Bu çalışma sınıf öğretmeni Serpil Demirci tarafından ilköğretim çağındaki öğrencilerin oynaması için tasarlanmış bir oyundur. Geçtiğimiz seneler içerisinde birkaç defa sahnelenen metin, aynı zamanda İstanbul Amatör Tiyatro günleri kapsamında da seyirci ile buluşmuştur. Metnin şekillendirilmesinde öğrencilerin de katkısı olmuştur.
AYŞEGÜL ORMANDA
1. SAHNE
AYŞEGÜL’ÜN ODASI
(Ayşegül odasına girer. Kapıdan dışarı doğru yüksek sesle konuşur.)
Ayşegül: İyi geceler anne, iyi geceler baba. Sana da iyi geceler gıcık şey.
(Yatağa girer, uyur. Dört çocuk müzikle sahneye girer. Yatağın etrafında dans ederek birkaç tur atarlar. Üçü Ayşegül’ün başına gider, diğeri hip hop hareketleri yaparken düşer. Arkadaşları ona güler. O da sinirlenir.)
Ali : Ne haber, yine düştün.
Hiphopçı: Görürsünüz işte bir gün yapacağım.
(Ayşegül’ün başına toplanıp konuşurlar. Bedir Ayşegül’ün kolunu tutar, kaldırır.)
Bedir: Bu çok sıska, kürdan gibi.
(Ali bacağını tutar karışıyla ölçer.)
Ali: Bir, iki, üç, dört… Buna benim matematiğim yetmez. Çok uzun. Götürmeyelim biz bunu.
Zeynep: Götüreceğiz. Biz bunun için geldik.
Bedir: Bulamadık falan deriz.
Zeynep: Ne, yalan mı söyleyeceğiz. Ben yalan söyleyemem. Hem adres burada.
(Cebinden çıkardığı kâğıttan adresi okur.)
Bedir: Aramıza yabancıları almamalıyız.
Zeynep: Tanışırsak yabancı olmaz ki.
Ali: Ben gelmesini istemiyorum.
Zeynep: Nedenmiş o?
Hiphopçı: Hıı niye?
(Ali düşünür bir bahane bulmaya çalışır, bir süre sonra bulur.)
Ali : Bu bizim kapıdan geçmez.
Hiphopçı: Biz de bacadan sokarız… Bu çocuk her gece rüyasında görüyor bizi.
Zeynep: Konuştuk, karar verdik. Herkes onu bekliyor. Hadi!
(Üçü Ayşegül’ü kaldırmaya çalışırken Ali kenarda durmaktadır.)
Bedir: Gelsene!
Ali : Az önce sen de götürmek istemiyordun.
Bedir: Fikrimi değiştirdim.
Ali : Bir dakikada fikir mi değiştirilir.
Bedir: Sana ne!
Ali: Benimle düzgün konuş.
Bedir: Konuşmazsam ne olur?
Ali : Gelirsem oraya var ya…
Bedir: Hadi gelsene!
(Ali, Bedir’in üstüne gider. Bedir’i kovalar. Zeynep onları durdurur.)
Zeynep: Off, yeter artık! Bıktım sizin kavgalarınızdan. Kesin artık.
(O sırada Ayşegül kıpırdanır.).
Zeynep: Uyanıyor. Hadi artık gitmemiz gerek.
(Ayşegül’ü kaldırırlarken ışık kapanır.)
2.SAHNE
ORMAN
(Ayşegül yerde uyumaktadır. Etrafında şişmanlar, cüceler ve esmerler oturmaktadır. Merakla onu seyrederken konuşurlar.)
Feyza: Bu o mu?
Hiphopçı: Evet o.
Ritimci: Ne kadar zayıf.
Ressam: Çok da uzunmuş.
Ali : Dedim ben size. Çok uzun dedim.
Hiphopçı: Ne olmuş uzunsa.
Hazal: Çok da beyaz.
(Ayşegül yavaş yavaş uyanmaya başlar. Etrafına bakar. Ritimci ona el sallar)
Ayşegül: Rüya herhalde.
Ritimci: Hayır gerçek.
(Ayşegül panikle ayağa kalkar.)
Ayşegül: Nerdeyim ben, burası neresi, siz kimsiniz?
Dilara: Korkma, burası orman. Biz burada yaşıyoruz. Cüceler, şişmanlar, esmerler…
(Ayşegül ağlamaya başlar.)
