Kürt Orta Sınıfının Öyküsü: Bûka Lekî (Plastik Gelin)

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Yaşam Kaya

DestAR Tiyatro, Kürt tiyatrosu içerisinde farkındalığını korumuş bir grup. Türkiye’nin toplumsal gerçekliliğini realist bakış açısıyla ele alan topluluğun çalışmaları çok önemli bir noktada duruyor. Mîrza Metîn’in yazıp yönettiği Bûka Lekî (Plastik Gelin) Kürtçe tiyatro yapan gruplar arasında bir ilk olma özelliği taşırken, sadece Türkiye’ye özgü bir konu olmadığını kanıtlamış durumda. Yalnızlık içinde gerçek sevginin ardına düşen bireylerin iletişim sorunları sahnede irdeleniyor. Ve bu Kürt Tiyatrosu’nda bir anlayışı temelden yıkıyor. Şehirleşmiş Kürt orta sınıfının komplike çatışmaları aynı karede birleşiyor.

Konuda modern bireyin kendi çapında yaşadığı çarpık sevgi ağını görüyoruz. Aile içi sevgiden yoksun ilişki çemberi, bir erkeğin hayatını nerelere sürüklüyor; bütünüyle detaylandırıyorsunuz. Gece kâbuslarında, kadın sevgisine duyulan özlemin getirisiyle bazı düşünceler beliriyor. İnsanın duyuşsal algısını irdelediğimiz zaman, sevginin ne derece önemli bir güç olduğunu algılarız. Hele bir erkeğin kadına duyduğu ihtiyacın temelini sevme ve sevilme dürtüleri oluşturur. Erkeğin dünyaya geldikten sonra anne ile başlayan kadını tanıma yolculuğu, ilerleyen yıllarda aşk yaşanılacak kadın veya kadınlarla devam eder. Kadının temelde erkeğin sivrilmiş uçlarını temizlediğini düşünürsek, Bûka Lekî’nin bizlere bir erkeğin yaşamındaki uçlarını başarıyla aktardığını ifade edebiliriz. Söylediklerimiz net biçimde sahnede belirirken, psikolojik analizlere boğulmayan bir metinle karşılaştığımızı belirtmeliyim. Annenin hayatında değerli gördüğü her şeyi satması, anneyi evine bekleyen bir adamın sevgilisi ile yaşadığı sorunlar, adamın aşkı bir kadın mankende araması ve olaylar…

Slogan Tiyatroyu Yıkan Kürt Tiyatrosu!

Oyunu yazan ve yöneten Mîrza Metîn, genel anlamda politik duruşu olan oyunlarla seyircisinin karşısına geçmişti. Fakat DestAR Tiyatro’nun önemli bir özelliğini göz ardı etmemek lazım. Mîrza Metîn, oyunlarında direkt söylem geliştirmek yerine, bazı kavramlar üzerinden göndermeler yapmayı tercih ediyor. Aslında doğrusunu da yapıyor. Slogan Tiyatrosu yıllardır solun içinde, tiyatronun kan kaybetmesine neden olan bir anlayıştı. Sokaklarda herkesin hep bir ağızdan söyledikleri sahnede yeniden karşımıza gelince insana ‘temcit pilavı’ tadı vermeye başlıyordu. Sorunların temelini sahneye aktaran teatral yapılar söylediğim tezi algılamakta geç kaldı; fakat bunu tersten okuyan grupların sayısı hızla artıyor. Bûka Lekî, politik tiyatro gibi gözükmese bile, olayın içinde geçen askerlik anıları ve algılamaları konuyu politik çizgiye çekmeyi başarıyor.

Bûka Lekî, Türkçe Üst Yazılı Sahnelerde

Kültür Bakanlığı’ndan iki defa üst üste destek alan DestAR Tiyatro, Kürtçe tiyatronun ülke tiyatrosu olduğunu kanıtlıyor. Ayrıca Kürtlerin sorunlarına başka pencerelerden bakabilen bir toplulukla karşı karşıyayız. Eğitim, yabancılaşma, temel hak ve hürriyetler herkesin dilinde iken, Bûka Lekî aşkı, sevgiyi, iletişim sorunlarını sorguluyor. Sorgulamayı gerçekleştirirken Türkçe üst yazı kullanarak, herkesi sahnedeki olaya ortak ediyor.

