(Nuray Mert’in Trabzon ve Diyarbakır’dan kadın tiyatrocuların bir araya gelerek oluşturduğu “Bize Masal Anlatmayın” oyunu ile ilgili izlenimlerini kaleme aldığı yazısını yayınlıyoruz. Ayrıca konuyla ilgili videoyu buraya tıklayarak izleyebilirsiniz.)
Daha henüz tam olarak iyileşmediğim halde,Diyarbakır’a bir günlüğüne tek perdelik bir oyun izlemeye gittim. Doğrusu, çok tiyatro âşığı biri olmadığımı herkes bilir, ama proje o kadar heyecan vericiydi ki, hasta hasta yollara düşmeye değiyordu.
Olay şu; Diyarbakırlı ve Trabzonlu kadınlar, bir köprü kurmak için birlikte bir tiyatro çalışması gerçekleştirmişler. Cuma ve cumartesi geceleri bu oyun Diyarbakır’da sergilendi, sonraki iki gün de Trabzon’da sergilenecek. Dilek Güven’in yönetiminde dört Trabzonlu, dört Diyarbakırlı kadın oyuncu ve arkalarında kalabalık bir teknik ve destek grubu, büyük bir heyecan ve fedakârlıkla çalışmış. Sonuçta, fedakârlıklarına değmiş, birlikte yapılan iş hem iyi sonuç vermiş, hem amaçlandığı gibi proje içinde yer alanları tanıştırıp yakınlaştırmış.
Köprüler birlikte kurulsun
Oyunun broşüründe, proje içinde Diyarbakır’dan yer alan Drama Eğitmeni Sibel Can, ‘Bir gün birisi gelip de “Trabzon Diyarbakır Köprüsü’ için bir araya gelip bir şeyler yapalım deseydi belki gülüp geçerdim. Bu köprü kurulur mu, hadi kuruldu diyelim, gelip geçen olur mu, geçenler birbirini ezerek mi yoksa birbirine yüzünü dönerek mi geçer gibi tedirgin sorular geliyordu insanın aklına” diye yazmış.
“Tek perdelik oyundan yapılmış küçük bir köprüden, bir avuç insan geçse ne olur?” demeyin. İnsanlığa, barışa, bunları merkeze alan bir geleceğe inanmış, bunun heyecanını duyan bir avuç insan, bazen milyonlara bedeldir. Yeter ki, inandığımız değerleri, geleceğimizi iki günlük dünyanın hır gürüne, büyük büyük lafların ardına saklanmış vesveselere kurban etmeyelim. En önemlisi, nihayetinde birileri köprüyü tasarlasın, kursun, diğerlerine sadece zoraki üstünden geçmek kalmasın, bunu çözüm sanmasın. Köprüler birlikte kurulsun.
Kadınlar bunu başarmış
Trabzonlu ve Diyarbakırlı kadınlar, kadınlık durumunu merkeze alarak bunu başarmışlar, geride kalanlar da insanlık durumunu merkeze alarak yola çıksa artık diyorum. Ancak insanlığı merkeze alırsak, başta ‘bölünme’ olmak üzere bir sürü vesvese ile baş edebiliriz. ‘Dilimizi konuşmak istiyoruz’ diyene, ‘evde konuş, sokakta konuş ama okulda konuşma’ deme hakkını nereden aldığımızı düşünmeye başlarız.
Biz, ‘Atalarımız onlarca devlet kurdu’ diye övünürken, başkaları kendi bölgelerinin idaresinde daha fazla söz sahibi olmak istediğinde ‘Daha da neler!’ demenin gaddarlığını fark etmeye başlarız. ‘Sizi dinleyelim dinlemesine de, önce geçin karşımıza, tek ayak üzerinde sıra olun’ diye yola çıkarsak barışamayacağımızın farkına varırız.
Bu başarı çoğaltılmalı
Kürtler ile barışacaksak, dosdoğru barışmanın yollarını bulmaya girişmek lazım, tek taraflı dayatmayı ancak haysiyetinden taviz verenler kabul eder. Oysa, gerçek barış haysiyetli insanlar arasında olur. Gerçek barışı işi ‘barış pazarlamacılığına’ dökmüş üç beş ‘barış taciri’ değil, haysiyetli hasımlar, haysiyetli zeminler üzerine kurar. Başka türlüsü, ilk heyelanda çökecek kaçak binadır, sakat binadır, bina çöktüğünde müteahhitleri ortadan toz olacaktır bunu görelim.
Kısacası, bir grup kadının başardığını çoğaltmak, çok ama çok önemli. Doğrusu, böylesi anlamlı bir çabanın daha fazla duyurulup desteklenmesi gerekirdi. İşin bu kısmını çok eksik buldum ve doğrusu Diyarbakır’daki gösteriye BDP’nin ilgisizliğini de çok yadırgadım. Ben, bu çalışmadan çok geç haberdar oldum, o nedenle yeterince katkı sunamadım; umarım böylesi çabalar özellikle de bu zor zamanlarda daha fazla önemsenir.
Oyun bu gece ve yarın Trabzon’da oynanacak, tüm hemşerilerimi destek vermeye davet ediyorum. Proje içinde yer alan herkesi kutluyorum. Projenin sahibi olan Anadolu Kültür başta olmak üzere, Trabzon ve Diyarbakır Belediyeleri, Şehir Tiyatroları ve katkı sunan tüm kuruluşlara, her şeyden önce bir Trabzonlu olarak çok teşekkür ediyorum. Diyarbakır’da oyunu, Trabzon Sanat Tiyatrosu kurucu ve yönetmeni dostumuz Necati Zengin ile birlikte izledik. Onun, bu ve buna benzer onlarca sanat-barış projesinde emeği vardır, o nedenle ona fazladan bir teşekkür borçluyuz diye düşünüyorum.