Ayşegül: Kaçırdınız beni, değil mi? Annem, babam nerde? Annem hep söylerdi “Sokağa çıkma kaçırırlar seni.” derdi. Dinlemedim onu.
Dilara: Ağlama lütfen.
(Zeyno da ayağa kalkıp yanlarına gelir)
Zeyno: Biz seni kaçırmadık. Sen istedin buraya gelmeyi.
Ayşegül: Yalancı. İkiniz de yalancısınız. Annemi istiyorum ben. Anne, anne!
(Ayşegül ağlamaya başlar.)
Dilara: Hatırlasana sen hep burayı rüyanda görmüyor muydun?
(Zehra onu kolundan tutup ileriye götürmeye çalışır. Ayşegül direnir.)
Zeyno: Etrafına bak, hadi.
Dilara: Bak n’olur.
(Ayşegül etrafına bakar.)
Ayşegül: Aaa! Ne güzel bir dere. Masmavi. Çiçekler ne güzel, rengârenk. Dağlar, dağların tepelerine kar yağmış.
Kadriye: O dağların ardına geçemeyiz biz. Orası sınır. Orda kötü kalpli kraliçe yaşar.
Büşra: Niye korkutuyorsun çocuğu.
Kadriye: Ama yalan mı?
Ayşegül: Kuşlar ne güzel ötüyor.
(Herkes gözlerini kapatır. Kısa bir süre kuş seslerini dinlerler. Ayşegül kendine gelir.)
Ayşegül: Madem bu bir rüya, uyanınca bitecek.
Feyza: Biz rüyada mıyız?
Ritimci: Hayır, o öyle sanıyor.
Feyza: Oh, be ödüm koptu.
Ayşegül: Bu arada benim adım Ayşegül. Sizin adınız nedir?
Hiphopçı: Ben Hiphopçı. Çok güzel dans ederim. Göstereyim mi? (Ayağa kalkmaya yeltenir. Bedir onu çekip oturtur.)
Bedir: Bir otur.
Ali : Yine rezil mi olmak istiyorsun?
Ressam : Ben Ressam. Buradaki herkesin portresini yaptım.
Kitap Kurdu: Ben Kitap Kurdu. Çok kitap okurum da.
Ritimci: Benim adım Ritimci. (Davuluyla bir ritim çalar. Diğerleri oturdukları yerde oynar.)
Hazal: Hadi arkadaşlar, geç kalıyoruz.
Ritimci: O da dakik. Hiç geç kalmaz.
Hazal: Geç kalıyoruz diyorum.
(Hepsi ayağa kalkar. Ritimci davul çalarken yavaş yavaş sahneden çıkmaya başlarlar. Ayşegül onları durdurur.)
Ayşegül: Bir dakika, bir dakika. Nereye gidiyorsunuz?
Berke: İşeeee!
Ayşegül: Siz çalışıyor musunuz?
Berke: Tabi ki çalışıyoruz.
Ayşegül: Peki, ne iş yapıyorsunuz?
Büşra : Odun toplarız, meyve toplarız,ot toplarız.
(Ritimci davul çalmaya devam eder. Birkaçı daha çıkar.)
Ayşegül: Bir dakika. Ben ne yapacağım burada?
Kitap Kurdu: Kitap oku
Ressam: Resim yap.
Ritimci: Flüt çal.
(Bir kaçı daha çıkar. O sırada Ayşegül raftaki kitapları inceler. Ritimci ve Batuş sıranın en sonunda kalmıştır)
Ayşegül: Ne çok kitap!
Batuş: Niye her şeye şaşırıyor?
Sena: Bilmem.
(Ritimci davul çalarak çıkar. Ayşegül bir kitap seçer. Yere oturur. Resim kâğıtlarını eline alır, boyalara bakar. Yeniden kitabını açar. Okumaya başlar. Işık kapanır.)
3 .SAHNE
KARLAR ÜLKESİ
(Kraliçe ayna karşısında, bir sandalyenin üstünde, elindeki allık fırçasını mikrofon gibi kullanarak kendinden geçmiş halde dans edip şarkı söylemektedir. Birden şarkısını keser, sandalyeden iner, aynaya yönelir .)
Kraliçe: Kırışık mı bu?
Ayna: Bilmem. Yaklaşın da bakayım. Evet evet kırışık.
