Nedim Buğral
Aşağıdaki çalışma bir okul tiyatrosu örneğidir. Çalışmanın gerçekleştiği okulda, açıldığından beri her yıl (bu yıl beşinci yıl), düzenli olarak tiyatro şenliği yapılmaktadır. Son dört yıldır da okulun Geleneksel Tiyatro Topluluğu oyunlarını sergilemektedir. Ayrıca 3. Tiyatro şenliğinden beri şenliğin bir teması vardır ve özgün metinler bu tema etrafında oluşturulmaktadır. Bu yılın teması da “Ayrıntıda Bursa”dır.
Geleneksel Tiyatro Topluluğumuzun “Ayrıntıda Bursa” projesi kapsamında odaklandığı konu ise ‘Muradiye Külliyesi’ olmuştur. Aşağıda paylaşmak istediğim, mekân dramasından başlayarak, sonunda geleneksel bir oyuna varan çalışmanın bir kısmıdır.
1.HAFTA
Okulun drama odasında her yıl ilk çalışmada olduğu gibi Geleneksel Türk Tiyatrosu’ndaki tipler oynayarak – doğaçlamalar ile tanıtıldı. Daha sonra Kavuklu, Pişekar, Çelebi, Zenne, Kabadayı, Kürt, Çerkez, Laz, Ermeni vb. tiplerin kimler olduğu, oyuna hizmet eden özellikleri anlatıldı, doğaçlamalar içinde örneklendi.
2.HAFTA
Amaç: Öğrencilerin, oyunun hikâyesinin geçtiği mekânı tanıması, mekânın tarihi hakkında merakının oluşması ve mekân ile ilgili bilgilenmeleri
Aşağıdaki çalışma Muradiye Külliyesi’nde gerçekleştirilmiştir.
ETK1: Grup üçe bölünür.
1. Grup: Külliyenin baktığı sokağın krokisini çıkartın.
2. Grup: Cami-türbeler ve medresenin de bulunduğu külliye bölgesinin krokisini çıkartın.
3. Grup: Siz de gazetecisiniz, mekânın tarihini araştırın.
ETK2: Grup üçe bölünür.
1. Kavuklu işyerindedir. İşyeri külliyeye bakmaktadır. Oturduğu yerden etrafı izler ve gördüklerini kendi kendine mırıldanır. Buna ait monoloğu yazın.
2. Kavuklunun mahalle ile ilgili gördüğü güzel bir rüyayı yazın. Bunu yazarken etrafınıza bakınmayı unutmayın.
3. Kavuklunun mahalle ile ilgili gördüğü bir kâbusu yazın.
ETK3: Fotoğraf çekecek yerleri belirleyin. Özellikle hikâyemize vampir sokabileceğimiz mekânı seçmeye çalışın.
DERS NOTLARI:
Genel düşünceleri; çok eğlenceli, zaman çok hızlı geçti, dışarda yazmak harikaydı, mekânı çok beğendik.
1. Çalışmadan notlar: Cansu ve Cemresu’nun mekâna dair araştırdıkları.
Sultan 2. Murat tarafından yaptırılan camii, medrese, imaret, çeşme ve türbelerden oluşan yapılar topluluğudur.
Şehzade Ahmet, 2. Beyazıd’ın oğlu (1513) Muradiye’de türbe anısına yaptırılmıştır.
Sultan 2. Murad, (1451) Muradiye’de türbesi vardır.
Cem Sultan (1495)
Gülruh Sultan (1502), Gülbahar Hatun (Fatih’in ebesi), Şehzade Mahmut (1506)
Muradiye külliyesinde eski devirlerden kalma kocaman bir ağaç gövdesi devrilmiş şekilde bulunur.
2. Çalışmadan Notlar
Kavuklunun Rüyası: Kavuklu yorgun bir günün ardından gece uykusuna yatar. Rüya görmeye başlar. Rüyasında işine gider. Dükkânına çok güzel bir bayan gelir. Kavuklu onu görünce gözleri ona kayar. Oradan Pişekar geçer. Akşamleyin oyun olduğunu söyler ve yanına bir misafir alabileceğini söyler. Kavuklu kadına benimle gelir misin der. Kadında Kavuklu’yu beğendiği için tamam der. Sevinç içinde uyanır. Ama bunun gerçek olmadığı için üzülür.
