Metin Boran
Çolpan İlhan ve Kerem Alışık. Anne ve oğul, ikisi de hayatlarını, ortak değerleri olan Büyük Usta Sadri Alışık adını ve anısını yaşatmak üzere kurdukları tiyatro ve kültür merkezine adamışlar. Bir aktörün adını yaşatmak için bundan daha değerli bir tercih olamaz herhalde. Anne ve oğul’un Üstad Sadri Alışık adına kurdukları tiyatro 11. yılını doldurdu. Umuyoruz topluluk varlığını sonsuza kadar sürdürmek için direnir ve bütün dışsal koşullara rağmen sanat yaşamımızdaki etkisini artırarak sürekliliğe dönüştürür.
Sadri Alışık Tiyatrosu, kuruluşundan bugüne her yıl biraz daha profesyonel bir anlayışla çıktı seyircinin karşısına. Topluluk bu süre içinde her sezon en az bir oyun sergileyerek düzenli olarak seyirci ile buluştu. Kuruluşundan bugüne Ağır Roman, Selvi Boylum Al Yazmalım, Kadıncıklar ve 72. Koğuş gibi tiyatronun seçkin örneklerini repertuvarına alarak hem yurt içinde hem de yurt dışında sahneledi.
Sadri Alışık Tiyatrosu, son iki sezon repertuvarına aldığı oyunlarla siyasal, toplumsal ve kültürel sorunlara duyarsız kalmadığını da seyircisine fark ettirdi. Geçtiğimiz sezon Orhan Kemal’in 72. Koğuş’u ile cezaevlerindeki drama dikkat çeken topluluk, bu sezon biraz daha politik bir gösteri ile çıktı seyircisinin karşısına.
Topluluk bu sezon roman yazarı Erol Toy’un, 1970’lerde yazdığı Pir Sultan Abdal adlı oyunu sahnelemeye devam ediyor. Yönetmenliğini Prof. Nurhan Karadağ’ın yaptığı oyunun müzikleri Nedim Yıldız’a, koreografisi ise Ziver Armağan Açıl’a ait. Kostüm tasarımını Faruk Saraç ve Gamze Kuş’un birlikte hazırladıkları oyunda ilk defa sahne deneyimi yaşayan Melike Öcalan, uzun yıllar sahneden uzak kalmayı tercih eden Cem Özer, Halk Ozanı Sadık Gürbüz ve Mehmet Çepiç gibi deneyimli oyuncular görev alıyorlar.
Erol Toy, Pir Sultan Abdal oyununu geniş araştırmalar sonucu kaleme almış. 16. yüzyılda Sivas dolaylarında çıkan halk isyanlarına destek veren Pir Sultan üreticilerin sömürülmeleri karşısında fikirleri ile onlara öncülük eder. Pir Sultan’ın köylülerle dayanışması baskıcı ve despot Osmanlı’nın dikkatini çeker. Padişah, başlarda Pir Sultan’la birlikte hareket eden Deli Hızır’ı Sivas’a vali olarak atar ve isyanı bastırmasını emreder. Deli Hızır artık Paşa olmuştur. Paşa olduktan sonra ise eski yol arkadaşı Pir Sultan’ı ipe göndermekten çekinmeyen bir zalim olmuştur.
Geleneksel köy seyirlik oyunlarının sahnelenmesinde usta olan Yönetmen Nurhan Karadağ Pir Sultan Abdal yorumunda farklı bir mekan denemesi yaparak oyunun sahne tasarımını Cemevi biçiminde düzenlemiş. Bu düzenleme oyunun güncel yorumuna özel bir anlam katmış.
Nurhan Hoca oyunda tarihsel bağlamı ile haksızlık ve zulmü güncel adaletsizlik ve eşitsizliklerle ilişkilendirerek güncel olana özel bir vurgu yapıyor. Yaşadığımız topraklarda bugün hâlâ üstesinden gelinemeyen her türden haksızlığa da dikkat çeken Pir Sultan yorumunda iktidar sahiplerinin arsızlıkları ve entrikalarla yürüttükleri iktidarları arasında tarihsel olarak bir paralellik kuruluyor.
Açık biçim bir üslupla sahneye aktarılan oyunda her türlü görsel unsur en başta oyunculuk olmak üzere en yalın hali ile seyirci karşısına çıkarılıyor. Cemevi olarak tasarlanan sahnede görsel anlatım, canlı müzik, semah ve türkülerle destekleniyor.
Uzun yıllar sahnelerde görünmeyen Cem Özer, Pir Sultan rolü izleyenleri hem şaşırttı hem de özel bir ilgi uyandırdı. Çünkü sadece son nesil değil bir önceki kuşak da Özer’in tiyatro maharetinden haberdar değil. Cem Özer Pir Sultan gibi efsaneleşmiş bir kahramanı en doğal, en yalın ve abartısız olarak sahneye taşıma hünerini gösterdi. Ballıhan rolünde izlediğimiz ve ilk defa bu rolle sahneye çıktığını öğrendiğimiz Melike Öcalan heyecanlı olduğu kadar sahneye uygun fotoğrafı ile seyirciden olumlu eleştiri aldı. Öcalan’la ilgili temennimiz daha çok sahnede olması ve değişik rollerde görev alması. Pir Sultan oyunun kotarılmasında yaklaşık 30 kişilik bir oyuncu topluluğu görev alıyor. Bu oyuncuların çoğunluğu Sadri Alışık Kültür Merkezi’nin kurslarından yetişmiş genç oyuncular. Oyunda anlatıcı ve ozan rolünde Sadık Gürbüz, Hızır Paşa’da Mehmet Çepiç, Karakadı’da Yıldırım Gücük, Sarı Kadı’da Yusuf Atala, Kul Himmet’te Derviş Tezcan oyunculukları ile anlatımın özel birer unsuru oldular. Nurhan Hoca’nın oyunculuğa dair yorumuna küçük bir itirazımız var; Hacı Bogos tipi ile sahneye getirilen Ergun Demir’in yorumu tutarsızlık içeriyor. Demir’in konuşması Ermeni öykünmesi mi yoksa Yahudi konuşması mı anlaşılmıyor.
Sonuç olarak Pir Sultan Abdal oyununun yorumu ve oynanışı görülmeyi hak ediyor. Müziği, deyişleri, türküleri ve başkaldırının güncel yorumu ile felsefesi ve düşünsel derinliği olan bir seyirlik hazırlanmış. Emeği geçen herkese teşekkürler.