(Kraliçe çığlık atar.)
Kraliçe: Bu, bu kırışık olamaz. Seni öldüreceğim doktor. Seni kazıkçı seni. Bir sürü para saydım sana…
(Telefonu alır. Sinirle numaraları tuşlar)
Kraliçe: Doktor, sana yağlarımı aldırdım, kaşlarımı kaldırttım, hiç beğenmedim ya neyse, sana dünyanın parasını saydım. Sus, sözümü kesme. Doktor doktor alnımdaki bu kırışık da ne böyle? Sen, bana daha yeni botoks yapmadın mı? Ne demek kırışık değil, kör müyüm ben? İfade çizgisi mi? O da yeni mi çıktı. Her gün bir şey çıkıyor zaten. Gülünce mi çıkıyor? Ben çok güler yüzlü, neşeli bir insanım ondan mı çıkıyor. Yakışıyor mu? Güzelim değil mi? Ben zaten güzel olduğumu biliyorum da bir arayayım dedim. Neyse meşgul etme beni. İşim gücüm var.
(Morali düzelmiştir. Yeniden aynanın karşısına geçer)
Kraliçe: Bu kırışık değilmiş. Sen yanlış görmüşsün. İfade çizgisiymiş. Ben çok güler yüzlü, neşeliyim ya ondan çıkıyormuş. Var ya bana kaç kez “Güzelsin.” dedi.
(Ayna karşısında neşeyle dans eder.)
Kraliçe: Ayna ayna söyle bana benden güzeli var mı dünyada?
Ayna: Güzelsin kraliçem güzelsin de…
Kraliçe: Eee!
Ayna: Güzel biri daha var.
Kraliçe: Kimmiş o?
Ayna: Ayşegül, kraliçem. Ormanda cüceler, şişmanlar, esmerlerle yaşıyor.
Kraliçe: Ayy! Nasıl yaşıyor o pis, iğrenç, böcekli yerde. Yazık kıza. Hemen çağıralım buraya gelsin. Benim bu güzel şatomda yaşasın.
Ayna: Güzel diyorum kraliçem. Hem güzel hem de akıllı.
Kraliçe: Akıllı mı? Bayılırım akıllı insanlara. Akıllıysa biz onunla bulmaca çözeriz, benim güzel havuzumda yüzeriz, ata bineriz, gezmeye gideriz, sonra saçlarımızı boyatırız. Zaten dip boyam da gelmişti. Cilt bakımı yaptırırız, solaryuma gireriz. Böyle bembeyaz plaja gidilmez ki, süt banyosu yaparız…
Ayna: Güzel diyorum kraliçem. Senden daha güzel.
Kraliçe: Yok canım sana öyle gelmiştir. Benden güzeli var mı?
Ayna: Gördüm kraliçem, hem de bu fıldır fıldır dönen cingözlerimle gördüm. Senden daha güzel. Dünyadaki en güzel kadın sen olmalısın.
Kraliçe: Haklısın ben olmalıyım
Ayna: Bunun için ondan hemen kurtulmalısın.
Kraliçe: Yine haklısın. Kurtulmalıyım.
Ayna: Hemen bir plan yapmalısın.
Kraliçe: Yapalım, yapmasına da, biliyorsun ben böyle planlar yapamam ki. Cücelerden, şişmanlardan, esmerlerden kurtulmak için bana sen yardım etmiştin. Yine yardım edersin değil mi? Ne olur ne olur…
Ayna: Merak etmeyin kraliçem ben yine size seve seve yardım ederim. Bak şimdi…
(Sessizce planlarını konuşurlar.)
Işık kapanır
4 .SAHNE
ORMAN
(Ayşegül kitap okumaktadır. Yanında yaptığı resimler vardır. Kitabı bitirip yığıntının üzerine koyar.)
Ayşegül: Bu da bitti.
(Kalkıp ortalığı toplamaya başlar. Kraliçe yaşlı kadın kıyafetleriyle sahneye girer, oflar puflar. Ayşegül onu fark eder. Koluna girip yürümesine yardım eder. Sandalyeye oturtur.)
Ayşegül. Hoş geldiniz. Buyurun oturun
(Kraliçe oturmadan önce şalıyla çaktırmadan sandalyeyi siler.)
Kraliçe: Sağ ol yavrum. Ne iyi çocuksun sen. Bir bardak su verir misin?
