Bülent Sezgin
Saklanan ya da bastırılmış bir sırrın açığa çıkması bir oyun kurgusu oluşturmak için iyi bir başlangıç noktası olabilir. Mayıs ayında yapılacak 18. İKSV İstanbul Tiyatro Festivali’inde oynanmak üzere hazırladığımız Karşılaşmalar adlı projemizin çıkış noktası da önemli bir sırrın açığa çıkması. Bugünkü yazımda sırlar hakkında önemli bulduğum bir makaleden bazı notları okuyucularla paylaşmak istiyorum.
Esther Rashkin Aile Sırları ve Anlatının Psikanalizi adlı kitabının Karakter Analizi, Konuşulmayan Sırlar ve Anlatı Formasyonu adlı makalesinde, sır kavramı üzerine bazı önemli saptamalarda bulunuyor. Yazar makalede ünlü psikanalistlerinden Nicolas Abraham (1919-1975) ve Maria Torok’un (1926-1998) bazı çalışmalarına atıfta bulunur. Abraham ve Torok’un araştırmalarına göre, aile sırlarının çeşitliliği düzenli bir şekilde çocukluktan kaynaklanır. Sırların amacı kendi mahremiyetini korumak ve aile içi huzuru sağlamaktır. Aşırı utangaçlık ya da sessizlik hali aslında özel bir olaydan, yani saklanan bir sırdan kaynaklanmaktadır. Örneğin aile içinde yıllarca saklı tutulan illegal sırlar, örneğin intihar veya cinsel sapkınlıklar psişik etkileri azaldıkça sık sık açığa çıkarlar ya da dağılırlar. Nicolas Abraham’a göre bu aile içindeki sırları düzenli bir şekilde geri çağıran hayaletin varlığından kaynaklanır.
Abraham ve Torok’a göre, psikopatolojik semptomlar gizlenen deneyimlerin ve utangaçlıkların bilince ulaşmasıyla ortaya çıkar. Bu düşünce sistemi Freud’dan farklıdır. Bireyin bastırdığı arzuları ve sırları ailenin bir üyesi olarak, gelecek kuşaklara aktarılır. Sırlar kuşaklar arasıdır. Ailenin herhangi bir üyesi ailenin tarihinde gizli tutulmuş ve üzerine konuşulmayan sırlardan fazlasıyla etkilenir. Örneğin Hamlet oyununda hayaletin belirişi ailenin sırlarının açığa çıkmasıyla ilintilidir. Hayalet aile sırlarını gelecek kuşaklara aktarır, sır ve gizemler kişinin bu anlamda kimliğidir.
Hamlet oyununda hayaletin varoluşu ve Hamlet karakteri arasında patolojik bir ilişki vardır. Abraham ve Torok’a göre, Hamlet oyunu halk için hastalık ya da sapkınlık yaratır, çünkü karakterler hakkında eksik bilgilerimiz vardır. Tedavi için kayıp parçaların bir araya getirilmesi ve oyunun tamamlanması gerekir. Bu işlevi de hayalet yapar. Bu anlamda eksik bilgiler hem Hamlet hem de seyirci açısından tekinsizlik yaratır, bunun kaynağı da aile içinde geçmişte yaşanan bir sırrın bilinip bilinmemesi şeklinde yorumlanabilir. Tekrarlanan ve obsesif hale gelen davranışlar sırlarla ve hayaletin etkisinde olmakla bağlantılıdır.
Abraham ve Torok hayaletleri psikopatoloji ve terapi tedavilerinin birer kaynağı olarak tanımlarlar. Hayaletlere pozitif bir anlam yüklerler. Esther Rashkin ise, edebiyatın içinde retorik ve dilsel olarak hayaletleri göstermek ister. Bu noktada edebiyat analizi ve psikanaliz arasında bağlantı kurmaya çalışır. Örneğin edebi bir metnin içindeki dilbilimsel öğeler eksiklidir, yarım bırakılmıştır. Bu yüzden de metnin içindeki gizli olan eksik parçaların diğerleriyle birleşmesi gerekir. Bunun içinde bir tür hayalet avcılığı yapılması gerekmektedir.
Eğer oyun kurgusuna başlangıç noktası olarak bir sır ile başladıysak, senaryo yazım kurallar gereği bazı sorulara cevap vermemiz gerekecektir.
- Saklanmış aile sırrı nasıl açığa çıkacaktır? Sırrı ortaya çıkaran hayaletin fonksiyonunu oyun kurgusu içinde kim/kimler üstlenecektir?
- Bu sır karakter açısından neden önemlidir?
- Sırrın öğrenilmesi, Abraham ve Torok’un terimleriyle konuşursak kişinin gerçek kimliğini öğrenmesi demektir. Bu anlamda Aristo terimleriyle konuşursak bilgisizlikten bilgiye geçiş durumu vardır. Bu noktadan sonra sırrını, yani gerçek kimliğini öğrenen kişi ne yapacaktır?
Aslında tüm bu sorulara vereceğimiz yanıtlar oyun kurgusunun oluşumuna hizmet edecektir. Elbette ki, sırlardan yararlanarak oyun kurma tekniği bir dramaturjik çerçeve içinde şekillenmelidir. Aile sırlarından yararlanmak Hollywood tarzı korku ve gerilim filmlerinde sık kullanılan bir tekniktir. Ancak Brechtyen bir dramaturjik yoruma yönelmek isteyenler için, sırlar salt bir kurgu tekniği olarak değil, toplumsal değişimi ima eden anlatı formları olarak görülmelidir. Saklanan sırrın açığa çıkmasının seyirci üzerindeki toplumsal anlamı ve önemi ne olabilir? Örneğin Sevilay Saral’ın yazdığı Otobüs ve Eleni’den Mektuplar oyunları özünde (oyun kurgusu bağlamında) saklanan sırların açığa çıkması üzerine kuruludur. Seyirci her iki oyunda da eksik parçaları tamamlayarak, sırrın kendisine ulaşmaya çalışır. Bu ulaşma çabası ise farklı karakterlerin gözünden seyirciye aktarılır. Bu sayede de sır kişisel bir sır olmaktan çıkar ve toplumsal belleğin devreye girdiği bir yapıya evrilir.