ODTÜ Oyuncuları’nın Coriolanus’u Üzerine

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mesadet Sözmen

ODTÜ Oyuncuları üniversite tiyatro grupları arasında köklü bir geleneğe sahip olan gruplardan biri. Çalışmalarına 1960 yılında METU PLAYERS adıyla başlayan grup 87 yılında ODTÜ OYUNCULARI adını alıyor. 1966 yılından itibaren aralıklı olarak düzenledikleri tiyatro şenlikleri ise 89 yılından itibaren ODTÜ Üniversitesi Tiyatro Şenliği adıyla bu sene de devam etmekte.

2010 yılında Bertolt Brecht’ten Kafkas Tebeşir Dairesi’ni oynayan grup bu sene Shakespeare’in Coriolanus’unu oynuyor. Shakespeare’in daha öncesinde Yunanlı tarihçiler Plutark ve Livius’un Romalı general Caius Martius Coriolanus’un hayatını anlattığı yazılarından hikayesini çıkardığı tragedyasının konusu ise kısaca şöyle; Roma’ da plebler patrisyenlere ve kibiriyle ünlü halk düşmanı general Caius Martius’a karşı ayaklanmak isterler, patrisyen Menenius Agrippa onları sakinleştirmeye çalışırken çıkagelen Caius Martius tarafından bastırılırlar. O sırada komşu Volsk kavmiyle bir savaş patlak verdiğinden plebleri savaşa dahil edebilmek için halkın sorunlarını senatoda temsil edecek halk tribünlükleri oluşturulur. Savaş sürerken plebler korkakça ve ganimet düşkünü gibi, halk düşmanı Caius Martius ise tüm ganimetleri reddeden soylu bir kahraman gibi davranır. Onun ölümü hiçe sayan cesareti sayesinde Corioli şehri ele geçirilir ve Caius Martius Coriolanus ünvanını alır. Roma’ya dönüşte ona düşmanca duygular besleyen plebler onu kutlar hatta konsüllüğe aday gösterirler; ancak halk tribünlerinin entrikaları ve Coriolanus’un kabaran kibiri seçilmesini engeller. Plebler ve patrisyenler birbirlerine yeniden düşman olur, Coriolanus halk tarafından sürülen biri olarak düşman saflarına katılmak üzere Roma’yı terk eder. Onlar da zaferler kazanan düşmanlarını nefret ettikleri Roma’ya karşı kendilerine yardımcı olması için kabul eder ve vatanseverliğiyle ün salmış Coriolanus bir Vols ordusuyla anayurdunu tehdit eder. Bir zamanlar dostu olan patrisyenlerden hiçbiri onu geri dönmeye ikna edemeyince annesi Volumnia Volsk karargahına gider ve onun konuşması sayesinde Coriolanus Roma’ya geri döner. Anayurduna ihanet etmeyen Coriolanus Volskler tarafından kendilerine ihanet etmiş olarak kabul edildiğinden öldürülür ancak liderleri onun büyüklüğünü kabul eder ve onurunu teslim eder.