(Ayşegül su almaya gider. Kraliçe o sırada aynasını çıkarır. Kendine bakar. Kendi kendine konuşur.)
Kraliçe: Maşallah maşallah, şu güzelliğe bak. Ama ayna haklıymış. Bu kız benden daha güzel.
(Ayşegül suyu getirir. Kraliçe onu görünce aynayı arkasına saklar.)
Ayşegül: Buyur ninecim.
(Kraliçe suyu içer.)
Kraliçe: Sağ ol yavrum. Bu resimleri sen mi yaptın. Ver bakayım şunu. (Resmi inceler.) Çok güzel olmuş. Ellerine sağlık. Bu kitapların hepsini de sen mi okudun?
Ayşegül: Evet, okumayı çok seviyorum.
Kraliçe: Aferin kızım. Oku, oku.
Ayşegül: Ormanda ne yapıyorsunuz?
Kraliçe: Ev eşyaları satarım. Bardak tabak falan. Öyle şeyler işte. Ay ay! Çok yoruldum. Belim omuzlarım…
Ayşegül: Size masaj yapayım.
(Ayşegül masaj yapmaya başlar. Kraliçe şefkatle onun elini okşarken aynanın sesini duyar.)
Ayna: Planımız ne oldu kraliçem.
Kraliçe: Sağ ol yavrum, ellerin dert görmesin. Ben artık gideyim.
Ayşegül: Biraz daha kalsanız
Kraliçe: Yok kızım işim gücüm var benim. Gitmem gerek. Ama dur bu iyiliğin karşılığında sana bir hediye vermek istiyorum.
Ayşegül: Hiç gerek yok.
Kraliçe: Dur sen burada.
(Kraliçe çıkar. Ayşegül heyecanla beklemektedir.)
Ayşegül: Ayy! Ne verecek acaba?
( Kraliçe elinde büyük, süslü bir hediye paketiyle gelir. Paket ağırdır. Ayşegül ona yardım eder.)
Kraliçe: İşte hediyen.
Ayşegül: Bu nedir?
Kraliçe: Açınca görürsün. (Paketi açar.) Bunun adı televizyon.
Ayşegül: Biliyorum, bizim evde de vardı.
Kraliçe: Otur da izle. İstediğin kanalı aç.
Ayşegül: Ama annem bunu izlememe izin vermez.
Kraliçe: Ama annen burada yok. Ben anneni göremiyorum. Sen görüyor musun?
(Kraliçe, Ayşegül’ü zorla oturtur.)
Ayşegül: Evet burada yok ama…
Kraliçe: Sus bakayım. Büyüklere karşı gelinmez. Aa bak, Selena başlamış. Sihirli mihirli. Otur da izle.
Ayşegül: Aaaaa, Selena.
(Ayşegül televizyon izlemeye dalar. Kraliçe Ayşegül’e eğilir bakar, onun daldığından emin olur.)
Kraliçe: Ne kadar da masum…
(Kraliçe doğrulur. Şalını omuzlarına atar. Yine kraliçe olmuştur.)
Kraliçe: Ohh bu iş de bitti. Ben gideyim artık.
(Kapıdan çıkacakken geri döner.)
Kraliçe: İçim hiç rahat etmedi.
( Ayşegül’ün bacaklarını sandalyeye koyar. Sırtına yastık koyarken aynanın sesini duyar.)
Ayna: Kurtulmalısın ondan.
( Kraliçe aynayı umursamaz, omzunu silkeler, Ayşegül’ün saçlarını okşar.)
Kraliçe: Bana ne.
(Aynanın sesini ikinci kez duyar.)
Ayna: Dünyanın en güzel kadını siz olmalısınız.
Kraliçe: Öff, be tamam be tamam! Yine arkadaşsız kaldım, yine yalnız kaldım. Off off !
(Kraliçe söylenerek çıkar.)
Işık kapanır
5.SAHNE
ORMAN
(Cüceler, şişmanlar ve esmerler içeri girer. Gürültücüdürler.)
Büşra: Of, yoruldum!
Derya: Ben de
Ritimci: Acıktım
(Hiphopçı zıplayarak girer.)
Hiphopçı: Size yeni dansımı göstereyim mi?
Hepsi birden: Göster be, tamam.
Ritimci: Bıktık senden
(Ritimci takla atarken düşer, bağırır, yerde kalır.)
