“Kuvvai Milliye Çocukları” Drama Projesi

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Haber/“Kuvvai Milliye Çocukları” Konak Kültürevi’nde ortalama 12’şer kişilik gruplardan oluşan üç farklı grup ile çıkartılmıştır. Bu gruplarda yer alan öğrencilerimin yaşları ortalama 12-13’tür ve pek çoğu benimle en az üç yıldır çalışmaktadır. Provalar Konak Kültürevi drama odasında ve Altınşehir Gençlik Merkezi drama odasında gerçekleşmiş olup hazırlanan oyunların sunumları yaklaşık her bir sunumu 200 kişinin izlediği Konak Kültürevi sahnesinde gerçekleşmiştir. Aşağıda amaçları ve proje içeriği anlatılan proje Ekim ayı boyunca uygulanan yaratıcı drama çalışmaları ile başlamıştır. Kasım ve Aralık aylarında da gruplarla hikâye yazım çalışmaları yapılmıştır. Ocak, Şubat ve Mart aylarında ise oyunların provaları yapılmıştır.

Projenin Amacı;

Özellikle Mart ayında okullarda hem Çanakkale Savaşları Anma Etkinlikleri, hem İstiklal Marşının kabulü kutlama törenlerinde yapılan sunumlar genelde çocukların dünyasından çok uzakta gerçekleşiyor. Sahnede papağan gibi içeriğinin ne olduğunu tam olarak bilmeden – hissedilmeden- ağlamaklı okumalar! Ve her yıl aynı şeyleri ilgisizce dinle(me)yen çocuklar! Ezberci, egemen eğitim sistemimizin paralelinde öğrenciye neredeyse hiç ulaşmayan sahne etkinlikleri olan şiir, oratoryo etkinlikleri için söyleyecek sözümüz olmalı ve bu etkinlikleri eleştirecek cesareti kendimizde bulabilmeliyiz.

Çocuklar açısından bu projenin yararı ise kabaca şöyle;

Benden Konak Kültürevi’nde tiyatro eğitimi alan öğrencilerimin neredeyse tamamı imkânlı çocuklar. Bol oyuncakla büyümüş, her türlü okul malzemesine fazla fazla sahip, iyi beslenen çocuklar. Bu çocukların sahip olduklarının değerini bilmeleri açısından bu projeyi çok önemsiyorum. O dönem koşullarında yaşayan çocukların yaşadıkları sıkıntıları ve yoklukları anlamaları, o döneme ait yoksunlukları oynadıkları hikâyelerde görmeleri; sahip olduklarının değerini bilmeleri ve farkındalık yaratmak açısından gerçekten çok önemli.

Projenin İçeriği;

Kuvayi Milliye Çocukları, özellikle Kurtuluş Savaşı döneminde yaşayan çocuklara, ailelerine ve günlük yaşantılarına odaklanmaktadır. Bunu yaparken de Yaşar Kemal’in “Bir Ada Hikâyesi”, Tarık Buğra’nın “Küçük Ağa”, Nazım Hikmet’in “Kuvayi Milliye Destanı”, Sami Karagöz’ün “Kalpaklılar” adlı eserlerinden bazen kişiler, bazen de olaylardan alıntılar yaptık.

Oyunlardaki hikâyelerimizi de Ege Denizi’ne kıyısı olan küçük bir kasabaya yerleştirdik. Mekânlar ve olaylar arası geçişleri kolaylaştırmak için yeğenine yazdıklarını okuyan bir yazarı anlatıcı olarak oyuna yerleştirdik. Böylece anlatıcı sayesinde 3 ayrı grupta, 27 sahneden ve 12 farklı hikâyeden oluşan çocukların oynadığı ve çocuklara ait bir destan çıktı. Kurtuluş savaşı döneminde yaşayan çocuklara ait bir destan…

Oyun içinden örnek bir sahne;

Sima: Yasin, bak oğlum ne var burada. Yasin ne oldu oğlum? Gel şurada konuşalım.

