Yaşam Kaya
Geçtiğimiz haftaların yandaş basın açısından en popüler olayı idi, Başbakan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın tiyatro salonunu terk etmesi. “Genç Osman” oyununda oyuncu Tolga Tuncer’in ön koltukta oturan bayanın sakız çiğnemesinden yola çıkarak yapmak istediği ironi, espri, büyük bir skandal olarak lanse edilmeye çalışıldı. O koltukta oturan şahıs Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan olunca kıyamet koptu. “Devlet Tiyatrosu’nda başörtüsü ile alay ediliyor” diye atılan manşetler; hayatında tiyatro ile ilgili tek satır karalamayan insanların “zaten o oyuncunun sicili kabarıktı” diye yazı yazmaları aldı başını gitti. Sonuç olarak olay Devlet Tiyatroları’nın kapatılmasının tartışılmasına kadar uzandı. Peki, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın “üzerinde çalışıyoruz” dediği Devlet Tiyatroları Yasası da neyin nesi oluyor? Bilenimiz var mı? Konuyu biraz açalım…
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay Tiyatro Dergisi’ne verdiği röportajda (Kaynak: Tiyatro… Tiyatro… Dergisi, Sayı: 203, Temmuz 2009), Devlet Tiyatroları Kanunu’nda bazı değişikliklere gidileceğini duyurmuştu. Bakanın anlattığına göre, daha önce meclisten geçmeyen Yerel Yönetimler Yasası içerisinde atılacak adımlarla, Devlet Tiyatroları’nın özerkliği kaldırılacak, tiyatrolar il özel idarelerine ya da belediyelere devredilecek. Yani merkezi sistemin kontrol ettiği tiyatro mekanizması, yapılacak reformlarla artık bölgelere aktarılacak. Röportajın tamamına bakarak bunları net olarak söylemeyiz; fakat üzerinde çalışılan reform yasası eğer Devlet Tiyatroları’nın özerk yapısına son verecekse, tiyatronun devletin bölgelerde bulunan valilerine bağlanmasına kadar uzanacak yolun önü açılıyor. İnsanın aklına “açılsa ne olur?” diye bir soru gelebilir. Konuyu değerlendirmeye devam edelim…
Devlet Tiyatroları Yasası’nın değişmesi ile beraber özerk yapı ortadan kalkacağı için Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bağlanma durumu ortaya çıkacak. Ardından da yerel yönetimlere devredilen bir model… Bölgesel anlamda Devlet Tiyatrosu kalmayacağı için, o büyük yapı sadece Ankara’da merkez teşkilatı içinde kalarak küçük, etkisiz bir kurum haline dönüştürülecek. Zaten Kültür Bakanlığı ve Devlet Tiyatroları’nın Anadolu’nun dört bir yanına kadrosu olmayan DT sahneleri açma çabaları hep söylediklerimizi destekliyor. İllere bırakılacak sahnelerle, Ankara merkez yapı, üzerinde büyük bir yük olarak gördüğü Devlet Tiyatrosu çalışanlarından kurtulacak. Dünyada en son model diye yutturulmaya çalışan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Tiyatroları, aslında ne ilk ne de son model. Bugün tüm dünyada bizim yapıya benzer tiyatrolar görebilirsiniz. ABD, Fransa, Almanya, İngiltere…
Devlet Tiyatroları’nın yapısının hantallaştırılmaya, işlevsizleştirilmeye çalışıldığını hepimiz biliyoruz. Sahneye çıkmayan oyuncuları (bankamatik sanatçıları), oyuncu kadrolarının oluşturulmasında ve oyun seçimlerinde dönen şaibeleri ve sayamayacağımız onlarca olayı görüyoruz, duyuyoruz. Peki, küçük bir operasyonla düzeltilecek durumlar, neden büyük bir ameliyat masasına yatırılmaya çalışılıyor?
DT, adına bakarak yapılan yanlış değerlendirmelerle çokça eleştiri yağmuruna tutulmuş bir kurumdur. Anadolu’nun dört bir yanına yayılmış kadrosu, bugüne dek tiyatro sanatının gücüyle karşılaşmamış onlarca insanı bilinçlendirmiştir. Tiyatro ile aydınlama devrimini bir arada tutan devletin ender kurumlardan bir tanesidir. Anadolu’da gitgide yayılan milliyetçi ve dinci örgütlenmelerin karşısında aydınlık yüzü ile insanlara bir çıkış kapısı olmuştur. Merkezi iradeye bağlı kalarak, siyasi oligarşik yöneticilerin boyunduruğu altına girmemiş; bunun sonucunda sanatın evrensel gerekliliğini tamamıyla yerine getirebilmiştir. Elbette istediğimiz noktada değil; ama atılacak adımlarla şu anki konumunu kaybederek, daha kötü noktalara doğru gideceği kesin!
Devlet Tiyatroları, siyasi partizan yapının içine sokulmak isteniyor, burası net! Bunun sonucunda özgür tiyatro ortamı yok edilecek, yerine bölgelerdeki iradelerin istekleri yer alacak. Felaket tasarısı üzerinde çalışan Kültür Bakanlığı’na karşı oyuncu meslek örgütlenmeleri nedense pek bir ses çıkarmıyor. Kötü bitecek bir sinema filmini seyreder gibi olayları izliyorlar. Eğer Devlet Tiyatroları’nın özerkliği kaldırılsa Türkiye’deki gerici düşüncelere gün doğacak. Anadolu’da, bölgelere özel, tiyatro yapıları ortaya çıkacak. Dinci, milliyetçi örgütler dört bir yandan tiyatroyu kuşatacak. Yani kısacası Devlet Tiyatroları, toplumu tiyatro ile buluşturma, aydınlatma görevini sona erdirecek.
Devlet Tiyatroları’nın şu anki yapısından bazılarımız memnun değiliz. Hantal, yürümeyen bir sistem yaratılmaya çalışıldığını biliyoruz. Ama hastalanmış bir insan küçük küçük tedavi edileceğine, narkoz verilip ölüme terk ediliyor. Bu duruma karşı herkesin daha bilinçli hareket etmesi lazım! Gün olayları seyretme günü değil!