Geçtiğimiz Şubat ayında Şişli Terakki Okulların’da kurumda yapılan etkinliklerin paylaşımı başta olmak üzere yaratıcı drama gibi eğitim disiplinlerinin konu edildiği Yaratıcı Drama Köprüsü adlı sempozyum gerçekleştirildi. Eğitimde yaratıcı drama alanı başta olmak üzere farklı eğitim branşları ve yöntemleri üzerine atölyeler düzenlendi.
Beden perküsyonu ile yapılan ritm eğitimi bu branşlardan biriydi. KeKeÇa ekibi üyelerinden ve aynı zamanda Şişli Terakki eğitimcilerinden Ayşe Akarsu ile KeKeÇa ekibinden Gökçe Gürçay ile yapılan atölye oldukça hareketli ve çok sesliydi. Beden perküsyonunun temel düzeydeki ana ritimlerinin bu kadar kısa süre içerisinde (3 saat) ve kalabalık bir grupla (25-30 kişi), aynı ritm ve hareket düzeni oluşturacak şekilde düzenlenmesi ve kendiliğinden bir şekilde, katılımcı tekrarının ve sürekliliğinin sağlanması oldukça keyifli bir atmosfer oluşturdu.
Etkinlik, beden perküsyonu masajı denilen katılımcının vücudunun üst kısımlarından alt kısımlara doğru sesler çıkarak (vurma, sürtme, dokunma vb.) bedenlerini ısıtmaları ile başladı. Katılımcı nota denilen farklı tonlardaki seslerin aslında vücudun farklı her köşesinde de olduğunu fark etmiş oldu. Farklı iletişim biçimleri oluşturularak (kuş gibi selamlaşma, rakamlarla buluşma vs.) sözlü ve sözsüz iletişimler kuruldu. Oyunsu süreçleri oluşturan bu çalışmadan sonra gruplara ayrılarak birkaç kuralı olan oyunlar oluşturuldu ve diğer gruplara sunuldu. Kurallar hakkında konuşuldu.
Ses kombinasyonları oluşturmaya dair yapılan çalışmalarda yukarıdan aşağı yapılan beden hareketleri ve ağızdan çıkarılan seslerle oluşan melodik ritimler, katılımcının kendi bedenine dair farkındalığını arttırdı.
Sonraki çalışma olan fener çalışmasında, fener ışığının karanlığı aydınlatması durumundan yola çıkılarak oluşturulan, katılımcının bedeniyle oluşturduğu fenerin, sessizliği seslendirerek farklı ritmlere dönüştürmesi oldukça eğlenceliydi.
Bu aşamadan sonra artık katılımcı, birlikte ritm oluşturmanın ve bu ritmin devamını sağlayabilmenin verdiği güvenle bir üst aşama olan temel beden perküsyonu (BP) ritimlerini hiç şaşmadan ve uzun süren aralıklarla gerçekleştirdi. Ardından bunu bedene sonra da sese taşıyarak atölyenin sonunda doğaçlamalarını da ekleyebildiği yaratıcı, spontane ve sonuca ulaşma doyumu sağlayabildiği bir süreç yaşamış oldu.
Üç saat gibi bir sürede taklitten (kolaydan) başlayarak grupla doğaçlamaya (zora doğru) ilerleyen bir süreç izlendi. Farklı alanlardan gelmesine rağmen bir arada aynı ritmi oluşturma ve devamını sağlama, melodi aşamasına getirme, ritm ve sesten başka bir dil oluşturma, bunları kendi bedenini kullanarak oluşturduğunu fark etme gibi kazanımlara ulaşan katılımcılar atölyeden keyifli çıktılar.
KeKeÇa grubu BP’yi şu şekilde tanımlar:
Beden Perküsyonu, ellerin ayakların bedenle birlikte vurmalı bir enstrüman olarak kullanıldığı bir alandır. Müzik ve hareketin tam da ortasında yer alır. Çalanın da çalınanın da aynı kişi olması, beden perküsyonunun benzersiz bir özelliğidir: “Kendin Kendini Çal”ma süreci “ben”in “beden”le olan ilişkisinde ritim temelli müzik-hareket ve dil aracılığıyla bir kendini ve ötesini keşfetme, fark etme yolculuğuna dönüşmektedir. Bu kendini keşfetme sürecinde yerçekimi aracılığıyla, kendimizi akışa bırakmayı öğreniriz adım adım. Sese-yol açan-hareket’in farkında olmakla ve yerçekimine kendini bırakabilme becerisi kazandıkça ortaya çıkar beden perküsyonu, beden müziği, müzik-dans.
(kaynak. http://www.kekeca.net/indextr.htm)
Yıldız Yaman (Kemerburgaz Doğa Koleji Drama ve Tiyatro Eğitmeni)
1 Yorum
Ne güzel ifadeler… onur ve mutluluk duydum paylaşımınızdan, nice keyifli atölyelerde birlikte yaratıp çoğaltmak umudum…