Uluslararası, disiplinlerarası, kuşaklararası bir festival… Övül Avkıran ve Mustafa Avkıran, garajistanbul çatısı altında yeni bir festival daha başlatıyor: Politik Oyunlar.
Her yıl ‘Kanlı 1 Mayıs’ günü başlayıp ‘27 Mayıs Darbesi’ günü bitmesi planlanan Politik Oyunlar Festivali, dünyanın dört bir yanından davet ettiği kişilerle, işlerle sahne alıyor. Toplumsal belleğimizde yer etmiş tarihlere im koyarak güncel politika ile ilişki kuran işler, politik olanla poetik(şiirsel) olan arasında kurulan oyunlar Politik Oyunlar festivalinde buluşuyor.
Augusto Boal, tiyatro-politika ilişkisini şöyle kurmuş; “Tiyatro eylemi zorunlu olarak politiktir, çünkü insanların bütün eylemleri politiktir ve tiyatro da bu eylemlerin yalnızca biridir… Tiyatroyu politikadan soyutlamaya çalışanlar bizi temel bir yanlışa sürüklemek istiyorlar ki, bu da politik bir tutumdur…”
Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne, özellikle son 50 yılda askeri darbelerle uğradığı kesintiler yüzünden binlerce insan gözaltına alındı, işsiz kaldı, işkence gördü, yaralandı, öldü. Bu travmanın toplumun her kesimine yayılması kollektif bir çöküntüye, politika konuşmaktan, politika üretmekten politika sözcüğünün kendisinden korkuya dönüştü. Politik oyunlar festivali bu korkunun, bu travmanın üstüne gitmek ve sanat ürünleri, kanaat önderleri, akademisyenlerin katıldığı tartışmalar aracılığıyla ülkenin demokratikleşme sürecine katkı sunmayı hedefliyor.
20.yüzyılın başında tiyatro ve film sanatının öncülüğünde kitleleri harekete geçiren politik sanat, 21. yüzyılda kendini nasıl güncelliyor? Kitleler ile ilişkisini nasıl kuruyor? Tiyatronun aldığı biçim, beden politikaları üzerinden gelişen dans, adını bir eylem biçiminden alan performans, yığınları etkileyen, dönüştüren sinema ve müzik. Kitleler politika üzerine fikir üretirken, eylem yaparken sanatla ilişkisini nasıl kuruyor? Politik sanattan nasıl besleniyor?
2011 yılında, seçime giderken ivmesini öncelikle bu topraklar üzerinde üretilmiş işlerden alan Politik Oyunlar Festivali, politik olan ile apolitik arasındaki ilişkiyi, ilişki-sizliği merkeze alıyor.