Ressam: Arkadaşlar, Ayşegül’e bir şey olmuş.
(Herkes Ayşegül’ün başına toplanır, konuşurlar.)
Hazal: Ayşegüüül!
Feyza: Dalmış galiba.
Ritimci: Belki de donmuştur.
Bedir: Soğuk değil ki, niye donsun?
Özge: Biz evden çıkarken iyiydi.
Zeynep : Gözleri açık ama uyuyor gibi.
Ali : Hastalandı herhalde.
(Ressam ateşine bakar)
Ressam: Ateşi yok ki.
(Batuhan tv’nin yanına gider.)
Batuş: Bu ne?
(Tv’yi incelerken yanına Berke, Büşra gelir. Hep birlikte tv’yi incelerler.)
Kadriye: Ben daha önce hiç böyle bir şey görmedim.
Diğerleri: Biz de görmedik.
(O sırada Kitap Kurdu aynayı bulur, arkadaşlarına gösterir.)
Kitap Kurdu: Bu ayna kimin?
Batuş: Benim değil.
Zeyno: Benim de değil.
(Feyza gider aynayı eline alır, inceler.)
Feyza: Bu kutu, bu ayna, bugün buraya biri gelmiş.( Biraz düşünür.) Bu kraliçenin aynasıdır. Başka kimin olabilir ki.
Zeyno: Bu kraliçe de artık çok oldu.
Hazal: Ne olacak şimdi. Ayşegül hep böyle mi kalacak?
(Dilara son kez Ayşegül’ü dürter)
Dilara: Ayşegüüül, Ayşegüüüüll!
Işık kapanır
6. SAHNE
ORMAN
(Ayşegül hala tv karşısındadır. Sahneye bir erkek çocuk girer.)
Emre: Sonunda geldim. İşte burası. ( Ayşegül’ü fark eder.)
Emre: Bu da kim? (Seslenir, omzunu dürter, ayağını gıdıklar. Uyanmayınca kumandayı kapatır, yine uyanmayınca onu öper. Ayşegül zıplar, bağırmaya başlar.)
Ayşegül: Sapık sapık!
(Ayakkabısını eline alır, onu kovalamaya başlar.)
Emre: Dur bağırma sapık değilim ben.
Ayşegül: Niye öptün o zaman beni?
Emre: Ne bileyim, masallarda öyle yapıyorlar ya!
Ayşegül: Tabii tabii, öyledir.
(Ayşegül yine Emre’nin üstüne yürür, elindeki ayakkabıyı ona atar, Emre kaçar. Ayşegül gider, ayakkabısını alır, Emre’nin arkasından bağırır.)
Ayşegül: Masallarda öyle yapıyorlarmış. Yalana bak. Masallarla mı kandıracaksın beni. Her yer sapık dolu. Fatih sapık dolu, burası sapık dolu. Ayda yılda ormana biri geldi, o da sapık çıktı. Bir de inkâr ediyor ben sapık değilim diye.
(Söylenmeyi sürdürürken Emre başını uzatır.)
Emre: Şey…İzin verirsen sana bir şey söyleyeceğim.
(Ayşegül yerinden zıplar.)
Ayşegül : Sen hala burada mısın?
Emre: Lütfen bağırma. Ben şişmanları görmeye geldim.
Ayşegül: Şişmanları mı? Şunu baştan söylesene. Gel, otur.
(Emre çekinerek oturur.)
Ayşegül: Eeee, sen kimsin?
Emre: Ben Emre.
Ayşegül: Ben de Ayşegül.
(Cüceler, şişmanlar, esmerler girer. Ayşegül’ü fark ederler. Sevinirler. Ayşegül’e sarılırlar.)
Batuş: Ayşegül uyanmış.
(Emre’yi fark ederler.)
Bedir: Bu kim?
Ayşegül: Emre, arkadaşım. Daha doğrusu sizi görmeye gelmiş..
Zeyno: Nerden geliyorsun Emre?
Emre: Ben kraliçenin şatosunda yaşıyordum. Annem babam şatoda çalışıyor.
Bedir: Kraliçe çok kötü biri. Bizim Ayşegül’ümüzü hasta etti.
Ayşegül: Ben hasta mıydım?
Ritimci: Hastaydın, ama geçti.
Emre: Kraliçe aslında kötü biri değil. O çok mutsuz ve yalnız.