Oyunlarını 27. Genç Günler Tiyatro Festivali kapsamında 15 Mayıs’ta Üsküdar Müsahipzade Celal Sahnesi’nde kalabalık bir seyirci karşısında oynayan grup Coriolanus tragedyasını sahnelerken Bülent Bozkurt (1994) ve Halide Edip Adıvar- Vahit Turhan(1945) ve de Bertolt Brecht’ in “Coriolan” adlı uyarlamasının Almanca orjinalinden yararlanmış. Günter Grass’ın Coriolanus trajedisinin öncesi ve sonrası yazısında da belirttiği gibi bu tragedyayı ele alırken şu sorular belirleyici olacaktır: Halk tribünlerini nasıl yorumlayacaksınız? İlk sahnedeki pleb ayaklanması nasıl sergilenecek? Ve bir kez yola koyulduktan sonra: Eser Coriolanus adlı devin öldürülmesi dolayısıyla zaruri hale gelen cenaze marşıyla bir trajedi olarak mı sona erecek yoksa Brecht’in istediği gibi, bir öğreti parçasında son sözü tribünler mi söyleyecek? ODTÜ oyuncularının yorumuna bakarak bu sorulara cevap vermeye çalışırsak sanırım şöyle başlayabiliriz; grup farklı yorumlardan beslenerek ayrıca kendi yorumunu da katarak oyunnun dramatujisini oluşturmuş. Örneğin Günter Grass’ın ilk sorusuna cevap olarak halkı manipüle etmeye çalışan entrikacı tribünler çizildiğini söyleyebiliriz. Sahnedeki üç tribünün bugün de görmeye çok alışık olduğumuz kendi menfaatlerini gerçeklerştirmek için halkın yanında olduğunu iddia eden kaypak politikacılarla olan benzerliği güzel bir yorum olmuştu. İlk sahnedeki pleb ayaklanmasına gelecek olursak grubun burada Brecht’in Coriolan metninden faydalandığını görebildik, Shakespeare metninde sürekli karar değiştiren ve manipüle edilen asiler olarak gördüğümüz pleb odağı ODTÜ Oyuncuları’nın yorumunda sınıf bilincine sahip haklarını arayan ve ileride sıkı devrimcilere dönüşecek kişiler olarak çizilmiş. Tabi bunu söylerken oyunun başından itibaren örgütlü bir pleb odağı gördüğümüz sanılmasın, 1. sahneden itibaren halk arasında bazı bölünmeler yaşanıyor ve ilk başta kandırılmış, bilinçli ve nihai olarak cesur ve birleşmiş bir halk görüyoruz. Buradan oyunun finaline gelerek son soruyu da cevaplamaya çalışırsak oyunun bir gurur trajedisi olmaktansa Brecht’in de yapmayı istediği gibi bir yanılsama trajedisine daha yakın olduğunu söylemek mümkün. Oyun kahramanının fazlaca ön planda olduğu ve eleştirilmediği bir oyundan ziyade kendisinin vazgeçilmez olduğuna inanan ve halkı hor gören Coriolanus’un düşüşüyle yükselen halk hareketinin öngördüğü yeni bir düzeni vaat ediyor bize. Finalde Coriolanus, diğer Volsk lideri Aufidius ve bütün patrisyenleri tehdit eden gücü ele geçirmiş bir halk odağı gösteriyor grup ve oyun böylece sonlanıyor. Shakespeare ve Brecht yorumlarından farklı olan bu final sahnesi oyunun dramaturjisiyle örtüşse de önceki sahnelerle yeterince hazırlanmamış hissi yaratıyor. Oyun boyunca farklı seslerin çıktığı plebler odağının bu kadar örgütlü bir şekilde bütün soyluları tehdit edebilmesi günümüz seyircisine çok da gerçekçi gelmeyebilir. Zira Brecht’ in de Shakespeare’in Coriolanus’unun ilk sahnesine dair yaptığı incelemede de belirttiği gibi bir kez sefaletlerine kimin yol açtığını öğrenen halkı sefaletleri birleştirir ama aynı zamanda bu onları ayıradabilir; bir lokma ekmeği birbirlerinin ağzından kapmak zorundadırlar çünkü. Oyunda gelen ani finalin kafalarda bıraktığı bir diğer düşünce ise başkaldırmaya karar veren halkın birleştikten ve gücü ele geçirdikten sonra bu mücadeleyi devam ettirip ettirmemede gösterecekleri tavrın ne kadar önemli olduğunun bize verilmemesi.

Dönem kostümlerini kullanmayı tercih eden grup dekor olarak da o dönemin meclis imgesini yaratacak büyük platformlar kullanmış. Oyunun bazı yerlerinde kullanılan stilize sahneler hem anlatıma değişik bir yorum katmış hem de grubun kalabalık kadrosunu ikame ettirmesine yardımcı olmuş.

Sonuç olarak ODTÜ Oyuncuları Shakespeare’e ters düşmemeye çalışarak muhalif bir yorum sergiliyor. Oyunu izlerken keyif verici noktalardan biri de bir üniversite tiyatrosunun bir klasiği sahnelerken kendi yorumunu da içine katmaya çalıştığını görmekti. Finalin yeterince hazırlanmadığı hissi ise daha önceki sahnelerde yapılacak birkaç vurguyla aşılabilir. Örneğin; plebler arasında farklı düşüncede olan insanların ayrışması nedensellikleriyle beraber daha net verilebilir.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Mesadet Sözmen

Yanıtla