Mimesis Haber – (Sinema Genel Müdürü Mesut Cem Erkul’un sinemaya yapılan desteklerde “gişe” ve “aile” filmlerine ağırlık verileceğini açıklamasının ardından bir araya gelen 82 yönetmen ve oyuncu ortak bir bildiri yayımlayarak açıklamaya tepki gösterdi.)
Aralarında Derviş Zaim, Semih Kaplanoğlu, Zeki Demirkubuz ve Tuncel Kurtiz gibi isimlerin bulunduğu 82 sinemacı, Sinema Genel Müdürü Mesut Cem Erkul’un 2 Ocak tarihinde verdiği bir demeçte, destekleme konusunda yeni bir mekanizma oluşturularak gişe yapan filmlerin yanı sıra, tüm aile bireylerinin birlikte izleyebileceği, genel izleyiciye hitap eden yapımların daha fazla destekleneceği açıklamalarına karşı bir bildiri yayımladı. “Sinema Genel Müdürlüğü’nün hâlâ Ticaret ya da Sanayi değil Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bünyesinde olduğunu hatırlatmak isteriz” denilen bildiride şu ifadelere yer verildi:
“Yeni yıla Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Mesut Cem Erkul’un açıklamaları ile başladık. Sn. Erkul’un “Kültür ve Turizm Bakanlığınca, Türk filmlerini destekleme konusunda yeni bir mekanizma oluşturularak gişe yapan filmlerin yanı sıra, tüm aile bireylerinin birlikte izleyebileceği, genel izleyiciye hitap eden yapımların teşvik edilmesini” de içeren açıklamalarını şaşkınlıkla takip ettik. Öncelikle, Sinema Genel Müdürlüğü’nün Ticaret ya da Sanayi değil hâlâ Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bünyesinde olduğunu hatırlatmak isteriz. Kültürel, sanatsal ürünler hiçbir zaman kâr / zarar hesabı ile değerlendirilmemelidir.
Sinemamız son on yıldır istikrarlı bir yükseliş içindedir: Filmlerin kalitesinin artmasının yanı sıra, sinemamız büyük festivallerde kendisine daha fazla yer bulmakta ve ödüller kazanmaktadır. Birçok önemli festivalde son dönem Türkiye sineması gösterimleri yapılmakta, ülke sinemamız her geçen gün güçlenmektedir. Tüm bunlar yurtdışında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın milyonlarca lira harcayarak yapabileceği tanıtımdan çok daha kuvvetli ve kalıcı bir tanıtıma olanak sağlamaktadır. Bu başarı ancak sanatçının özgürlüğü ve ortaya çıkan yapımların özgünlüğüyle açıklanabilir. Sinemayı özgür bir sanat olarak görenler için bu durum son derece açıktır. Bunun anlamını kavrayamayanlarsa bu başarıyı yok saymakta ve sanat sinemasını âtıl hale getirmek için kendi lobilerini sürdürmektedir. Sinema Genel Müdürlüğü’nün en önemli görevi sinemamızdaki bu yükselişi sürdürmek için gerekli çabaları göstermek olmalıdır.
Bu yükselişte şüphesiz Sinema Genel Müdürlüğü’nün (eski adıyla Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün) sinema filmlerinin yapımına verdiği desteklerin önemli bir katkısı olmuştur. Sinemayı bir sanat dalı olarak gören biz sinemacılar artık bu desteklerin daha profesyonelce ve yeni ihtiyaçlar da gözetilerek düzenlenip genişletilmesi taraftarıyken Genel Müdürümüzün yaptığı tespit ve tanımlar bizi endişeye sevk etmiştir. Sinemamızı temsil eden en üst düzeydeki bürokratlardan olan Sinema Genel Müdürümüzün yaptığı açıklamadan bir bölümü paylaşmak isteriz: ”Eskiden kahramanlık filmlerine, tarihi Türk filmlerine gidilir, çıkıldığı zaman onun etkisinde kalınırdı. Bir Malkoçoğlu vesaire etkilerdi… Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da engellilerin, Türk ailesinin yapısını güçlendirici eserlerin ortaya çıkmasında çok istekli… Kültür ve Turizm Bakanlığı Değerlendirme ve Sınıflandırma Kurulu, bilindiği gibi filmleri değerlendiriyor. Bu teşvik mekanizmasını genel izleyiciye 100, 7-‐13 yaş arasına 85, 13-‐18 yaş arasına 75 olarak oranlarsak ticari olarak da teşvik etmek mümkün olabilir. Bu yöntemi de deneyeceğiz.
