Ömer F. Kurhan
Bu yazının başlığında sorduğum sorunun yanıtı tabii ki ve tartışmasız evet’tir. Kısmen incelediğim kitlesel çok-oyunculu online “World of Warcraft” oyunu, her ne kadar asıl yatırımını sanal çatışma sporuna yapıyor olsa da, bunu açıkça gösteriyor. Fakat yine de “Mümkün mü?” sorusunu ciddiye almak gerekiyor. Yerel ya da global ölçekte dijital iletişim altyapısı ve oyun yazılımları sanal bir tiyatroya çoktandır zemin hazırlamış durumda, ama bir gelişkinlik gözlemlemek mümkün değil.
Tiyatronun belli bir hikâyenin gerçek zamanlı olarak eylemsel temsille ima edildiği ya da bir olay olarak şekillendiği dram sanatı bölgesi göz önüne alındığında, sanal tiyatronun alabileceği iki biçim aşağı yukarı bellidir:
1. Seyirci karşısında icra edilen bir çeşit kukla ya da gölge tiyatrosu ki – bu durumda ipler ya da değneklerin yerini, gelişkin ve kullanılması ustalık isteyen klavye ve mouse tuşları alacaktır. Bu sanat, internet ortamında ya da kurulan özel altyapı sayesinde işitsel-görsel zenginliğin görece çok daha ileri seviyelerde seyredebileceği çeşitli gösteri mekânlarında icra edilebilir.
2. Kelimenin gerçek anlamında seyirci-oyuncular tarafından icra edilen bir tiyatro – ki bunu katılıma dayalı bir çeşit kukla tiyatrosu olarak da değerlendirmek mümkündür. Bilgisayar ekranı, eşzamanlı olarak hem seyirci hem oyuncu olmayı mümkün kılan temel araçtır. Bu sanat, internet ortamında ya da yerel bilgisayar ağlarıyla kurulan ortamlarda icra edilebilir.
İkincisinin yeni bir tiyatro formu ürettiğine, daha doğrusu üretilmesini olanaklı kıldığına kuşku yok. Birincisi geleneksel kukla ya da gölge tiyatrosunun dijital bir sanat olarak evrim geçirebileceğini gösterirken; ikincisi eşzamanlı seyir ve performansı olanaklı kılan yeni bir sanatsal forma işaret etmektedir.
Dijital dram sanatı nasıl gelişebilir?
Akla gelebilecek ilk şey, akademik dünyada bilgisayar programcılarının, tasarımcıların ve tiyatrocuların bir araya gelip ekipler kurarak araştırmalar yapmaları ve sonuçlarını yayınlamaları. Elbette bunun için akademik ortamın destekleyici olması, araştırmacıların da işlerini ciddiye almaları gerekiyor. “Hayır, bu iş en azından şu aşamada akademik ortamda olmaz” diyenlerin alternatif araştırma alanları örgütlemesi de mümkün elbette. Bu belli bir sermaye kuruluşu bünyesinde ya da devlet + çeşitli sermaye çevrelerinin desteğiyle olabilir ya da entelektüellerin bağımsız örgütlenmesiyle. Entelektüellerin bağımsız örgütlenmesi özellikle projelerin ideolojik fonksiyonu göz önüne alındığında ve aykırılık devreye girdiğinde bir zorunluluk haline gelecektir.
Şöyle ya da böyle, hali hazırda sanal tiyatronun bir yandan olanaklı, diğer yandan geliştirilmesi oldukça sorunlu bir sanat olduğu gerçeği teslim edilmeli. Öğrencilik yıllarımı ya da yeni mezuniyet dönemini yaşıyor olsaydım, muhtemelen yapacağım işlerden bir tanesi, Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları kulübünde sanal tiyatro adına neler yapılabileceğini araştırmak olurdu. Bu, futurist (gelecekçi) bir araştırmadan ziyade, aslında birçok bakımdan hazır bir altyapı üzerinde yükselen bir deney olurdu.
Öte yandan, sosyal bir realite olarak avantgarde (öncü) duruşa karşı örgütlenen direncin bir hayli fazla olduğunu görüyorum. Sanal tiyatro sanatı adına yaşanan tıkanmanın da bundan kaynaklandığı söylenebilir. Durum biraz sinema sanatının başına gelenlere benziyor: Video endüstrisi düşük maliyetle herkesin erişebileceği araçlar ürettiğinde, sinema sanatının toplum tabanında kolaylıkla yapılabilir olma olasılığı belirmişti. Fakat beklenen olmadı, video kameraların görüntü kalitesi düzenli olarak iyileşir ve fiyatları düşerken, yaratıcı amatör sinema sanatı adına bir patlama yaşanmadı.
Belli bir sanatsal disiplinle yetinmeyip açılım ve işbirliği olanakları çok yönlü kültür-sanat çevreleri inşa etmeden, sanal tiyatro adına da çıkışlar yapmak, bu alanda çeşitli yaratıcı projelere yönelmek mümkün değil. Aksi takdirde, örneğin Blizzard firmasının “World of Warcraft” oyununu yaratıcı ve de katılımcı dram sanatı adına da geliştirip geliştirmeyeceğini merak etmekle, iyi niyetliyseniz beklemekle yetinirsiniz.
Sonuç olarak sanal tiyatronun öncülerini beklediğinden kuşku duymuyorum. Bununla birlikte, global pazarda söz sahibi oyun yapımcısı şirketlerin sanal tiyatroya yaratıcı bir çerçeveye kavuşturma olasılığını tümden dışlamak da yanlış olur. Benim tahminim, öncü çıkışlar gerçekleşir ve piyasa mekanizmasına müdahil olma olasılığı belirirse, ellerindeki güçlü altyapı ve entelektüel kadroları sanal tiyatro adına da seferber edecekleridir. Bu alanın kendilerinden bağımsız bir çerçeve edinmesini ve fazlasıyla aykırı yollara sapmasını istemeyeceklerdir. Bugün için çok rahatlar; sinema ve tiyatrodan devşirilen basmakalıp unsurlarla göz boyamayı tercih ediyor, oyuncu kitlelerini teknik yenilikler, tasarım ve aksiyonun yarattığı cazibeyle oyalıyorlar.