Sanat muhaliftir; görünenin ardında olanı, görülmesi istenmeyeni aydınlatır. Siyasidir ama ideolojik değildir. Hele hele resmi ideoloji ile başı hiç hoş değildir. Sesini duyuramayanı duyulur kılmaya çalışır; zaten bas bas bağırma olanağı olanı değil. Yani iktidarlarla başı hoş değildir ya da olmamalıdır.
Sanatın hassas antenleriyle algılayabildiği derinlerdeki hakikati gün ışığına çıkarabilmesinin yollarından biri de sosyal devlet anlayışı içinde, halkın sanatla karşılaşma hakkını da savunmak ve desteklemekle yükümlü olan kurum ve kuruluşların verdikleri destektir. Ancak bu destek, kurumun değil sanatçının sesini duyuran antenlerin yükselticisi olmalıdır. Özellikle yerel yönetimler, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi, bölgelerindeki halka vermeleri gereken hizmetin bir gereği olarak gerçekleştirirler bu desteği. Söz konusu destek sanatın sesinin kısılmaması için bağımsız, özerk yapılanmalar içinde gerçekleşir. Sanatçılar yapar sanatı, yönetimler onların üretimlerini sağlıklı bir ortamda yapabilmeleri için ortam sağlar.
100 yıla yakındır bu anlayışın, eleştirilecek yanları olsa da, geçerli olduğu, bu nedenle de sınırları İstanbul’u çoktan aşmış, ulusal ve uluslararası çapta sanatsal çalışmalar gerçekleştirmiş İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROLARI’nda özellikle sanatçıların sözlerinin ve kararlarının etkili olduğu dönemlerde önemli başarılara imza atıldığı bilinmektedir. Başarıdan kasıt, içinde yaşadığı toplumla, onun acıları ve sevinçleriyle bağı kopmamış bir sanat anlayışının evrensel ölçütlerle yaşama geçirilmesidir. Muhalif olan tavrın hayata geçirilebildiği dönemlerdir bunlar. Sanatın her şeye rağmen doğru bildiğini söyleme tavrına sımsıkı tutunabildiği dönemler. Bu tavrıyla Dünyanın hiçbir yerinde devletin ya da iktidarın ağzıyla konuşan ya da halk yardakçılığı yapan ve aynı zamanda yenilikçi ve yaratıcı olabilen bir sanat olmamıştır. Sıkıcı ve gericidir buna boyun eğen.
Şimdi İBBŞT’de yaşananlar sanatın, özellikle de tiyatronun korkulan gücünden, onu raptı zapt altına alarak kurtulma çabalarıdır. Bu çabalar sadece bunca yılın emeğine ve topluma yazık eder. Ne sanata ne de iktidara yarar. Bir sanat kurumu yerini idari bir yapılanmaya bırakır ve yok olur. Yok etmek en kolay, en korkak ve en beyhude yoldur mücadelede.
Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Birliği (ASSITEJ) Türkiye Merkezi olarak, ülkemizde tiyatro sanatının önemli kilometre taşlarından biri olan; bünyesinde ilk çocuk tiyatrosu birimini kurarak hem devlet tiyatrolarına hem de özel tiyatrolara bu anlamda da örnek teşkil etmiş bu kurumda sanatın ve sanatçının sesinin kısılmaması gerektiğinin altını çizmek isteriz.
Sanatı sanatçılara bırakmak ve sanatçıların özyönetim hakkını savunmak o kadar zor olmamalı. Ne de tiyatrodan korkmamak.
ASSITEJ TÜRKİYE MERKEZİ YÖNETİM KURULU