Kavuklunun Kabusu:
Kavuklu “Ah şu Çingene kadın beni gene kandırdı. Hani nerde kısmetim, hani nerde zengin eşim. Artık Çingene kadına değil kanmak, fal bile baktırmam” diye hayıflanır. Güneşin de sıcağına aldanarak mayışır ve ağacın gölgesinde uyuyakalır. İşte o anda kabus görmeye başlar. Kâbusunda, Pişekar’ın yanına gider. Bu akşam takımı topla oyun sergileyelim der. Akşam olduğunda oyun başlar. Oyun arasında ise Çingene’nin dediği güzel mi güzel, zengin mi zengin bir kız çıkar. Oyundan kaçar ve kızı aramaya başlar. Yolda kız karşısına çıkınca “ben seni çok sevdim” der. Kız ise kaçmaya başlar ve “Ben sana layık değilim” der. Tam o sırada Kavuklu kâbusundan uyanır ve “kaçmaaa” diye bağırır. Sevgilisinin elinden gitmesine çok üzülür.
3. Çalışma notları
Öğrenci: Kavuklu bu türbeye gece giren çıkanlardan korkabilir.
Öğrenci: Aslında bu mezar taşlarından da korkabilir.
Eğitmen: Evet bunlar çok iyi fikirler. Birisi Avrupa’daki kazıklı Voyvoda’dan bahsetsin. Saf Kavuklu bunun etkisi altında kalıp korkmaya başlasın. Hatta kâbus görsün. Türbeye ise her gece eve gitmeye üşenen bir oyun karakteri (Külhanbeyi, laz vb.) girip çıkabilir. Onu uzaktan gören Kavuklu tabii ki çok korkabilir.
Yukardaki çalışmada üretilenler 28.02.2012 tarihinde oynanan Muradiye’de Bir Vampir Hikâyesi isimli oyunda kullanılmıştır. Oyunun finalinden alınmış aşağıdaki bölüm de mekân dramasından sahnelemeye neleri taşıdığımıza dair bir fikir vermektedir.
SAHNE 8 – FİNAL
Kavuklu: Oooh. Rüyamış. Hatta kâbusmuş. Akşam gelmiş. Yok yok ben hala kabustayım. Şehzade Ahmet Türbesinin oradaki şey ne öyle. Vampir orada evet . vampir orada. Komşulaaaaaaaaaaaar yetişin.
Kabadayı: Tamam bağırma geldim. Ne ihtiyacın var söyle.
Kavuklu: Vampir var.
Kabadayı: Bunun için mi çağırdın beni? Hikâye o hikâye. Var mı ben buradayken gelecek babayiğit bir vampir ha?
Kavuklu: Bak oraya gelmiş bir tane ama…
Kabadayı: O ne! Orada öyle aşağı yukarı aşağı yukarı. Mezara inip kalkıyor. Sakınmakta yarar var tabi. İnsan olsa acımam ama bir bakalım söyle kenardan bekleyelim bir.
Çelebi: Aman efendim bir telaşla geldim. Bir gürültü bir patırtıdır bitmedi.
Kavuklu: Senin anlattığın mezarda yatan mahlûkat geliyor yavaşça bak.
Çelebi: O da ne efendim. Tam türbenin oradan ileri geri bir karartı. Amanın sakin olalım diyorum ama vampir var vampir var ben korkuyorum yetişin a dostlar çok korkuyorum. (Birden kabalaşır.) Vampir diyom laaaan bu ne laan.
Kabadayı: Adamın içindeki canavar çıktı.
Çelebi: Ama efendim öle nezaketle nasıl korkabilirim öyle değil mi? Değil mi uleeeeeeen vampir var, kaç yanına geliyorum.
(Zenneler telaşla gelir.)
Oyunun görselleri:
http://www.sahinkaya.net/index.php?option=com_content&view=article&id=651:muradiyede-bir-vampir-hikayesi&catid=42:duyurular-a-haberler&Itemid=37