Son on yıldır Türkiye sinemasını uluslararası festivallerde temsil eden filmlere bakıldığında bu açıklamanın neye karşılık geldiğini sorgulamak gerektiğini düşünüyoruz. Bu bakış açısıyla yaklaşılsaydı son yıllarda uluslararası başarılar kazanan filmlerin birçoğu desteklenemezdi. Kurgulanmaya çalışılan bu teorik zeminin hem sanatın tümünde ve doğal olarak sinemada tek bir karşılığı vardır; sansür ve adam kayırma. Sanatın doğasına, maddi koşullarla ve çerçevesi müphem Türk aile değerleriyle sınır çizmek kabul edilemez. Bu tanımlamalarda aslında filmlerin daha çekilmeden sansüre uğraması, belirli bir çizgideki sinemanın teşvik edilmesi, zaten kâr etme amacı taşıyan ticari yapımların bir daha ödüllendirilmesi gibi Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın asli görevi olmayan birçok amaç güdüldüğü görülmektedir.
Biz aşağıda imzası olan sinemacılar olarak Sinema Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı ama bizim hiçbir haberimiz olmayan bu değişikliklerin bir an önce bizlerle paylaşılmasını talep ediyoruz. Sinemamızın sorunlarını bizzat muhatapları olan bizlerle tespit edip çözümlerin beraberce geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz.”
Aliye Uçar, Aslı Ertürk, Aslı Filiz, Aslı Özge, Aydın Bağardı, Aziz Akal, Baran Seyhan, Belma Baş, Belmin Söylemez, Bingöl Elmas, Biket İlhan, Çayan Demirel, Çiğdem Vitrinel, Dersu Yavuz Altun, Derviş Zaim, Durul Taylan, Ebru Şeremetli, Emre Yeksan, Ender Yeşildağ, Enis Rıza, Funda Özyurt, Göktuğ Özgül, Hakkı Kurtuluş, Hasan Özgen, Haşmet Topaloğlu, Hikmet Yaşar Yenigün, Hüseyin Karabey, İlksen Başarır, İnan Temelkuran, Kutluğ Ataman, M. Caner Alper, Mahmut Fazıl Coşkun, Mecit Beştepe, Mehmet Binay, Mehmet Eryılmaz, Mehmet Güleryüz, Melik Saraçoğlu, Meral Okay, Metin Avdaç, Murat Düzgünoğlu, Murat Saraçoğlu, Mustafa Temiztas, Mustafa Ünlü, Nadir Öperli, Nalan Sakızlı, Nida Karabol, Nur Sürer, Orhan Eskisoy, Ozan Turgut, Ömer Tuncer, Ömür Atay, Önder Çakar, Özcan Alper, Özgür Candan, Özgür Doğan, Özkan Küçük, Pelin Esmer, Rüya Köksal, Selim Demirdelen, Selim Evci, Semih Dindar, Semih Kaplanoğlu, Seren Yüce, Serkan Acar, Sevilay Demirci, Seyfettin Tokmak, Seyfi Teoman, Seyhan Kaya, Şenay Ertorun, Tarık Tufan, Tolga Esmer, Tolga Örnek, Tuncel Kurtiz, Tülin Özen, Türker Korkmaz, Ümit Ünal, Veli Kahraman, Yağmur Taylan, Yamaç Okur, Yasin Ali Türkeri, Yeşim Ustaoğlu, Zeki Demirkubuz.