Mimesis Çeviri – 7 Temmuz soruşturmasından Baha Musa’nın ölümü üzerine açılan soruşturmaya kadar, “birebir tiyatro” oyunları, gazeteciler için mükemmel bir platform sunuyor.
Guardian, 31 Mayıs 2011, Çeviri: Aysel Yıldırım
Gerçeğe işaret etmek… Philip Ralph’ın Deep Cut’ı ordu kışlasında ölen dört acemi askerin ölümünü araştırıyor. Fotoğraf: Toby Farrow/Sherman Cymru Theatr/PA
Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde, oklar bu alana işaret etmeye ve bu konuda son dakika haberleri artmaya başladıkça, “birebir tiyatro” alanında bir patlama yaşandı. Surrey’deki[1],ordu eğitim kışlalarında dört acemi erin ölümünü araştıran, Deep Cut [Derin Kesik] adlı oyunun yazarı Philip Ralph, gazetelere yazılan yorumlardan korkan bir hükümetle “seyircinin kendisinden gizlenen bir gerçeğe eriştiğini hissettiği bir tiyatro formu” arasında bir bağ olduğunu ileri sürüyor. Ralph’e göre, Yeni İşçi Partisi bunun reklamını yapabilirdi ama bu, tüm hükümetler için çalışan bireyleri gizlemek adına gizlilik ve karalamalarla engellendi.
Bugün giderek daha fazla insan, birebir oyunların, yani bu oldukça süssüz görünen politik tiyatro biçiminin olanaklarının değerini anlıyor.
Ben Margaret Thatcher döneminde göreve başladım ve 1994’te Kilburn Tricycle tiyatrosunun sanat yönetmeni Nicholas Kent’in, Irak’a giden silahları konu alan ve tranktiptini redakte ettiğim soruşturmayı, ilginç ve eğlendirici bir oyuna çevirebilmesi karşısında çok şaşırmıştım. Half the Picture [Resmin Yarısı] adlı oyun en etkileyici oyuncular tarafından sergilenmişti; örneğin o dönemin başbakanını Sylvia Syms canlandırmıştı. Tricycle gösterimlerinden sonra oyun Avam Kamarası’nda oynandı ki ilk defa İngiltere Parlamentosu’nda bir oyun sahneye konuluyordu.
Tiyatronun gazeteciler için muazzam bir platform sunduğuna, gazetelerden, televizyonlardan ve radyodaki haber bültenlerinden daha fazla alan, daha fazla kelime sayısı ve daha geniş olanaklar tanıyan bir araç olduğunu giderek daha iyi anlamaya başladım. Tricycle’daki “mahkeme oyunlarımız”, ana akım medyada yüzeysel ve yarım yamalak bir biçimde ele alınan uzun vadeli kamuoyu araştırmalarına (mesela Bloody Sunday’deki örnek 10 yıllık bir araştırmaydı) dayanıyor. Yirmi beş bin kelimenin etkisi iki yüz elli kelimeninkinden daha büyüktür; hele de oyuncular bunu sahnede, canlı seyirciler karşısında dillendiriyorsa kelimelerin etkisi daha da güçlenir.
David Hare’nin de belirttiği gibi, birebir tiyatro “gazetecilerin beceremediğini yapıyor”. Talking to Terrorists [Teröristlerle Konuşma] ve The Arab-Israeli Cookbook [Arap-İsrail Yemek Kitabı] gibi oyunların sahibi Robin Soans, “Sorumluluk ve gerçeklik derecesinin yüksek olmasını beklediğimiz sıradan röportaj kanalları artık güvenilir değil” diye yazmıştı. Hatta Verbatim [Birebir] adlı eserinde şunu söyleyecek kadar ileri gitmişti: “İnsanlık haline dair bir çalışmanın para hırsından daha önemli olduğu tek yer sanattır. Bu nedenle önemli soruları sorma işi biz sanatçılara bırakılmıştır.” Bizim mahkeme oyunlarımız, soru sormak kadar, o soruların cevaplanmasına da vesile oldu.
