Mimesis Çeviri / Dans eleştirmeninin rolü nedir? Bu soruyu, ekim ayının ortalarında The Washington Post’un Stil bölümünün ilk sayfasında okuduğum bir makaleden sonra, birkaç haftadır kendi kendime soruyorum. Gazetenin baş dans eleştirmeni olan Sarah Kaufman’ın makalesi benim de aklımdaki pürüzü destekliyordu: Kaufman modern dans hakkında yazmamayı iş edinmiş.
Dance USA. 15 Kasım 2011, Çeviri: Gökhan Gökçen
Evet, hareket üzerine yazıyor, tabi. 17 Ekim’deki yazısında – ki 1200 kelime ile bölümün aslan payını kapmıştı – bir futbol yıldızının kendine has kaslı fiziği ile Yıldızlarla Dans [Dancing With the Stars] yarışmasındaki katı performansını karşılaştırıyordu. Diğer makalelerinde ise askerlerin stilize hareketleri ve modellerin kasıntı yürüyüşlerinden bahsediyor.
Aynı zamanda, “dans eleştirisine getirdiği taptaze bir imgesel yaklaşımı” sebebiyle 2010’da Pulitzer ödülünü kazanan Kaufman modern dans hakkında neredeyse yazmıyor. 2011 yılında yazdığı 73 makalenin, 30 kadarı bale gösterileri ile ilgili iken 12 tanesi çağdaş dans hakkındaydı ve sadece üçü gazetenin yayımlandığı ve satıldığı yer olan Washington D.C. ‘deki gruplardan bahsediyordu. Birkaç modern dans gösterisi de diğer bazı yardımcı serbest yazarlar tarafından değerlendirilmiş, ama bu da onların Stil bölümünün arka sayfalarında birkaç santimetrelik alanlarda yer almasını garanti etmiş ve hiçbir zaman öne çıkarılan bir makale olmamış.
Böylece Kaufman’ı arayıp bu konuda ne düşündüğünü sordum. Cana yakın ve anlayışlıydı ve neredeyse yarım saat konuştuk.
“Kesinlikle erişim alanımı genişlettim.” dedi ve ilgisinin kuvvetli bir biçimde artık daha az danslı hareketlere doğru yöneldiğini ekledi. Ama sayfa alanının eskisine göre daha sınırlı olduğunu, yerel performanslara çok daha kapsamlı yer vermek istemekle beraber, bir dengeleme yapıldığını söyledi.
Peki ya baleyi modern dansa göre kayırıyor gözükmesi? “Washington’da gerçekleşen büyük etkinliklerden bahsetmek benim sorumluluğum. Eğer, alanın özelliği sebebiyle, bu belli bir zaman aralığında genelde bale oluyorsa, buna dikkat etmeliyim.”
Sonlara doğru, Kaufman, Post okuru için yazdığını söyledi. “Okurlarımızı düşünmeliyiz” dedi ve “Nihai hedefimiz bu” diye ekledi.
İlk başta, bu son yorumu desteklediğimi fark ettim. Sonuçta, bu kapitalizm ve müşteri – veya gazeteyi alanlar, veya okurlar – kraldır. Tabii ki gazeteci okuyucuları çeken yazılar yazmayı hedefler.
Samimi olmak gerekirse, sahne dışında beden kullanımımıza dair getirdiği can alıcı bakış açılarının kesinlikle baş üstünde tutulması gerekiyor. Tanrı biliyor, Batıda hayatlarımız giderek daha fazla sanallaşıp hareketsizleştikçe, fiziksel yaratıklar olarak mevcut derin ifade biçimlerinin bize hatırlatılmasına ihtiyacımız var.
Kaufman’ın, Yıldızlarla Dans yarışması yarışmacılarından olan futbolcu Hope Solo hakkında yazdığı makaleden şu alıntıya bir bakın: “Martha Graham’ın dediği gibi beden yalan söylemez. Nasıl hareket ettiğimizde ve kendimizi nasıl sunduğumuzda bir gerçeklik vardır- ki bu koreografların yanı sıra, sadece kriminal uzmanlar ve beden dili ustalarının değil, eğitim almamış bir gözün bile fark edebileceği bir şeydir, çünkü beden kadar hiçbir şey bize aşina değildir.”
Dansın kalbindeki bu kavram, çok güzel bir kavramdır. Hangi dans sever, bunun siyah beyaz popüler aile gazetesine konmasını alkışlamaz ki?
Ya da, Kaufman’ın 27 Mayıs tarihli Arlington Ulusal Mezarlığı’ndaki nöbet değişim seremonisi hakkında yazdığı makalesindeki bu gözlem: “Ayağını ayakkabılarının kenarları üzerinde yuvarlayarak, yavaş hesaplı adımlar atıyor ve böylece bedeninin yaylanmasına dair hiçbir belirti oluşmuyor. Bu en lüks legatolardan* biridir. Adam bir karşıtlıklar oyunu gibi: dizleri serbest, göğsü kare gibi, bütün iş gözlerde… Nöbet değişimi seremonisi üç erkek – komutan, yeni nöbetçi ve eski nöbetçi – tarafından icra edilen, yumuşak ve sert, sessizlik ve kesik vuruşlar arasında değişen kesintili bir bale gibidir.”
Ne güzel. Kaufman, askerin yürüyüşünü analiz ederken her hareketin kendi içinde bir dans elementi barındırdığı noktasını belirtiyor- böylece genel okuyucunun sahnede ya da sahne dışında dansı anlamasına imkân sağlıyor.
Ama ben kararsızım. Çünkü bu eğlenceli, ulaşılabilir yazıların, dansı okuyuculara yeni biçimlerde sunmasının müthiş olduğunu düşünmekle beraber, aynı zamanda – hayatlarını hareketler aracılığıyla sanat eseri yaratmaya adamış – koreografların da büyük bir umutla kendini adamış ve yetkin eleştirmenlere ihtiyaçları olduğunu da biliyorum. Ve maalesef etrafta o kadar da yok. Bu noktada Kaufman, ülkede kalan tam zamanlı nadir dans eleştirmenlerinden biridir.
Böylece o Yıldızlarla Dans, modeller ve hatta mimari hakkında yazı yazarken, gelişmek için eleştirel bir gözden faydalanabilecek olan dans grupları değerlendirilmemiş oluyor. Onun bu çok özel kamusal pozisyonu – okurların çoğu yaygara yapsın ya da yapmasın – bu sanat formunu ele almak için bir sorumluluk yüklemiyor mu? Aslında modern dans giderek daha fazla sahnelenmeye başlandı ve ilerlemek için Kaufman gibi dikkatli, yetkin eleştirmenlere ihtiyacı var. Onun nadiren bu konuyu ele almaya tenezzül etmesi, böyle sürerse bu konuyu hiç umursamadığını düşünmeye sebep olacak. Ve bu bir dans eleştirmeni için garip bir durum.
* legato: müzikte bağlı çalınan notalar.