Sevgilisini çıldırtacak düzeyde aşırı ilgiye boğan kadın karakterde Berfin Zenderlioğlu oyunculuğu ile sahnede kendisini hissettiren bir isim. Hızla daha iyiye giden ivmesi izlediğimiz gösteride de devam etmiş. Karakter oyuncusu özelliği günden güne gelişen oyuncunun ilerleyen yıllarda Türkiye Tiyatrosu’na damga vuracak bir isme dönüşeceği kesin. Ayrıca sevgilisinin plastik kadın mankenle aşk yaşamasını içselleştirirken yaşadığı şaşkınlık komedinin önünü açıyor. Alan Ciwan, anne sevgisinden mahrum kalmış; sevgilisi ile iletişim ve sevgi sorunu yaşayan adamda son derece iyi bir çıkış gerçekleştiriyor. Bazı sahnelerde aşırıya kaçan tepkiselliği oyunun gidişatını etkiliyor; fakat kadın mankenle yaşadığı aşk tüm bu olumsuzlukları unutturuyor. Anneden ve sevgiliden kaçırılan manken, adamın tüm duygularının boşaldığı bir kişi haline dönüşüyor. Ciwan’ın performansı şahane! Oyunu tek başına sırtlamış. Sevgi Turan’ın konu içindeki görevi pek anlaşılmıyor, ama kendisine düşen görevi başarıyla yerine getiren oyuncuyu izliyoruz.

Mîrza Metîn, yazdığı ve yönettiği oyunda büyük iş gerçekleştirmiş. Şimdiye dek yapılamayanı olağanüstü başarıyla seyirciye aktarmış. Psikolojik analizleri bol, Türkiye gerçeğini yansıtan psikolojik komedi sahnede sizleri bekliyor…

Birgün

 

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Yaşam Kaya

1 Yorum

  1. Yüksel Tarih:

    Merhaba Yaşam Bey, az önce Birgün gazetesinde yayınlanan “Kürt orta sınıfının öyküsü:Bûka Lekî” adlı yazınızı okudum. Daha önce de birkaç kez Kürt tiyatrosu üzerine yazdığınız yazıları ve haberleri okumuştum. Okuduğum yazılarda şunları farkettim ki, Kürt tiyatrosunun geçmişi hakkında, bugüne kadar neler yapıldığı, nasıl oyunlar oynandığı hakkında herhangi bir bilgiye sahip değisiniz. Bunu bu kadar sert ve keskin bir şekilde söylemiş olmam sizi şaşırtabilir ama gazeteci olmanın yahut eleştirmen olmanın gereği önce araştırmaktır. Söylemler, duyulanlar üzerinden yapılan, yazılan çizilen haberler, geçmişin bilgisine sahip olan insanları zedelemektedir. Öncelikle Kürt Tiyatrosu’nun İstanbul’da ki serüvenine, MKM Teatra Jîyana Nû dönemlerine, oradan Seyr-î Mesel Tiyatrosu’na bir bakın. Geçmişte çok kez yapılmış, deneysel, modern metinlerin, sahnelemelerin varolduğu bir gerçekliği alıp bugün ilk kez Destar Tiyatro tarafından gerçekleştirildiğini söylemek hakkını size kim veriyor? Teatra Jîyana Nû ve Seyr-î Mesel sahnelerinden yetişmiş Mirza Metin sizce tanrı lütfu ile mi oluşturdu oyunlarını. Birilerini övüp haber yapacağım derken, bir geçmişi yok etmeyin lütfen. Teatra Jîyana Nû’nun Ta, Şermola adlı oyunlarına bir bakın, sonra Seyr-î Mesel Tiyatrosu’nun Xewn û Xeyal-Jan û Xeyal, Şahmaran, Mesela Ne Kadar Ozağ, Lewheyen Bemane oyunlarına bakın, sonra da şu sözlerinizi bir daha değerlendirin; “Yalnızlık içinde gerçek sevginin ardına düşen bireylerin iletişim sorunları sahnede irdeleniyor. Ve bu Kürt Tiyatrosu’nda bir anlayışı temelden yıkıyor. Şehirleşmiş Kürt orta sınıfının komplike çatışmaları aynı karede birleşiyor”. Siz Kürt Tiyatrosu’nu sanırım sadece köylü tiplerin sergilendiği, köy yaşamının sahnelendiği, halk tiyatrosu motiflerinin ağırlıkta olduğu yahut böyle değilse de tamamen ajitatif,sloganvari oyunlar sergileyen bir tiyatro sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz. “SLOGAN TİYATROYU YIKAN KÜRT TİYATROSU!” ne iddialı bir laf ama bir o kadar da altı boş…Slogan tiyatrosu daha 1998’lerde yıkılmıştı Yaşam Bey, ama sanırım siz o dönem tiyatro ile pek alakalı değildiniz. Gerçi şuanda da çok alakalı olduğunuzu sanmıyorum.

    Haberin sadece Birgün yayınlandığını sanıyordum meğer Mimesis’te de yayınlanmış.O yüzden Yaşam Bey’e daha önce yazdğım mailin aynısını burdan da paylaşmak istiyorum.

Yanıtla