İsmail Cem Özkan’ın Açık Gazete’de yayımlanan Zifiri Karanlıkta Tiyatro adlı yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz.
Türkiye topraklarında binlerce yıl tiyatro var oldu ama bir süre yasaklandı, yok sayıldı. O yasaklanan dönemde tiyatro halk oyunlarında, ritüellerde yaşadı, tiyatro hiçbir zaman bu toprakları terk etmedi. Üstü kapalı ve sahnesiz yaşadı ama sahneyi meydanda ad koymadan oluşturdu. Bizim toplumumuz içinde halk oyunları yaygındır, eskiden özel günlerde kahvelerde buluşup meddahlar tek kişilik hikayelerini canlandırdılar, seyirciyi kattılar oyunlarına. Profesyonel oyuncu yoktu ama seyircide yoktu, çünkü seyirci de aynı zamanda oyunun bir parçası oluyor, oynuyordu. Halk oyunları, halk eğlenceleri tiyatronun izlerini hep üzerlerinde taşıdılar.
Yüzlerce yıl sonra tiyatro sahnesini yeniden oluşturdu, gayr-ı Müslimler sahnede tiyatroya yeniden ses verdiler. Onlar batılı anlamda tiyatroyu yaşattılar, bize uyarladılar. Önceleri izleyici olanlar, sonra aşklarının etkisi ile kendilerini sahnede buldular. Sahne öyle bir çekici tarafı vardır ki, ona kapılan oraya bir şekilde düşer. Yasaklar, bir sanatı binlerce yıl olduğu yerde bırakabilir ama yok edemez. Ülkemiz topraklarında, toprak altında kalan yüzlerce tiyatro salonu birer birer canlanmaya başlandı.
Tiyatro yaşadığımız topluma çok geç yeniden merhaba dedi, hızlı bir gelişim göstermeye başladı. Sahneler, oyuncular yerlerini aldı. En önemlisi tiyatro eser üreten yazarlarımız oldu, üstelik evrensel anlamda eserler üretenler. Dünya sahnelerinde bizden yazarların eserleri sahnede canlandırıyor. Tiyatro evrenseldir ve evrensel bakar olaylara. Nerede yazıldığı değil, nerede oynandığı önemli olmuştur.
Siz hiç zifiri karanlıkta bu evrensel sanatı izlediniz mi?
Sahne, bizimi ve kuralları olan yer anlaşılır ve öyle algılatılır var olan eğitim sistemimizde. Eğitim var olan önyargılarımızı yaratır ve geliştirir, farklı düşünmeyi engeller. Bir anlamda gözümüze bağ çekilir. Düşünceler sistemimize edilirken, özgürlüğümüz, hayallerimiz ellerimizden alınır. Tiyatro işte bu önyargıyı ortadan kaldıran ve bizi başka dünyalara davet eden sanat dallarından biridir. Sahnenin zifiri karanlıkta olduğu, oyuncunun zifiri karanlıkta olduğu bir oyun izlediniz mi? İzleyemezsiniz, çünkü seyircide zifiri karanlıkta olacak. Kısaca zifiri karanlıkta hiçbir tiyatro eseri dinlediniz mi? Oyuncu sahnede, makyaj yapmış, oynuyor, siz makyajını göremiyorsunuz mimiklerini göremiyorsunuz ama hissetmeniz istenecek. Bunu hissedebilecek misiniz? Bir kör gibi olacaksınız ve onların gözünden tiyatroyu izleyeceksiniz.
İşte bir fırsat İstanbul için oluştu! Zifiri karanlıkta yemek etkinliklerden tanıdığımız Kör Fotoğrafçılar Projesi, tiyatroyu da zifiri karanlıkta sergiliyor.
Aşık Veysel daha önce oynanmıştı, izleyicisi bile oldum, çok farklı bir duyguydu. Aşık Veysel ölüm yıldönümünde yeniden sahnede olacak. İkinci bir alternatifiniz daha var, Goethe!
Goethe, zifiri karanlıkta size merhaba diyecek, Faust adlı tiyatro eseri ile.
Goethe, Alman dilini ve düşünce yapısını yeniden biçimlendirdiği ve yeniden yarattığı başyapıtıdır. O güne kadar alman dilini sadece “barbarlar” konuştuğu ve barbarların yazılı eser üretemeyeceği ve evrensel anlamda kendisini ortaya koyamayacağı düşünülüyordu, fakat bu barbar kavramını ortaya koyduğu ve yeniden biçimlendirdiği çalışması ile yıkmıştır. Avrupa dilleri içinde almanca Goethe ile girdi ve gelişti. Barbar olarak görülen ve küçümsenen almanlar kendilerini ifade etmeye başladılar. Almanların bir bölümü de evde almanca, sokakta Fransızca konuşuyordu. Fransızca konuşmak Avrupalı ve soylu anlamına geliyordu, küçümsüyorlardı ana dillerini, çünkü kendi dilerlinde sanat üretileceğine inanmıyorlardı. Kaba dilleri vardı ve kaba dil ile ancak kavga edilir, savaşılırdı! Goethe alman dili ile aşkı, sevgiyi anlatmıştı ve evrene bakış yeniden biçimlendirmiştir.
Dr. Faust’u zifiri karanlıkta http://vimeo.com/20705010 videosuna bakarak ön bilgi edinebilir ve bir yer şimdiden ayırtabilirsiniz. Faust, Haydar Zorlu’nun muhteşem performansıyla Zifiri Karanlıkta sahneleniyor. Haydar Zorlu, 80 dakikalık tek kişilik drama da Faust’u bölümler halinde izleyiciye sunar.
18 Mart Cuma, saat 20.00’da Galata’daki Kör Fotoğrafçılar Projesi merkezinde sınırlı sayıda izleyiciye sahnelenecek.
Aşık Veysel’in 38. ölüm yıldönümünde Zifiri Karanlıkta Tiyatro “DOST” Aşık Veysel’in ölümünün 38. Yılında, 20 Mart Pazar, saat 17.00’da ve 21 Mart Pazartesi, saat 20.00’da çok özel bir oyun sahneleniyor.
“Dost”
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları ve Galata Diyalog Derneği işbiriğiyle. Proje tasarımını Kazım Sinan DEMİRER Ve Tulga SERİM’in, kostüm tasarımını Meryem Yönlüer’in yaptığı, Kazım Sinan Demirer’in rol aldığı DOST adlı tek kişilik oyun, usta ozanın anısına Kör Fotoğrafçılar Projesi merkezinde oynanacak.
Bu oyunlar için rezervasyon:
Tel: 0212 252 51 61- 62
0532 342 25 38
Adres: Kör Fotoğrafçılar Projesi
Serdar-ı Ekrem Cd. No16D Galata- Beyoğlu