Yaşam Kaya
Oyun Atölyesi, Türkiye’de tiyatro alanında yapılamayan önemli, güncel oyunları sahnelerine taşıyor. Geçtiğimiz günlerde bir dergiye verdiği röportajla gündeme gelen Haluk Bilginer, çağdaş tiyatro oyunlarını ve tiyatro hakkındaki düşüncelerini korkusuzca sahnesine aktarırken, tiyatro seyircisini geçmiş oyunlarda olduğu gibi büyülemeyi başarıyor.
Oyun Atölyesi için her zaman ayrı bir başlık açmadan yanayım. Grubun çalışmaları öyle günü kurtaran cinsten değil. Tiyatro sanatının nasıl olması gerektiğini inceleyeceksek eğer, Oyun Atölyesi’ne bakmamız yeterli olacaktır. Dünyada öne çıkmış, adını popülerizmle değil, ciddi anlamda tiyatro ile duyurmuş yazarların oyunları topluluğun sahnesinde boy gösteriyor. Haluk Bilginer ve Kemal Aydoğan ikilisinin yaptığı işler, Türkiye Tiyatrosu’nda hep bir gömlek üstte duruyor. Ayrıca tiyatro dinamiklerinin devamlılığı açısından belli isimlerle farklı projeler üretmek Oyun Atölyesi’nin en büyük ayrıcalığı.
‘Don Juan’ın Gecesi’, Oyun Atölyesi’nin ekipçe zirveye çıktığı bir metin. Fransızların ünlü yazarı Eric Emmanuel Schmitt’in yazdığı, Kemal Aydoğan’ın yönettiği oyunda birbirinden mükemmel biçimde oluşturulmuş kadro dikkatlerden kaçmıyor. Haluk Bilginer, Gülen Karaman, Güneş Berberoğlu, Funda İlhan, Ayşegül Ünsal, Evrim Alasya, Muharrem Özcan, Umut Temiztaş, Seda Türkmen, Selin Yeninci harika bir harman oluşturmuşlar.
Karakter Oyuncusu Bilginer!
Konuda Düşes, Paris’te Don Juan’ın beraber olduğu beş kadınla birlikte ona büyük sürpriz hazırlar. Düşes’in Kral’dan çıkardığı yakalama emri ile o gece Don Juan, Düşes’in üvey kızı Angelique De Chiffreville ile zorla evlendirilecektir. Bunlardan haberi olmayan Don Juan maskeli baloya katılma hayalleriyle partiye gelir. Kadınların kalbini ustaca fetheden çapkın, içinde yaşadığı trajedilerle gecenin asıl sürprizi kendisi olacaktır. Gerçek aşkı bir kadında değil, evleneceği kadının abisinde bulan Don Juan, sevdiği kişiyi kaybetmenin verdiği acıyla kadınların teklifini kabul eder.
Oyunun yönetmeni Kemal Aydoğan, kısıtlı imkanları doğrultusunda sahnesini her açıdan donatmayı başarmış. Eski bir köşkün gizemli görüntüsü, Fransız aristokrasisinin ahlaki çöküntüsü, her kadının kalbinde yaşayan Don Juan hayalleri, yazarla aynı paralellikte verilmiş. Yönetmen, küçük ama önemli malzemelerle oyunun ufkunu açmış. Dönem itibariyle seçilen kostümler iyi, ama kadınların giyindikleri biraz daha göğüs dekolteli olsa fena olmaz. Haluk Bilginer, Don Juan’ı oynarken sade ruh halini bozmadan rolüne eğiliyor. Abartıya kaçmayan basit ama çarpıcı sözcüklere, mimikleriyle öylesine vurgu yapıyor ki, seyirci karşısındaki karakterle koltukta kalakalıyor. Keza Düşes’te Gülen Karaman; Roche Piguet Kontesi’nde Güneş Berberoğlu da aynı ciddiyetle rollerini oynuyorlar. Sahnede birbirini tamamlayan muhteşem bir ekip var. Funda İlhan, Ayşegül Ünsal, Evrim Alasya –ki bu oyuncunun sahne duruşu çok iyi-, Muharrem Özcan, Seda Türkmen –Haluk Bilginer ile muhteşem bir oyun çıkarmış-, Selin Yeninci grubun diğer başarılı isimleri.
Tolga Çebi’nin duygusal müzikleri, İrfan Varlı’nın sahneyi donatan ışık tasarımı Don Juan’ın son gecesi’ni aydınlatmış.
Devlet Tiyatroları ile ilgili verdiği demeçlerden dolayı çokça tepki alan Haluk Bilginer, devletin imkanları olmaksızın ne kadar kaliteli tiyatro yapılacağını açık ve net biçimde gösteriyor. ‘Don Juan’ın Gecesi’ ödenekli tiyatrolara ders verircesine kapalı gişe seyircisiyle buluşmasını sürdürüyor. Gösteriyi kaçırmayın…