‘Oyuncularımın Arkasındayım’

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Tolga Tuncer’in disiplinsiz bir oyuncu olmadığını söyleyen Gürzumar, “Doz aşımına seyirci tepki verebilir, ama bu tepki o kadar büyümemeliydi” diyor. Olayın patlak verdiği “Curcuna” sahnesinin interaktif bir sahne olduğunu belirten yönetmen, Devlet Tiyatroları’nın Türk tiyatrosunun dinamiği olduğunu söylüyor.

“Tiyatroda Sümeyye Krizi” adıyla konuşulan, tartışmalara yol açan, iki buçuk yılda yaklaşık 200 kez oynanan “Genç Osman” oyununun yönetmeni, İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü Şakir Gürzumar oyunu ve ortaya çıkan krizi değerlendirdi.

Ankara Devlet Tiyatroları’nda 8 Nisan’da sahnelenen Turan Oflazoğlu’nun “Genç Osman” adlı oyununda, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın oyuncu Tolga Tuncer tarafından hakarete uğradığı iddiası bir süre gündemi meşgul etmiş, olayın ardından da Devlet Tiyatroları’nın kapanması tartışmaları yeniden gündeme gelmişti.

Gürzumar, temsil sırasında ortaya çıkan durumu “doz aşımı” olarak nitelemekle birlikte, böyle bir doz aşımının bir oyuncuyu hedef haline getirmemesi gerektiğini vurguluyor.

Oyunu Adana ve Trabzon’dan sonra üçüncü kez Ankara’da sahneye koyan Gürzumar, “Tolga Tuncer disiplinsiz biri değildir, ben gözümle görmediğim bir şeye inanmam. Zaman zaman oyuncular kendi oyunları içinde boşluğa düşebililirler. Ben her zaman oyuncularımın arkasındayım. Doz aşımına seyirci tepki verebilir ama bu tepki de o kadar büyümemeliydi. Sorun daha yumuşak bir geçişle çözülebilirdi” diyor.

– Bir süre gündemde çokça yer alan bu oyunu sahneleme nedeninizden söz eder misiniz?

Tiyatronun görevi uyarmaktır. Bugüne kadar sahneye yaklaşık 70 oyun koydum, bu oyunların çoğu da uyarıcı özellikler taşır. Şüphesiz tiyatronun bir görevi de düşünceyi açmaktır, her metinde bir söz söyler. “Genç Osman” oyunu da öyle. Genç Osman dönemi, yani Sultan Osman dönemi Osmanlı tarihi içerisinde çok talihsiz bir dönemdir.

17 yaşındaki Sultan Osman, Osmanlı Hanedanı’nın en ilerici, aydın padişahlarından. Öyle ki yıllar sonra Mustafa Kemal’in düşünmüş olduğu birçok olguyu o çağda akla getirmiştir. Bunlar içerisinde tek eşlilik, Kuran’ın Türkçeleştirmesi, kıyafet devrimi var. Kıyafet devrimi derken kavuklar, kaftanların çıkması gibi.

O dönemde de yeniçeri ve sipahi ocakları, yani ordu çok gevşemiş bir vaziyette, emir dinlemez haldeler. Talim yapmıyorlar, sokaklarda soytarılık yapıyorlar, bunların karşılığında para topluyorlar, bunları da kıyafet değiştirerek, zenne kılığına girerek ellerinde teflerle, darbukalarla yapıyorlar, ki biz bunu Curcuna Sahnesi’nde büyüterek verdik.

– Büyük bir “curcuna”ya neden olan “Curcuna” sahnesini anlatır mısınız?

Bu sahne interaktif bir sahne. Yeniçerilerin ayaklanma sahnesi. Bu sahnede Osmanlı sistemini eleştiren birçok söz var. Bu sahne, oyun içinde bir oyun aslında. Oyunda “Halk Oyuncu”yu, “İstanbullular”ı, daha doğrusu Genç Osman’a söz atan oyuncuları seyircilerin sağına ve soluna yerleştirdim. Böyle olunca seyirci halkı simgelemiş oldu. Bu yöntemle seyirciyi oyunun içine alıyorum aslında.

Finaldeki “Genç Osman”ın asılma sahnesine gidebilmek için, – insanlar o kadar çığırından çıkmış ki koskoca padişahı yok ediyorlar, sadece padişahı değil İslam’ın halifesini asıyorlar – o çığırından çıkmayı iyi vereceksiniz ki, finaldeki asma sahnesi inandırıcı olsun. O yüzden bu sahnede eğlencenin dozunu enstrümanlarla yükselttim, sahnede eğlencenin dozu da oldukça yüksek.

– Bu sahnede gerçekleşen “Sümeyye krizi” nedeniyle Tolga Tuncer soruşturmaya alındı. Bakan Günay, oyuncu için birtakım yakınmaları sizden de duyduğunu belirten bir açıklama yaptı. Sizin oyuncudan ne gibi yakınmalarınız var? 

Sayın Bakana oyuncu ile ilgili bir şikayette bulunmadım. Sanırım bir yanlış anlaşılma var. Oyunda ortaya çıkan durumu “doz aşımı” olarak niteleyebilirim. Kişiden şikayetçi değilim. Tolga Tuncer disiplinsiz biri değildir, gözümle görmediğim bir şeye inanmam. Bizde oyunların raporu tutulur, o günkü oyun raporunda  “oyun normal geçmiştir” diye yazıyor.

Zaman zaman oyuncular kendi oyunları içinde boşluğa düşebilirler. Bu düşmeler içersinde bu tür doz aşımları olabiliyor. Ancak böyle bir doz aşımı da bir oyuncuyu hedef haline getirmemeli. Ben her zaman oyuncularımın arkasındayımdır. Doz aşımına seyirci tepki verebilir, ama bu tepki de o kadar büyümemeliydi. Sorun daha yumuşak bir geçişle çözülebilirdi. Neticede sahnede seyrettiğimiz şey bir sanat ürünü, ortaya çıkan sonuç bir “kriz” olmamalıydı.

– Siz bu tür bir duruma, o âna tanık olsaydınız oyunun yönetmeni olarak nasıl bir tutum sergilerdiniz?

Uyarırdım sadece. Eminim bir daha da yapılmazdı. Oyunu bir ay önce izlediğimde hiçbir sorun yoktu, sadece seyirciyle oynamayı biraz daha artırmışlardı.

– Yaşanan krizin ardından “Curcuna” sahnesini yeniden yapılandırdığınıza ilişkin haberler çıktı. Böyle bir girişiminiz oldu mu?

Hayır. Kesinlikle böyle bir durum yaşanmadı. Şu anda da oyun sahneye konduğu biçimde oynanmakta.

– Bu “kriz”le Devlet Tiyatroları’nın yapılandırılması, hatta kapatılması yeniden gündeme getirildi. Bu iki konunun iç içe geçmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu kriz DT’nin yeniden yapılandırılmasını gerektirecek bir kriz değil! DT’nin yeniden yapılanmasıyla ilgili yıllardır bu sözleri duyuyoruz. DT’nin yeniden yapılanmaya değil yeni bir revizyona ihtiyacı var. Bu yapılandırma umarız ki DT lehine olur, çünkü DT Türk tiyatrosunun dinamiğidir. Bu dinamiği ortadan kaldırırsanız Türk tiyatrosunun tamamı ortadan kalkar. (Ceren Çıplak)

Cumhuriyet

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.