Yaşam Kaya
Yeni Drama Tiyatrosu, Rusya’nın genç yazarlarından Mikhael Durnenkov’un “Leş” adlı oyunuyla tiyatro macerasına devam ediyor. Grup daha önce yine Genç Rus yazar Daniel Privalov’un “5/25” eserini tiyatro sahnelerine taşımıştı. Rusya’da St.Petersburg Drama Akademesi Drama Fakültesi’nde yönetmenlik eğitimi alan Ömer Akgüllü tarafından Türkçeye kazandırılan Rusça yeni dönem tiyatro metinleri, Rus toplumunun sosyalist sistemden bu yana geçirdiği evrimi bizlere net biçimde gösteriyor. “Leş” ruh sağlığı bozulmuş bir toplumun aynası durumunda! Uyuşturucu, hırsızlık, yalanlar, cinayetler oyunda karşımıza çıkan aykırı kavramlar!
Gösteri, 3 ayrı öykünün tek bir noktada birleşmesini konu alıyor. Birbirinden bağımsız gibi görünen olaylar ilerledikçe iç içe geçiyor. Oyun içinde oyun mantığının yer aldığı öyküde, yazdığı senaryosunu paraya dönüştürmek isteyen bir senaristi izliyoruz. Konuda geçen karakterleri yaratan yazar, sıradan bir insanın gelişen olaylarla beraber nasıl bir katile ya da kahramana dönüştüğünü irdeliyor. Karakterlerle yazarın sahnede birleştiği “Leş”, absürd tekniklerin farklılığını seyircisine hissettirmiş. Mikhail Durnenkov’un ’Leş’ oyunu Rusya’nın önde gelen oyun yazarlığı yarışmalarından “Euroasia”da, 2008 yılında büyük ödülü almış. Gençlerin kolay yoldan para kazanma hırsı, uyuşturucu bataklığına saplanmış hayatlar, toplumsal ilişki zafiyetleri yazarın kendi toplumuna baktığı eleştiriler olarak sıralanabilir.
Kapitalist Rusya’nın Pis Yüzü!
Sıradan bir insanı sokakta bıçaklayan bir hırsız; oğlunu okuduğu üniversitede ziyaret etmek isteyen bir anne; hırsızlık yaparak geçimlerini sağlayan insanlar…Bu üç bağımsız öykünün konu içinde bütünleşmesi yazarın zekasının göstergesi. Üniversite okuyan çocuğun pis işlere bulaşması ve hayatını porno film izleyerek geçirmesi Rus ahlaki sisteminin geldiği boyutu bizlere aktarıyor. Rusya’nın kapitalist sistem içinde kendi tüm değerlerini yitirdiğini anlıyoruz. 1917 Ekim Devrimini gerçekleştiren işçilerle ilgili porno filmin bile yapıldığının söylenmesi, iyiden iyiye yok olmuş sistemin görüntüsünü bizlere sunmuş. Basit bir insanın sıradışı hayatı, birden siyasi politik olaylara kadar uzanabiliyor. “Leş” gibi ortalıkta gezinen gençlerin aslında her birisi Rusya’daki gerçeklerin dışa vurumunu oluşturuyor. Ömer Akgüllü’nün rejisi, hızlı giriş çıkışları ve ani değişimleri seyirciye kolay biçimde sunmuş. Özellikle, içinde çatışma yaratan hikayelerin bir noktaya doğru ilerken geçirdiği devinim fevkalade başarılı resmedilmiş. Yazarın anlatmak istediği hayal ile gerçek, Ömer Akgüllü tarafından akıl dolu yorumlanmış. İçine kapanık, paylaşımdan uzaklaşmış, birbirine güvenmeyen toplum yapısı konu ilerledikçe insanın yüzüne yüzüne geliyor. Başak Özdoğan’ın dekor tasarımı hızlı gelişen olayların akışını kolaylaştırırken, kalabalık kadronun yükünü hafifletiyor.
Aytek Önal, Begüm Akkaya, Birsen Dürülü, Erdeniz Kurucan, Fehmi Karaarslan, İsmail Semih Habiboğulları, Maria Akgüllü, Ömer Akgüllü, Özlem Çınar, Serkan Çetinkaya, Şebnem Bilgeer mükemmel bir ekip olmuşlar. Her birisi oyunun dinamosu gibi çalışıyor. tek perdelik gösterinin her noktasını ince ince işlemişler. Oyuncuları birbirinden ayırt etmek mümkün değil. Ömer Akgüllü, yeni dönem Rus Tiyatrosu’nu Türkiye’deki sahnelere getirerek, sanatsal anlamda uzak kaldığımız bir toplumla köprüler oluşturuyor. “Leş” Rusya’daki insanların nasıl bir bataklık içinde yaşadıklarını mükemmel anlatan bir oyun. Gösteri Oyuncular Tiyatro Kahve’de…