Seyircileri arasında, daha önce tiyatroya hiç gelmemiş bir sürü insan oluyor. The Colour of Justice [Adaletin Rengi], siyah delikanlı Stephen Lawrence’ın 1993’te öldürülmesi üzerine yürütülen Macpherson Soruşturması’na dayanıyor ve bu oyun okullarda ve üniversitelerde oynamaya devam ediyor. Ayrıca polis eğitim okullarının okuma listelerinde de yer aldı. Tricycle’a gelen öğrenciler buradan ilham alarak, halka açık duruşmalara dayanan kendi oyun metinlerini yazmaya başladılar ki Londra’daki 7 Temmuz bombalamaları üzerine son soruşturmalar da buna dahil.
Benim oyunlarım, devlet görevlilerinin (polis, asker, memur vb.) yaptığı hatalara istinaden hükümete açılmış kamu soruşturmalarına dayanıyor. Bu soruşturmalar ya tamamlanamamış ya da eksik soruşturulmuş noktadalar. Bu hafta Tricycle’da gösterime giren Tactical Questioning [Taktik Sorgulama], Britanya askerleri gözetiminde Eylül 2003’te ölen Basra Oteli çalışanı Baha Musa’nın ölümü ve onunla birlikte gözaltına alınan başka Iraklı sivillerin uğradığı ciddi kötü muamele üzerine açılan soruşturmaya dayanıyor.
Baha Musa’ya ne olduğunu biliyoruz ya da hatırlıyoruz; bunun neden olduğunu cevaplama konusunda ise tiyatro bize yardımcı olabilir. Aynı zamanda oyun, o dönem ordumuzun başında olan General Sir Michael Jackson’ın “Britanya ordusu üzerindeki leke” olarak tarif ettiği ve oyunda yeni bir bölümün önünü açan meseleyi de daha derinlemesine düşünmemizi teşvik edebilir: Britanya askerlerinin nasıl eğitildiği, emir komuta zincirinin nasıl işlediği, bağlılıkları, sorumluluğu başkasına yükleyiş biçimleri, bakanlığın parlamentoya karşı sorumluluğu, uluslararası hukuk, vs. Tactical Questioning bence, eski temyiz mahkemesi hakimi, yeni başkan Sir William Gage tarafından Baha Musa soruşturması üzerine kaleme alınan resmi ve mecburen uzun raporu, özlü ve dramatik bir biçimde bir bağlama yerleştiriyor.
Diğerleri, bilhassa Hare in The Permanent Way [Sürekli Kullanılan Yoldaki Tavşan] ve Stuff Happens [Olur Böyle Şeyler] adlı oyunlarda, konuşmalardan ya da orijinal raporlardan alınan birebir malzemeyi birbirine kattı. Gregory Burke, ünlü İskoç rejiminin Irak’a asker göndermesi konusundaki çekişmeli tartışmadan esinlenerek yazdığı yaratıcı çağrışımlarla dolu oyunu Black Watch’ı [Siyah Saat] yazmadan evvel, geçtiğimiz günlerde rejimi terk eden bir grup askerle Fife meyhanelerinde söyleşi yaptı. Oyunun yönetmeni John Tiffany şöyle diyor: “Greg’e gitmemesini ve onun yerine Irak’ta geçen kurgusal bir oyun yazmasını söyledim, ama hayır, denemeli ve askerlerin hikayelerini kendi sözleriyle anlatmalıydık”.
Belki de birebir tiyatro tek başına daha az yaratıcı görünüyor olabilir, ama insanların kendileri adına konuşmalarına izin veriyor, tıpkı Tactical Questioning’in, aydınlatıcı ve hatta bazen niyet etmediği derecede yaptığı gibi.
[1] Surrey: İngiltere’nin güney doğusundaki vilayetlerden biri.