Melih Anık
“İlk kez 2001 yılında bir tiyatro sahnesi olarak açılan Maya Sahnesi, Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’nun (BGST) ev sahipliğinde yeniden sahne sanatları alanının canlı ve dinamik mekânı haline geliyor.” (http://www.mayasahnesi.com/)
Ülkemin her köşesinde ‘gençler’, tiyatroyu yaşatmak için dar imkânlar ama ‘büyük’ yüreklerle ‘delice’ sayılabilecek işler yapıyor. Tiyatro yapmak için ‘deli’ olmak şart oldu.
2001’de Nihal Geyran Koldaş ve Metin Deniz tarafından Borusan’dan kiralanarak kurulan Maya Sahnesi, (şimdi Kumbaracı50’nin Genel Koordinatörü) Nilgün Kurt yönetiminde oldukça etkin ve başarılı bir beş yıl geçirdikten sonra salonlarla ilgili malûm sorunlar nedeniyle eski ‘neşe’sini kaybetmiş ve nerdeyse unutulmuş.
Bu salondan Krek Tiyatro, Eski Tiyatro, Seyyar Sahne, Stüdyo Drama, Tiyatro Boyalı Kuş, Altıdan Sonra Tiyatro, Bilsak Tiyatro Atölyesi, Tiyatro Boğaziçi geçmiş. O zamanlar herkesin yararlanacağı bir kitaplığı varmış. Fuaye Cafe’de her gece oyun sonrası oyuncular seyirciler ile buluşuyormuş. Oyunculuk, beden dili, dans, çocuk drama, tai chi gibi konularda atölye çalışmaları da yapılıyormuş.
Şimdi BGST’nin ev sahipliğinde nasıl olur sorusu ortada duruyor. Ne yapılmalı ki gene aynı noktaya dönülmesin?
Kardeş Türküler’in tadı damağımızda kalan dinletisi ile yapılan açılış gecesi gördüğüm heyecan, bana umut verdi. Bunda kırk yıl önce, yüreklerimizi çarptıran, farklılıklarımızın zenginlik olduğunu bize öğreten, ‘bizim’ demenin gurur ve mutluluğunu yaşayıp, bilinci ile yoğrulduğumuz ve öncü sanat örneklerinin verildiği bir atmosferi yaşamış olmamın da rolü çok, galiba. Kardeş Türküler’i dinlerken o ‘ruh’u yaşadım yeniden.
Kardeş Türküler salt söylemiyor, ‘canlandırıyor’. Her türküsü ayrı bir tiyatral oyun. Ekip bir bütün olarak sahnedeki oyunu, her performansta yeniden ‘yazıyor’. Kardeş Türküler’i ne zaman dinlesem kendimi ‘iyi hissediyorum’. Çok dilli, kültürlü bu zengin toprakların bir ferdi olmaktan mutlu oluyorum, ülkemin geleceği için umut doluyorum.
Geceyi renklendiren Kardeş Türküler’in seyircilere çok kısa gelen dinletisi sanırım o salona güzel ve verimli tohumlar attı. Topluluğu o salonda daha çok görmek isterim. Topluluğun içinde olacağı bir müzikli oyun bekliyorum.
BGST, 1995 yılından beri tiyatro, dans, müzik faaliyetleriyle Türkiye kültürel ortamına yenilikçi ve özgün çalışmalarla dâhil oldu ve bir geleneği sürdürdü. Şimdi, içinde sanat taşıyan/yaşayan topluluklara ve kişilere ev sahiplik yapacağı ve kendi mutfağında ‘pişen’ oyun ve performansları sergileyeceği bir salonu var.
BGST-Maya Sahnesi, Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerinde iyi bir ‘lokasyon’da. (Atlas Pasajı karşısı) 100 kişi seyirci kapasiteli salonu, sanatçıların ve seyircilerin buluşma merkezi olmaya aday bir kafesi var. Kat yüksekliği ve kesintisiz görüş imkanı sağlayan salonu ile elverişli bir mekân.
Semaver Kumpanya, Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu, Tiyatro Güzel Şey, Çıplak Ayaklar Kumpanyası, İlyas Odman ve Tiyatro Boğaziçi’nin oyun ve performansları ile ilk ay programı yapılmış. BGST-Maya Sahnesi’nde her ay belirli temalar işlenecekmiş. İlk olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında, 7-13 Mart tarihleri arasında kadın temalı gösterimlere yer verilecekmiş. Umarım BGST, kolay tatmin olmaz, yaptıklarını yeterli görmez. BGST’nin potansiyelinin, hedeflerinden daha büyük olduğunu biliyorum. “Onlar yapmazsa kim yapacak?”
BGST, bilgi birikimi, tiyatro, folklor, müzik geleneğinin eski ve yeni yola çıkmış gönüllü temsilcilerinin enerji ve aklını Beyoğlu’na akıtma; BGST-Maya Sahnesi, Beyoğlu’nun sanat ve kültür hayatındaki örnek adreslerinden biri olma olanak ve potansiyeline sahip. Kamu ve özel sektörün sanat alanındaki işbirliğini organize edebilir, İstiklâl Caddesi’nde yeni bir ufuk açabilir. Gölgede kalmış olanların üzerine ışığını tutarak sanat hayatımızda yeni söylemleri gündeme çıkarabilir. Ülkemde tiyatronun, akademik kanatlarının gücünü yeterince kullanmadığını, hem ülke içine hem de uluslararası alanda gösteremediğini düşünüyorum. Akademik söyleme olan yatkınlığı ile BGST, yerel ve uluslararası alandaki temasları başlatabilir. BGST-Maya Sahnesi tiyatro alanında yapılan akademik çalışmaları yansıtacak bir buluşma merkezi olabilir.
BGST’yi oluşturan kişilerin bireysel birikim ve duruşlarının gücü, inandıkları yolda ‘hesapsız kitapsız’ yürümelerini sağlayabilir. Bunun içinde seyirciyi etkin hale getirmek amacı mutlaka olmalıdır. Sanat okuyan gençlerin kendilerini denedikleri, sanatseverlerin ceplerindeki bir kitapta yakaladığı bir güzelliği, çayın, kahvenin yanında sandviç yerken yüksek sesle paylaştığı bir mekân olabilir. ‘Öğle molası’ (‘sandviç arası sanat’ – SAS) başlatılabilir. BGST-Maya Sahnesi Beyoğlu’ndan her gün geçen her yaştan, kültürden ve düşünceden ‘genç’i kucaklamalı, seyircinin elinden tutulduğu hoşgörü ve nitelikli sanatın merkezi olmalı.
Bir yer onun ‘orda’ olduğunu bilirseniz’ sizin olmaz, ‘gitmek, gelmek’ lâzım. Ama geleni gene gelmeye özendirmek ve ‘ora’nın ‘orda’ olduğunu göstermek lâzım. BGST’nin ‘ev sahipliği’ni iyi yapacağına inanıyorum.
Şimdi BGST bu ‘delice’ işe soyunuyor. Dilerim “BGST-Maya Sahnesi’nde bugün ne var?” sorusu hayatımızın içine yerleşir ve mekân, sanatın/ tiyatronun canlı merkezlerinden biri olur.
BGST-Maya Sahnesi’ne uzun ömürler diliyorum.
Not: Sayıları gitgide artan küçük mekânların üst yapıda organize edilmesi ve güçlerin birleştirilmesinde yarar var. (Ortak tanıtım, bilet satışı, program …vb)