Editörün notu: Başbakan’ın “dindar nesil yetiştirilmesi” konusundaki açıklamaları eğitim camiasında tartışılıyor bugünlerde. Tartışmalar sanat ve drama alanını yakından ilgilendirdiği için Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Fatma Gök tarafından yapılan açıklamayı sayfamızda yayınlamayı uygun bulduk.
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Başkanı Prof. Dr. Fatma Gök, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dindar bir gençlik yetiştirmek istiyoruz” sözlerinin demokrasi ve laiklikle bağdaşmadığını söyledi. Dindar gençlik yetiştirmenin pedagojik olarak da son derece sakıncalı olduğunu ifade eden Gök, Cumhuriyet ideolojisinin Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı gençlik yetiştirme idealiyle, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) dindar gençlik yetiştirme idealinin aynı mantığın ürünü olduğunu söyledi.
“İdeolojik aygıtların en önemlisi eğitim”
Eğitim bilimcileri olarak, olan durumu analiz ettiklerini ve analiz ettikten sonra durumu sorunsallaştırarak daha özgürlükçü eğitim pratiğini nasıl yaratacakları üzerine çalıştıklarını söyleyen Fatma Gök, başbakanın bunları düşünmeye gerek görmeden açıkça “dindar nesil yetiştireceğiz” dediğini hatırlattı.
Fatma Gök, dünyada eğitim çerçevesinde nasıl insan yetiştirileceği üzerine kafa yoran pek çok ekol olduğunu, başbakanın ise bu ekollerden, eğitimi davranış değiştirmek için araç olarak gören ekolü benimsediğini söyledi. Pedagojiyle uğraşan insanların siyasetten, devletten, sermayeden bağımsız ve özgür demokratik bir eğitim peşinde olduğunu ve bunun genel bir doğru olduğunu söyleyen Gök, kapitalist toplumlarda ise eğitimin genel işlevlerini Louis Althusser’e atıfta bulunarak açıklıyor: “Eğitim toplumun ideolojik aygıtlarının en önemlisidir.”
Tüm iktidarların eğitimi kendi istedikleri şekilde insanlar yetiştirmek için şekillendirmek istediğini ama bunu çok açık şekilde söyleyemediklerini dile getiren Gök, tüm müdahalelerin eğitimin kurumsal bir yapı olarak durduğu yerden dolayı karşımıza çıktığı görüşünde.
“Eğitimin toplumla bireyin tam birleştiği noktada bulunması nedeniyle, iktidarı ele geçirenler, eğitimi şekillendirmeye çalışıyor.”
“Çocuklara dini bir şey aşılanmamalı”
Fatma Gök, eğitimin dindarlaşma sürecinin 1980’de başladığını söyledi. Dindar nesil yetiştirme diye bir şeyin herhangi bir eğitim sisteminde yapılamayacağını söyleyen Gök, dindar nesil yetiştirmenin istenilecek bir şey olmadığını, bunun pedagojik olarak da son derece yanlış olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:
* Herhangi bir toplumda nesiller dindar olarak yetiştirilmeye maruz kalamazlar. Eğitim bilimi açısından bu çok yanlıştır.
* Kaldı ki çocuklara bir dini telkinde bulunmamak lazım. Bugünkü din ve ahlak bilgisi derslerinin ne kadar sorunlu olduğunu biliyoruz.
* Çocuklara dini bir şey aşılanamaz ve bunun alternatifi olarak da “tinerci” kavramı öne sürülemez. Bir insanın “Ya tinerci olacağız, ya dindar olacağız” demesi kabul edilemez.
“Ya özgürlük ya ‘milli manevi değerler’ paketi”
“Eğitim alanını bir mücadele alanı olarak görürüz; toplumsal kurumları var olan şekliyle üretmek isteyenlerle değiştirmek isteyenlerin içinde mücadele verdiği politik alanlardır.” diyen Fatma Gök, okulların diğer toplumsal alanlardan çok farklı olduğu görüşünde:
“Toplumsal alanlarda öğrenci gibi bir kitlesel katılım yok. Onları ya özgürleştireceğiz ya da onları düzeni devam ettirmek isteyenlerin ‘milli manevi değerler paketi’ içinde sıkıştıracağız.”
Fatma Gök, AKP’nin mevcut milli manevi değerler paketinden pek memnun olmadığını ve bu paketin daha ileri safhaya götürülerek, İslami yönelişin daha kuvvetlenmesini istediklerini ifade ediyor.
Okulun iktidarı elinde tutanların hakimiyet kurmasına yönelik bir kurum olduğunu söyleyen Gök, bunun nedeni olarak da okulun aynı zamanda direnişin olduğu bir yer olduğu görüşünde:
“Hastaneye giden biri direnemez ama okula giden çocuk direnir; okulu tiye alır, öğretmenle takışır, öğretmen idareyle takışır. Çünkü kontrol etme ve kontrol edilmeme güçleri karşı karşıya gelebilir.
“Şu an okul, Türkiye’de iktidarın tam anlamıyla kontrol edemediği bir yapı ve bunu değiştirmek istiyorlar”
“Cumhuriyetin milli eğitim ideolojisinin aynısı”
Hiçbir rejimin okulu ve eğitimi yalnız bırakmak istemediğinin altını çizen Gök, cumhuriyetin 89 yıllık milli eğitim ideolojisinde de AKP’nin eğitim ideolojisinde de “Bir nesil yetiştirmek” adına aynı durumun söz konusu olduğu görüşünde.
Gök, Türkiye’de eğitimin bir tezgah olarak görüldüğünü ve bu iki anlayışın da problemli şekilde bu tezgahı gençleri dönüştürmek adına kullandığını belirterek, ideolojilerden arındırılmış eğitimin gerçekleşmesinin çok zor olduğunu söyledi.
Fatma Gök, bunun için hem ekonomik kapital olarak hem sosyal ve kültürel kapital olarak çok daha eşitlikçi toplum olma peşinde koşmak zorunda olduğumuz görüşünde:
“İdeolojilerden arınmış eğitim liberal bazı eğitimcilerin hülyası. Bu inanması çok hoş bir şey. Ama gerçeklerle örtüşmüyor. Özgür bir toplum olsak özgür eğitimi tahayyül edebiliriz. Ama oraya gelene kadar çok mücadele vermemiz gerekir.” (EKN)