İnsanlığın Hizmetinde bir Tiyatro
World Theatre Day Blog, 3 Şubat 2011, Çeviri: Burak Akyunak
Mimesis Çeviri – Bugün burada bir araya gelmemiz, aslında tiyatronun toplumları harekete geçirme ve farklılıklar arasında bir köprü kurabilme anlamında sahip olduğu o muazzam gücün gerçek bir göstergesidir.
Tiyatronun barışı sağlamada ve bozulan ilişkilerin düzeltilmesi yolunda oldukça güçlü bir araç olabileceğini hiç düşünmüş müydünüz? Uluslar, dünyanın en şiddetli çatışma bölgelerinde barışı koruma girişimlerine devasa miktarda paralar harcarken, tiyatronun çatışmaları dönüştürmek ve kontrol altına alabilmek için birebir bir alternatif olması konusunda çok az çaba sarf edilir. Uygulanan yöntemler dışarıdan ve açıkçası baskıcı birtakım dış güçler tarafından yürürlüğe konulurken, toprak ananın çocukları evrensel barışa nasıl ulaşabilir ki?
Tiyatro, insanın kendisine olan bakışını değiştirip, kişiye ve dolayısıyla topluma alternatiflerin varolduğu bir dünyanın kapılarını açar ve korku ve şüpheyle tutsak edilmiş insan ruhuna zarifçe nüfuz eder. Geleceğin o belirsizliğini önce davranıp engeller ve böylece gündelik gerçekliklere anlam katabilir. Halkların içinde bulunduğu koşullara dair politikalara, basit ve doğrudan yöntemlerle dahil olabilir. Kapsayıcı olmasından ötürü, daha önce gerçekleşmiş yanlış anlaşılmaları aşmamızı sağlayacak bir deneyim sunabilir.
Buna ek olarak, tiyatro; üzerinde kolektif olarak birleştiğimiz ve ihlal edildiğinde uğrunda mücadele etmeye hazır olduğumuz düşüncelerimizi savunmamız ve iletmemiz için etkisi kanıtlanmış bir araçtır.
Barış dolu bir geleceği tahayyül edebilmek için öncelikle, barışı sağlama çabası içinde olan her bir insanın katkısını anlamayı, buna saygı duymayı ve söz hakkı tanımayı amaçlayan barışçıl araçları kullanmakla başlamalıyız. İşte tiyatro, barış ve uzlaşma mesajlarımızı iletebileceğimiz o evrensel dildir.
Tiyatro, tiyatroyla uğraşan herkesi bu çabanın içine dahil ederek, geçmişten beri süregelen yerleşik algıları yıkma yolunda bir ortak ruh oluşmasına yardımcı olur. Ve bu sayede kişiye; yeniden keşfettiği o bilgi ve gerçekliklerin ışığında seçimler yapabilmesine olanak sağlayıp, bir yeniden doğuş imkânı tanır. Diğer sanat dallarının arasında tiyatronun da başarılı olmasını istiyorsak, tiyatroyu gündelik yaşamla iç içe geçirme yolunda cesur bir adım atmalı, tiyatronun çatışma ve barış gibi önemli sorunlarla ilgilenmesini sağlamalıyız.
Toplumsal dönüşümün ve halkların daha iyi koşullarda yaşayabilmesinin mücadelesini veren tiyatro, savaştan zarar görmüş bölgelerde ve bitmek bilmeyen açlık ve hastalıklardan muzdarip topluluklar içinde hâlihazırda varlığını sürdürmekte. Savaş sonrası travmanın kurbanlarına yardım etme ve farkındalık yaratma adına tiyatronun kamuoyunu harekete geçirmedeki başarı öykülerinin sayısı günden güne artıyor. “Halklar arasında barışı ve dostluğu güçlendirme” amacı güden “Uluslararası Tiyatro Enstitüsü” gibi kültürel platformlar belli bir süredir varlıklarını sürdürüyorlar.
Bu nedenle, şu an içinde yaşadığımız zamanki gibi dönemlerde üstelik tiyatronun gücünün de farkındayken, sessiz kalmak ve barış elçiliği görevini silah tutanlara ve bomba fırlatanlara bırakmak gülünçtür. İnsanların ve toplumların birbirlerine yabancılaşmasını sağlayan bu araçlar barış ve mutabakatın araçları olma rolünü nasıl üstlenebilirler?
Bu seneki Dünya Tiyatrolar Gününde, sizleri bu bakış açısı üzerinde düşünmeye ve tiyatroyu diyalogun, toplumsal dönüşümün ve değişimin evrensel bir aracı olarak en ön plana koymaya davet ediyorum. Birleşmiş Milletler, dünyanın dört bir yanında barışı koruma girişimlerine devasa miktarlarda para harcarken, üstelik bunu silahları kullanarak yaparken, tiyatro insani, bir anda gelişebilen, daha az maliyetli ve çok daha güçlü bir alternatiftir.
Barışı sağlamada yeterli tek çözüm olmamasına rağmen, yine de tiyatro barışı koruma girişimlerine kesinlikle etkin bir araç olarak dahil edilmelidir.
* Jessica A. Kaahwa
Dr. Jessica Kaahwa kalkınma için katılımcı iletişim yöntemi tasarlama ve yürürlüğe koyma yolunda uzun ve çok yönlü bir kariyere sahip. Şu anda, yüksek lisans derecesini de aldığı, Makerere Üniversitesi Drama ve Edebiyat bölümlerinde ders anlatıyor. Oldukça fazla yere seyahat etmiş olan Kaahwa, lisansını Nijerya’daki Benin Üniversitesi’nde tamamladı. Burada aynı zamanda Nijerya radyosunun dış haberler servisinde çalıştı. Sonrasında, 2001 yılında doktorasını aldığı College Park’taki Maryland Üniversitesi’nde Tiyatro Tarihi, Teorisi ve Eleştirisi okudu. Kaahwa, tiyatro ve medyayı çatışma bölgelerinde yapıcı bir güç olarak ve sağlık reformları için kullanmayı amaçlayan birkaç ulusal girişimin mimarıydı. Teatral pratik üzerine söylem kurduğu birçok teori geliştirdi ve geliştirmeye devam ediyor. Bu çalışmalara verilebilecek en iyi örnekler arasında yakın zamanlarda yaptığı “Kişisel Anlam için Tiyatro” ve “Çatışma İletişimi için Tiyatro” çalışmaları yer alır. Şu anda Tiyatro Terapisi alanına “Süreç Teorisi”ni dahil etmekle.
“Yaparak öğrenme” yöntemine büyük bir inanç besleyen Kaahwa, son yıllarda gerek uluslararası gerekse ulusal organizasyonlar için eğitim programları yürütüyor.