Geçtiğimiz hafta Ankara Devlet Tiyatrosu’nun Genç Osman adlı oyununun temsillerinden birisinde gerçekleşen bir olay üzerine yayınladığımız “Tiyatro Herkes İçindir” adlı editör yazısı ilerleyen günlerle birlikte gerek Barış Yıldırım ve Ömer Faruk Kurhan gibi yazarlarımız, gerekse olaya yorumlarıyla katkı sunan çeşitli okuyucularımız tarafından eleştirel bir bağlamda tartışmaya açıldı. Burada iki temel eleştiri ön plana çıkmaktaydı: Öncelikle ortada bir başörtüsü krizi olduğunu gösterecek yeterli kanıt yoktu ve şartlar böyleyken kınama yapılmasının doğru bir tavır olup olmadığı sorgulanıyordu, ikinci olarak da bu olayın yazıda geçtiği biçimde Yala ama Yutma vakası ile yan yana zikredilmesinin nedeninin anlaşılamadığı belirtiliyordu. Yazar ve okuyucularımızdan gelen soru ve açıklama taleplerinin çoğalmaya başlaması nedeniyle konuyla ilgili bir başka yazı daha kaleme almaya karar verdik.
Öncelikle Mimesis Editör yazısının, editörlerin çeşitli güncel sorunlar üzerine geliştirdikleri genel tespitleri ortaya koymak için yazıldığını belirtmeliyiz. Bunlar kişisel yazılar olmaktan çok portalin işleyişini sağlayan ve ona yön veren asli unsurların, çoğunlukla ortak ya da eğilimsel olarak ağır basan görüşlerini kamusallaştırma işlevi gören kolektif metinler olarak tasarlanmaktadırlar. Bu yazılar hiçbir biçimde yazarları bağlamaz. Hatta bazı konularda yazarların fikirlerine ters düşmeleri de doğal kabul edilmelidir. Bu zaman zaman editörler arasında bile olabilmekte ve bu anlamda yazıya şerh koymak isteyen editörler bunu yorum bölümünde belirtebilmektedirler.
Bu hatırlatmanın ardından ilk olarak ikinci eleştiriye dair bir açıklama yapmak istiyoruz. Hak ihlali açısından Yala ama Yutma vakası ile Genç Osman vakası aslında aynı bazda elbette ki değerlendirilemez. Bu iki vakayı yan yana getirirkenki amacımız birincisinde tereddütsüz biçimde hak ihlalini tartışmaya başlayan geniş kesimin, ikinci hak ihlali karşısında birçok farklı kriteri devreye sokması ve benzeri bir tavır göstermeyerek tutarsızlık sergilemesiydi. Niyetimiz Mimesis’in, müsebbibi hangi siyasal görüşe bağlı olursa olsun tüm hak ihlallerine karşı aynı kararlılıkla tavır almayı önemsediğini hatırlatmaktı. Çünkü bize göre ikinci vakada hâkim olan eğilim önce politik kriterleri devreye sokmak ve seyirci hakları konusundaki tartışmaları ise önemsizleştirmek şeklinde olmuştur.
Diğer meseleye gelirsek, editörler olarak bizlerin bu mesele ile ilgili genel kanaati kurulan ortam, seçilen oyunculuk üslubu ve oluşturulan söylem itibariyle seyircide rahatsızlık yaratacak bir jestin gerçekleştiği yolunda olmuştur. Yazının yayınlanmasından sonra Sümeyye Erdoğan’ın mektubunun facebooktan kaldırılması ve oyuncunun kerhen de olsa yanlış anlaşıldığı için özür dilemesinin var olan durumu değiştirdiği ve bu bağlamda aslında Mimesis editoryal yazısının da tekrar gözden geçirilmesinin uygun olacağı, zaten olayın netlik kazanması beklenmeden böyle bir kınama yazısının yazılmasının da uygun düşmediği yolunda bazı eleştiriler dile getirildi. Bu eleştirilerde kısmen haklılık payı olsa da biz editörler söz konusu gösteride yaşananları farklı bir perspektiften ele aldığımızdan tartışmanın bu noktaya kilitlenip kalmasına çok anlam verememekteyiz. Şu bir gerçektir ki pek çok başörtülü seyirci birçok ortamda devletin “has sanatlar” olarak kendi bünyesine kattığı klasik müzik, opera, bale ve elbette büyük oranda tiyatro gösterilerine katıldıklarında uğradıkları ayrımcı hatta bazen hakarete varan tavırları nasıl sineye çekmek zorunda olduklarını dile getirmekten çekinmemektedirler. Ama pek çok durumda bu türden aşağılayıcı jestlere verilen tepkiler bireysel olmaktan kurtulamamakta ve geniş bir kamuoyunun böyle bir sorunu gündeme getirmesini sağlayacak güçlü bir karşı tavra dönüşememektedir. Bizce Sümeyye Erdoğan’ın Genç Osman adlı gösteride sergilediği tavır tüm bu birikim dikkate alınarak anlam kazanır.
1 Yorum
Bu yazı da ayarı kurgusal bir “karşı” tarafa göre yapma tavrını ele veriyor. Arada gümbürtüye giden olgusal açıklığa ve bağlama dönük örgütlenmesi gereken özen oluyor.
Tiyatro yazınında söyleşileri, haber seçkisi ve yazar çeşitliliği içinde Mimesis portalinin vaat ettiği umudun bu türden editoryal çıkışlarla daraltılmasını doğru bulmuyorum.
Bir çeşit “editörler örgütü” tasarımına yönelmek ve kestirme sonuçlara ulaşmayı bir hak olarak görmek yerine, moderatör tavrına ağırlık vermek, güncel gelişmelerin izlenmesine ve gündem oluşturulmasına, dolayısıyla tavır da oluşturulmasına katkı sunmak daha doğru olabilir.