Hiphopçı: Yalnızsa sen niye geldin?
Emre: Şey ben biraz şişmanladım da.
Hiphopçı: Kovdu seni değil mi?
Büşra: Bizi de cüce olduğumuz için kovdu.
Hazal: Bizi de esmeriz diye kovmuştu.
Ayşegül: Ben hiçbir şey anlamıyorum. Ben kraliçeyi hiç görmedim ki, o beni nasıl hasta etti. Hem neden kraliçe burada sizinle yaşamıyor da o soğuk yerde yaşıyor?
(Ali gülerek Bedir’i gösterir.)
Ali : Kraliçe bizimle yaşamıyor, çünkü onlar şişman.
Bedir: Yok canım. Asıl siz cücesiniz de onun için gelmiyor.
Dilara: Hayır arkadaşlar hayır. Soğuk hava kraliçenin cildine iyi geliyormuş. Sıcakta böyle buruş buruş olacağını düşünüyor.
Feyza: Olur mu öyle şey, çok saçma.
Ritimci: Bence de…
Kadriye: Kraliçe bizimle yaşamıyor. Çünkü siz cücesiniz, siz şişmansınız, biz de esmeriz.
Emre: Kraliçe böyle kulübelerde yaşamaz ki. O şatosunu çok sever. Oradan hiç ayrılmaz. O buraya ayağını bile basmaz.
Ressam: Ben yoruldum artık, dinleneceğim.
Batuş: Ben de.
(Ressam eline resim kağıdı alır, karşısına Dilara geçer, Ressam onun resmini yapar. Kitap Kurdu, Batuş, Büşra, Berke ellerine kitap alır, uzanıp okurlar. Ritimci davuluna hafif hafif vurur, Feyza onu izler; Hazal, Kadriye bir kenarda konuşur. Bedir’le Ali yakın oturur ama konuşmazlar. Birbirlerine ters ters bakarlar. Zeynep, Talha, Zeyno bir kenarda konuşur.)
Emre: Sen niye buradasın?
Ayşegül: Burası benim rüyalarımdaki yer. Ben bir apartmanda oturuyordum. Hep bir bahçemiz olsun isterdim. Burada her yer bahçe gibi. Benim yaşadığım yerde insanlar hep kavga ediyor. Ben de kardeşimle kavga ediyorum. Onlar çok eğlenceliler. Beni çok güldürüyorlar. Kavga da etmiyorlar. Yani fazla etmiyorlar. Sonra herkes bana ne yapacağımı söylüyordu. Emir veriyorlardı. Otur Ayşegül, kalk Ayşegül, uyu Ayşegül…
Emre: Biz çocuğuz ya hiç bir şey anlamayız sanıyorlar.
Ayşegül: Buraya gelince çok düşündüm bunları. Ben burada kalacağım. Buradan gitmeyeceğim, gitmeyeceğim, gitmeyeceğim.
(Arkadaki fısıldaşmalar duyulur.)
Hiphopçı: Gitmeyecekmiş.
Zeyno: Konuşmalıyız onunla.
Emre: Ben de kalabilir miyim?
Ayşegül: Bilmiyorum ki. Ben çok isterim ama arkadaşlarıma da sormam lazım.
Kadriye: Kalsın.
Ritimci: Tabii kalsın.
( Ayşegül sevinir, Emre sevinçten zıplar..)
Işık kapanır
7. SAHNE
ORMAN
(Cüceler, şişmanlar, esmerler yerde oturmaktadırlar.)
Batuş: Kalsın, gitmesin.
Ali : Ben gitmesini istemiyorum.
Bedir: Ben de gitmesini istemiyorum. Ona çok alıştım.
Hiphopçı: Sanki ben istiyorum. Ama gitmesi gerek.
Berke: Nedenmiş o?
Zeynep: Çünkü onun bir ailesi var. Arkadaşları var. Onu seven insanlar var.
Zeyno: Biz de onu seviyoruz. Gitmesin.
Ressam: Biraz daha kalsın, ben daha onun resmini bitirmedim.
Kitap Kurdu: Biz onunla okuma listesi yaptık. Daha listenin yarısına bile gelmedik. Hem üst raftaki kitaplar da duruyor.
Kadriye: O bana daha bir sürü şarkı öğretecekti…
Dilara: Arkadaşlar, biz ondan gitmesini istemeyeceğiz. Sadece konuşacağız.
