Yaşam Kaya
İstanbul Devlet Tiyatroları, yeni sezona birbirinden ilgi çekici oyunlarla girerken, oyunların neredeyse tamamını kendi gayretimle izlemeye çalışıyorum. Tiyatronun basın bölümü ne işle ilgilenir, ciddi merak içindeyim? Aralıkta prömiyer yapmış ‘Opera Komik’ oyunu tiyatro üzerine ömrü hayatında kritik yazmamış kişilere ‘davetli’ gösterim yapınca insan düşünüyor. Gördüğüm kadarıyla işlevsiz bir basın bölümünden bahsediyoruz. Durumun bir an önce düzelmesi gerekli. Yoksa yazdığım basın organlarında, jürisi bulunduğum ödüllerde İstanbul Devlet Tiyatroları’nın adı geçmeyecek. Konuyu çok uzatmadan, yine kendi gayretimle izlediğim ’Opera Komik’ oyununa gelince…
Amerikalı yazar Nagle Jackson’ın yazdığı ‘Opera Komik’, Bizet tarafından yazılan ‘Carmen’ operasının ilk gösterimde oluşturduğu hayal kırıklığını, seyirciler ve oyuncular üzerinde oluşturduğu psikolojik etkileri, oyun gecesi kuliste yaşanılanları, seyirci localarında dönen dolapları detaylarıyla anlatan bir metin. Fazlaca kalabalık oyuncu sayısıyla beraber, yazarın bizlere anlattığı 19. yy Fransız burjuva yapısının eleştirilerini konuda görüyoruz. Ahlak yoksunu burjuvalar, oyuncular arasında süren kıskançlıklar, ihtiraslar konuda bolca karşımıza çıkıyor.
Oyun bir açıklama ile başlıyor. Yani şöyle söyleyeyim, ‘Carmen’in hikayesini bilmiyorsanız konuya pek hakim olamıyorsunuz. Bizet’nin oyununu sergilemek için uğraşları, hatta oyununun dünyaca ünlü bir eser olduğunu görmeden bu dünyadan göçüp gitmesi oyunun dışında ama oyunla ilgili önemli bilgiler.. Gösteri başladıktan sonra localara seyirciler geliyor. Üç loca var karşımızda. İlk locada kızlarını evlendirmek için gelmiş bir aile, orta locada o akşam sergilenen eserin yaratıcısı Bizet ve üçüncü locada da gördüğü her kadını çıplak olarak hayal eden, onları gözleriyle soyan damat adayı ile babası yer alıyor. Opera başlarken, entrikalar ve oyunlar localarda, kuliste oynanmaya başlıyor.
Mutlu Güney, oyunu geniş sahne perspektifini göz önüne alarak uyarlamış. Dönem eleştirileri, doğru oyuncu seçimleri, fazla uzun olmayan konu geçişleri ‘Opera Komik’ oyununu izlenir kılıyor. Yönetmeni her anlamda başarılı bulduğumu belirtmeliyim. Özellikle son dönem İstanbul Devlet Tiyatroları oyunlarına baktığımız zaman, sahnedeki gösterinin uzunluk anlamında seyirciyi boğmadığını söyleyebiliriz. Fakat birinci perdedeki cinsel temalı espriler biraz gereksiz kalmış.
Mevra Ustaoğlu ve Burhan Yıldız ikilisi oyunda sivrilen iki isim. Damat adayı Hector rolünde Burhan Yıldız’ ın performansına diyecek söz yok. Komedinin onunla beraber akıp gittiğini söyleyebilirim. Nişan Şirinyan (Bizet), H. Merih Atalay (Odile) ustalığını sahnede konuşturan isimler. Yer gösterici kadında Atalay’ın bıraktığı etki, seyirciyi oyuna bağlı tutmuş. Diğer oyuncular da müthiş bir performans gösteriyor. Behlüldane Tor’un dekor tasarımı her zamanki gibi oyunla birebir örtüşmüş. Localar, kulis öylesine güzel seyirciye ulaşıyor ki, olayların gidişatı kesintiye uğramıyor. Nalan Alaylı’nın kostüm seçimlerini başarısız bulduğumu belirtmeliyim. Nejat Karaorman’ın ışık üzerinde biraz daha çalışması gerekli. Yani bölümlü sahnelerde dar ışık tercihi daha anlamlı olmaz mıydı?
İstanbul Devlet Tiyatroları 2012 sezonunda güzel oyunlar sahneye koyuyor; ama tiyatronun arka kısmında çalışan ‘basın bürosu’ bu şahane oyunları doğru isimlerle buluşturmuyor. Zorlamayla, kendi çabamla izlediğim ‘Opera Komik’ tadında bir komedi.