Avignon’da Vicdan Muhasebesi

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Nedim Saban

Bu yıl ilk kez gittiğim Avignon Tiyatro Festivali’nde Wajdi Mouawad adlı Kanada’ya göç etmiş Lübnan asıllı yönetmenin Sofokles üçlemesinde kadın temasını öne çıkartarak, sahneye koyduğu 7 saatlik gösteriye gelecek haftaki yazımda değineceğim.

2015 yılında ölümle bitecek olan bir dörtlemeye, bize can veren kutsal kadınlarımızla başlayan Mouwad’ın ‘Sofokles’ oyunlarından çıktığımdan bu yana, bir vicdan muhasebesi yapıyorum.

Mouwad, ‘Kadınlar’ gibi kutsal bir temanın bestelerini Fransız müzisyen Bertrand Cantat’a yaptırtmayı seçmiş. Oyundaki etkileyici müzikleri, aslında Cantat’ın seslendirmesi bekleniyormuş ancak bu, yoğun protestolar nedeniyle gerçekleşmemiş. Cantat, bir kıskançlık krizinin ardından kız arkadaşını dövüp komalık hale getirerek, ölümüne sebebiyet veren ve Litvanya’da hapiste yattıktan sonra ülkesine iade edilen büyük müzisyen! Cantat’ın özel yaşamına ait bu iğrenç gerçeği öğrendikten sonra, artık benim gözümde hiçbir büyüklüğü kalmadı.

Aynen, geçtiğimiz yıl 13 yaşında bir kız çocuğunu taciz ettiği için yakalanan Roman Polanski’nin bir anda sıfırlanması, 7 yaşındaki evlatlığına sarkıntılık ettikten sonra, çocuğun reşit olmasını bekleyip sözüm ona paranın hâkimiyetinde artık mutlu (!) bir yaşam sürdüren Woody Allen’ın filmlerinden psikolojik olarak fazla keyif almamam gibi!

Sanatçının sanat eseriyle, özel hayatı arasında mesafe vardır diyebilirsiniz. Van Gogh’un akıl hastanesinde yatmış olması, Jean Genet’nin kötü ruhlu ve katil özellikleri taşıyan bir psikopat, bir hırsız olması onların dehalarından hiçbir şey eksiltmemiş olabilir. Olsa olsa, Polanski ile aynı sofrada oturmaz, Woody Allen’ın New York’ta takıldığı 57. sokaktaki şarküteri mağazasına takılmaz, Mouwad’ın seçtiği katil müzisyen ile arkadaşlık etmem diyebilirsiniz.

“Sanatçı topluma örnek olması gereken kişidir” klişesini unutup, sanatçı sanat eserinin arkasında kaybolur, bu anlamda yaratılan iş yaratan kişinin önüne geçer, sanat sonsuza kadar kalır, gider, dolayısıyla sanatçıyı sanat yapmaktan men etmenin topluma bir faydası olmaz, aksine zararı olur diye düşünebilirsiniz.

Polanski’nin hapiste yatması mı, yeni bir film çekmesi mi daha doğru; Woody Allen resmi olarak evli bile olmadığı bir kadının çocuğuyla artık evliyken toplumda bir suç mu işlemiş oluyor soruları ardı ardına gelebilir. Sanatçının kötü insan olmasına bir itirazım olmadığı gibi, topluma yararlı olmak istemiyorsa bu da kendi bileceği iş.

Ancak, cinayet, tecavüz ve çocuk istismarı hiçbir biçimde affedilemez. Bu eylemleri yapan kişilerin sanatın doğasına, sanat dünyasındaki erkek egemen görüşlerin koruyuculuğuna sığınmaları daha da tiksindirici.

Sevgilisini öldüren Bertrand Cantat, sadece hapiste yatmakla değil, kendisini protesto edenlerin evini 2003 yılında yakması, yanı başında uyuyan karısının 2010 yılında intihar etmesiyle cezasını fazlaca çekmiş olabilir.

Belki bugün, sanatını icra ederek, bir anlamda sadece topluma güzellikler sunmaya sadece kendisinin de rehabilitasyon gereksinimi vardır.

Cezaevinde müzik yaparak, rehabilite olmaya çalıştığı gibi, artık kötü günleri geride bırakmak, yaşamı boyunca bir suçlu olarak yaşamamak mutlaka onun da hakkıdır.

Ben bu sorunun içinden çıkamadım doğrusu: Kadınlar oyununun yönetmeni Mouwad, feministlerin yoğun protestoları nedeniyle oyununun Kanada prömiyeri ve Avignon Festivali gösterilerine katılamayan bu kadın katilinin bestelediği oyun nedeniyle Cantat’a bir şans vererek kariyerini tehlikeye mi attı? Oyunun mesajının seyirciye doğru biçimde ulaşmasına mani mi oldu? En önemlisi bir insanlık suçu mu işledi?

O akşam o katil orada şarkı söylüyor olsaydı, ne kadar bülbül sesli olursa olsun, buna dayanabilir miydim acaba? Yoksa bu durumu izlediğim trajedinin bir uzantısı olarak mı görürdüm? Daha en baştan Cantat’ı dinlemeyi ret mi ederdim, yoksa ona karşı hoşgörülü mü olmayı denerdim?

Ya da herkesin eli nasılsa bir şekilde kana bulaşıyor diye, yaşadığımız şiddet toplumunun bir uzantısı olarak, izlediğim oyuna yoğunlaşacağım yerde, “masum değiliz hiçbirimiz” diyerek, Cantat ile kız arkadaşının vahşet görüntülerini oyun boyunca göz önüne mi getirmeye çalışırdım?

Birgün

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Nedim Saban

Yanıtla