Yasemen: Gitmenizi istemiyorum.

Sima: Bak yavru, savaşın olduğu yerde, komşunun komşuya vurduğu yerde kalamam ben.

Yasemen: Beni de yanında götür.

Sima: Bak Yasin. Sen Türk oğlu Türk’sün. Ben Rum oğlu Rum. Bizim gideceğimiz yerde sana iyi bakmazlar, sana zarar verirler.

Yasemen: (Bıçağı kendine çeker.) Ben ne annemi, ne babamı tanıdım. Beni de yanında götürmezsen ben de canıma kıyarım.

Sima: Yasin ne yapıyorsun. İndir o bıçağı.

Yasemen: O zaman beni de yanında götüreceksin.

Sima: Yasin indir dedim o bıçağı.

Yasemen: Eğer götürmezsen seni de…

Zeynep: (İçeri girer.) Ponasaki tren gidiyor. (Bıçağı çeker.) Ne yapıyorsun?

Sima: Yok bir şey yok.

Zeynep: Var bir şey. Onun elindeki ne?

Sima: Yasin indir elindekini dedim.

(Zeynep yerden taş alır, atarken ışık kapanır. Yasemen yerde yatar.)

(Işık kapanır. Geçmişe dönerler.)

Yasemen ve Zeynep balık tutar.

Yasemen: O balık benim.

Zeynep: Hayır ben yakalayacağım.

(İnatlaşmayı sürdürürler. Zeynep elindeki balığı Yasemen’e çarpar.)

Yasemen: Ponasaki baba.

Zeynep: Ponasaki baba. Ben bilerek vurmadım.

Sima: Tamam, tamam geliyorum. Çok sallama düşüreceksin balığı. Ver bakalım onu arkaya atalım. Ben size küçüklerden ızgara yapayım.

Zeynep: Çok güzel koktu.

Sima: İsteyene daha var.

Yasemen: Ponasaki baba. Bir şey soracağım… Beni hiç bırakmayacaksın değil mi?

Sima: Tabii ki oğlum. O nasıl söz öyle. Yalnız siz de bana söz verin hiçbir zaman birbirinize zarar verecek bir şey yapmayacaksınız. Söz mü?

Yasemen: Söz.

Zeynep: Söz.

Işık tekrar söner. Yandığında tren istasyonunda oyun kaldığı yerden devam eder.

Sima: Aynı denizden, aynı balıkları yiyen iki kardeşin hali böyle oldu.

Oyundan geri bildirimler;

Defne Naz Sarı (13);

Oyun sonrasında hissettiklerim, oyun sonrasında sanki hala oyundaymışım gibi heyecanlıydım. Beni tebrik ettiler ve ben o zaman çok mutlu olmuştum.

Oyunun bana kazandırdığı değerler, oyundan sonra Kuvayi Milliye dönemindeki çocukların bizim kadar şanslı olmadıklarını ve zor durumda olduğunu anladım. Bunun için de kendi halime şükrettim.

Yasemen Şanal (14);

Oyun sonrasında hissettiklerim, Oyun sonrasında kendimi çok rahat hissettim.

Oyunun bana kazandırdığı değerler; Oyun bana tarih ile ilgili, oyunculuk hakkında bilgiler kazandırdı. Öğretmenimin sorduğu sorulara kolayca cevap verdim. Ve günümüzde her şeyin önemini bir kez daha anladım.

Işık Karlı (12);

Oyun sonrasında hissettiklerim, Büyük bir yükü üzerimden atmış gibi hissettim. Her oyundan sonra olur ama bu oynadığım zor oyunlardan bir tanesiydi. Çünkü bu tarihi anlatıyordu.

Oyunun bana kazandırdığı değerler, Kurtuluş Savaşı’nda sadece görünen kahramanların olmadığını, görünmez kahramanların da çok büyük işler başardığını öğrendim.

Mimesis Haber/Nedim Buğral

Paylaş.

Yanıtla