Ritimci: Karar onun. İster gider, ister kalır.
Hazal: Tabii ki karar onun.
(Ayşegül ve Emre neşeyle içeri girer. Ellerinde birer sepet vardır. Ayşegül sepetten bir meyve çıkarır, herkese göstererek konuşur.)
Ayşegül: Biz geldik. Bakın ne güzel meyveler topladık. Bizim orda meyveler hiç böyle kokmaz. Annem bunları görse bayılırdı.
Hazal: Çok mu özledin anneni
(Ayşegül duymazlıktan gelir. Emre’yi kolundan çeker.)
Ayşegül: Gel Ali bunları yıkayalım.
Dilara: Ayşegül, biz seninle konuşmak istiyoruz.
Ayşegül: Tamam konuşuruz önce bunları yıkayalım.
Ritimci: Ayşegül, Emre lütfen oturun.
(Ayşegül ve Emre oturur.)
Ayşegül: Sizi dinliyorum.
Ritimci: Ayşegül biz senin evine dönmen gerektiğini düşünüyoruz.
Ayşegül: Neden, artık beni sevmiyor musunuz, istemiyor musunuz beni ormanda?
Büşra: Tabii ki seviyoruz.
Berke: Olur mu hiç öyle şey.
Ayşegül: Niye o zaman gitmemi istiyorsunuz?
Kadriye: Ayşegül, evini özlediğini biliyoruz. Her gece ağlamalarını duyuyoruz.
Zeynep: Çok mu özledin evini?
Ayşegül: Özledim ama burada her şey çok güzel. Benim yaşadığım yer böyle değil ki. Bu dere, bu ağaçlar… Bu orman bizim orda olsa bu güzelim ağaçları keser yerine villalar yaparlar. Dereyi de kirletirler.
Ressam: Villa da ne?
Ayşegül: Büyük, kocaman evler. Bizim yaşadığımız evlerin biraz daha büyüğü, lüksü.
Berke: Ne yapacaklar ki öyle evleri?
Ayşegül: Oturacaklar. Seviyorlar öyle evleri.
Hiphopçı: Arkadaşlar konuyu dağıtmayalım.
Kitap Kurdu: Ayşegül, sorun her yerde var. Bizim de sorunlarımız var.
Ali : Biz de kavga ediyoruz.
Bedir: Kavga ediyoruz ama birlikte yaşamaya çalışıyoruz.
Ressam: Konuşuyoruz, tartışıyoruz, çözümler arıyoruz.
Ayşegül: Ama ben nasıl çözebilirim ki büyüklerin neden olduğu sorunları. Onlarla nasıl baş edebilirim.
Zeynep: Sen küçüksün ama akıllısın. İstersen birçok yol bulursun.
Dilara: Çocukların da yapabilecekleri birçok şey vardır.
Emre: Ben de gitmeni istemiyorum ama gitmelisin. Oranın da burası gibi olması için uğraşmalısın. Hem yalnız değilsin ki başka çocuklar da var.
Ritimci: Ayşegül biz sana git demiyoruz. Düşün kararını ver.
(Ayşegül bir süre düşünür.)
Ayşegül: Haklısınız. Sorunlarımdan kaçmamalıyım. Her çocuğun burası gibi güzel bir yerde yaşamaya hakkı var. Döner dönmez burayı bütün çocuklara anlatacağım. Ama önce kardeşime anlatacağım. Ben buradan gideceğim ama istediğim zaman sizi görmeye gelebilir miyim?
Batuş: Tabii gelebilirsin.
Büşra: Biz de isteriz.
Kitap Kurdu: Gelmezsen küseriz.
Ayşegül: Peki ben nasıl gideceğim?
Berke: Biz seni götürürüz.
Feyza: Arkadaşlar, uzun bir yolculuğa çıkıyoruz
(Herkes çıkışa yönelmişken Hiphopçı onları durdurur.)
Hiphopçı: Ben dans etmeden gitmeyeceğim.
(Kalabalıktan bıkkınlık sesleri yükselir. Hiphopçı bu defa çok iyi dans eder. Bu defa kalabalıktan şaşkınlık ve övgü sesleri yükselir. Hiphopçı ayağa kalkar. Konuşa konuşa sahneden çıkarlar.)
1 Yorum
harika ama çokkkkkkkk uzun