Geleceğe Perde Açan Gelenek: Geçmişten Günümüze İstanbul Tiyatroları kitabı, İstanbul’da tiyatro salonlarının Tanzimat’tan bu yana büyük ölçüde yok olduğunu gösteriyor.
2011’in gelmesiyle İstanbul, Avrupa Kültür Başkenti sıfatına veda etse de, 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı (AKBA), yarım kalan projelerini tamamlamaya devam ediyor. Tanzimat döneminden bu yana İstanbul tiyatrolarını inceleyen ve bu tiyatroların büyük kısmının yok olduğunu gözler önüne seren bir proje olan Geleceğe Perde Açan Gelenek: Geçmişten Günümüze İstanbul Tiyatroları kitabı dün Pera Müzesi’nde düzenlenen bir basın toplantısıyla tanıtıldı. İstanbul 2010 AKBA’da bir dönem Gösteri ve Sahne Sanatları Yönetmenliği görevinde bulunan Prof. Dr. Dikmen Gürün’ün yönetmeliğinde, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü tarafından hazırlanan çalışma, bina merkezli bir tiyatro araştırması sunuyor. Özellikle Beyoğlu ve çevresinde Tanzimat’tan bu yana 250’ye yakın mekanın sadece yüzde 20’sinin bugün ayakta olduğuna ışık tutması kitabın en ilginç yanı. Geleceğe Perde Açan Gelenek: Geçmişten Günümüze İstanbul Tiyatroları’nda İstanbul tiyatrolarının yerleri, fiziksel ve yapısal özellikleri, bugünkü durumları, tiyatro tarihi içinde tuttukları yer ve şehrin kültürel tarihine yaptıkları katkı anlatılıyor. Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan üç ciltlik kitapta, İstanbul üç ana bölgeye ayrılmış ve her bir cilt farklı yazarlar tarafından kaleme alınmış. Galata’dan Sarıyer’e kadar uzanan Beyoğlu, Beşiktaş, Şişli ve çevresini Yrd. Doç. Dr. Yavuz Pekman, Suriçi’nden Avcılar’a uzanan bölgeye ilişkin cildi Doç. Dr. Kerem Karaboğa ve Anadolu Yakası’nın tamamı ile Adalar bölgesini kapsayan cildi de Prof. Dr. Metin Balay ve Doç. Dr. Fakiye Özsoysal kaleme aldı. Çalışmanın yönetmenliğini üstlenen Prof. Dr. Dikmen Gürün, “İstanbul opera, bale, tiyatro gibi sahne sanatlarını yeterince kucaklamıyor. Nüfusu her geçen gün katlanan, plansız yapılaşmanın kök saldığı bir şehir olarak İstanbul yatay ve dikey anlamda tırmanıyor ve genişliyor ancak sanat mekanlarını yaratamıyor, mevcutları koruyamıyor” diyerek çalışmanın amacının “İstanbul’da geçmişten bugüne kaybolarak gelen tiyatro binalarının izini sürmek olduğu kadar, yarınlar için itici bir güç oluşturmak,” olduğunu söyledi.
PROJE İKİ YILDA HAZIRLANDI
ÇOĞU TİYATRO ARTIK YOK
Projenin fikir babası olarak tanıtılan Yrd. Doç. Dr. Yavuz Pekman ise projenin nasıl başladığını şöyle anlattı: “Bu projenin temelleri 2008’de atıldı. O dönemler hem Atatürk Kültür Merkezi hem de Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin yenilenmesiyle ilgili çok yoğun tartışmalar vardı. Biz de bunlardan yola çıkarak, tiyatroların bina sorunu üzerine bir proje hazırlamaya karar verdik. O sıralar 2010 AKBA da proje topluyordu; oraya proje hazırlamak da istiyorduk. Sonuçta bu proje ortaya çıktı.” Geleceğe Perde Açan Gelenek: Geçmişten Günümüze İstanbul Tiyatroları, Tanzimat döneminden bu yana tiyatro dünyasına, tiyatro binaları üzerinden ışık tutuyor. Kitap, Muhsin Ertuğrul’un ilk sahneye çıktığı tiyatro binasından, düzenli gösterim yapmasına rağmen donanımlı bir binaya sahip olmayan salaş tiyatrolara ve açık hava gösterimlerinin yapıldığı mekânlara kadar tüm tiyatro binalarının izini sürüyor. Fakat kitabın ortaya koyduğu bir gerçek var. Yıllar öncesinde tiyatrolara ev sahipliği yapan mekânların çoğunun yerinde artık yeller esiyor. Bu mekânların büyük bir bölümü İstanbul’un merkezi sayılan Beyoğlu’nda. Yavuz Pekman, Beyoğlu ve çevresinde yaklaşık olarak 250 tiyatro tespit ettiğini anlatarak, bu mekânların yüzde 80’inin bugün ayakta olmadığını söyledi. (Fırat Karadeniz)