Bir de sanal kahramanlık! Twitter’a ve Facebook’a baksanız, hepsi memleket sevdalısı, hepsi ilerici, hepsi pc! (politically correct)… PC’lerinin arkasından dünyaya son derece ilerici bir bakışları var… İnsanları, hayvanları, doğayı, ezilenleri filan seviyorlar. Bu pc’lere “kaldır k..çını da bir şeyler yap” desen evlerinden bile çıkmaktan üşenirler. Facebook’ta sürekli ‘beğen’ düğmesine basarlar ama mesela facebook ile ilgili filme gitmezler. Fırsat sitelerinden ucuz kıyafet beğenirler ama bilmezler ki, bu kıyafeti giymek için sokağa çıkmak lazım.
Kadın sığınma evlerine yardım eden bir dostum, sanalda herkesin “oradayım” dediği sığınma evi yardımlaşma eylemlerine, datalara göre en az 200 kişinin gelmesi beklenirken, her işi kendilerinin yapmak zorunda kaldıkları için yakındığında haklıymış!
Sanalda sığınma evlerine yiyecek dağıtır, gerçekte pc karşısında patlamış mısır çıtlatır… Ancak, profili o kadar güçlüdür ki, sanalı referans alıp, kendi bile çok iyi bir insan olduğuna inanır.
Bu arada otobüste kızı taciz eder. Eskiden fortçuluk yapardı, şimdi sanal tecavüzcü… Pc’nin arkasında gizli olduğu için olmayan vicdanı rahattır. B.ktan olmak için bile bir helaya ihtiyaç vardır oysa! Bizimki sanalda b.ktan bile olamayacak kadar zavallıdır.
Otobüste mavi adamların tacizine uğrayan genç kızın polise şikâyeti üzerine, otobüste 3.5 saat arama yapılır, ancak pornografik görüntülerin kaynağı bulunamaz. Oysa, şirket görüntüde ahlakçıdır. Muhtemelen genç kıza bayan yanı koltuk bile vermişlerdir.
Birkaç aydır kafamı Türkiye Tiyatrosu’nun yeni anti/kahramanlarının mutsuz, başarısız, kişiliksiz ev kadınları olması kurcalıyordu. Genellikle erkeklerin yazdığı oyunlarda kadınlarımızın biliminsanlığı, sanatsal başarıları ya da emekçi olarak mücadeleleri anlatılmaz, hep düşkün hallerinden dem vurulur nedense.
Toplum, otobüste taciz ettiği kadına tiyatroda kendi pisliğini değil, kadın olmanın hafifliğini sorgulatıyor. Travma yaşayan kadına üstten bakmak aslında travma yaşatan toplumun da acıklı bir analizi. Yüzeyde kadın sorunları olarak görülen mesele, derinde ötekileştiren toplumun bir vicdan muhasebesi. Erkek yazarların kadın karakterler üzerinden bu vicdan muhasebesini yapmaları ise başlı başına bir tez konusu. Modern dünyanın tacizcileri sahnede özür mü diliyor kadınlarından yoksa?
Günay Karacaoğlu’nun yıllardır başarıyla oynadığı ezik ama düşleri hâlâ sağlam olan evkadınının ardından, Esra Bilgin Bezen ve Güniz Gençoğlu, ‘Önce Bir Boşluk Oldu Kalp Gidince Ama Şimdi İyi’de, yabancı seks işçilerinin düzenin altına yatırılmalarıyla ilgili, iç acıtan, uzun zamandır özlenilen duru, sade bir oyunculuk sergiliyor. Bir kadın yazarın kaleminden çıkan oyunda da, diğer kadın odaklı oyunlarda olduğu gibi, kadınlar için üzülüyorsunuz. Toplumumuzda Antigone, Medea, Lady Macbeth gibi güçlü kadınların yerine neden kurbanlık kadınların öyküsü anlatılıyor, çözmek zor değil. Bu oyunları yazanları ya da repertuarına alanları yermek değil niyetim. Aksine, insanlığın aşağılanmasına rağmen, söz konusu trendin yükselmesi başlı başına bir toplumsal araştırma gerektiriyor. Hâlâ namus davalarında öldürülen kadınlar var, bir de otobüs köşesinde cep telefonuyla taciz edilen modern dünyanın kadınları…
Mekân Artı’da izlediğim ‘Çok Hücreli Bölünen’de Aybike Esin Tumluer adlı 23 yaşında bir oyuncu, yine bir erkeğin kaleminden çıkan bu oyunda kadınlarımıza nedense yakıştıramadığımız kimlik bulma öyküsüne çok muzır, yaramaz bir biçimde yaklaşıyor. Toplumsal travmalardan yıpranmış kadınların aynaları olan erkeklerle hınzır bir biçimde dalga geçiyor, toplumsal cinneti sadece genç kızların gözünden değil, dünyada yaşayan tüm insanların yansıması olarak çok heyecan verici bir tiyatro diliyle aktarıyor. Aybike’yi beş yıl sonra tiyatromuzun en başarılı kadın komedyenlerinden biri olarak şimdiden bir tarafa yazıyorum. Ancak büyüdüğü zaman da mavi dişli adamların oluşturduğu tiksinç tacizciler dünyasında, büyük olduğunu sanan erkeklerle dalga geçmeyi ihmal etmemesini umuyorum.
2012 tiyatrosunda Türkiye kadını metropol cinnetinin kurbanı gibi görünse de, yeni dönemlerde erkek dünyasını sarsan ve otobüs tacizlerine karşı koyacak kadar güçlü olacaktır. Buna içtenlikle inanıyorum.