Metin Boran
Bakırköy Belediyesi Şehir Tiyatroları geçtiğimiz sezondan devam ettiği oyunlarına genç kuşak yazarlardan Ahmet Önel’in ‘Aklı Havada’ adlı eserinden Ali Yenel’in oyunlaştırıp yönettiği oyunla devam ediyor.
Topluluk bu sezon ikisi çocuk oyunu altısı yetişkinlere olmak üzere sekiz farklı oyunla seyircisine merhaba dedi. Önceki sezondan F. Kafka’nın ‘Dava’, Orhan Kemal’in ‘Tersine Dünya’, Deniz Altun’un ‘Güle Ağıt’, Civan Canova’nın ‘Sokağa Çıkma Yasağı’, günümüz Amerikan tiyatrosunun yeni yazarlarından Neil Labute’nin ‘Şişman Domuz’ oyunları ile izleyicisine farklı seçenekler sunan Bakırköy Belediyesi Şehir Tiyatroları sahneledikleri oyunlarla toplumsal ve sanatsal duyarlılığa özel bir vurgu yapıyor. Repertuarına aldığı oyunlarla toplumun farklı kesimlerinin sorunlarını sahnede bir kez daha tartışamaya açarak sorgulayan topluluk, yeni oyunlarıyla da bu misyonunu sürdürüyor.
Topluluk Ali Yenel’in yönetmenliği ile sahnelenen ‘Aklı Havada’ adlı oyunla geçtiğimiz hafta basının karşısına çıktı. Dramaturgisini Sibel Arslan Yeşilay’ın yaptığı oyunun müzikleri Can Atilla’ya, ışık tasarımı ise Yüksel Aymaz’a ait. Dekor tasarımında ise oyunun yönetmeni Ali Yenel’in imzası var.
Öykü ve deneme yazarı Ahmet Önel, insanın yaratıcılığını körükleyen merak duygusunun bağnaz çevrelerce bastırılması, yaratıcı ve üretken düşüncenin üzerine set çekilmesi konusunu tarihin derinliklerine inerek yaşanmış bir olaydan yola çıkarak ‘sorun’u yeniden güncelliyor.
Yazar Önel, 4. Murat döneminde Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçma isteğinde bulunan Hezarfen Ahmet Çelebi’nin bu isteğinin idare ve kamuoyu tarafından alaya alınarak yasaklanma girişimini kendine has bir üslupla gözler önüne getiriyor.
Baskıcı idarenin koşulladığı yobaz çevreler ‘yeni’ olan her şeye itiraz etme ve gerektiği yerde karşı güç kullanma konusunda eğitimli gibidir bu topraklarda. Hezarfen Ahmet Çelebi’nin uçma tutkusu da başlangıçta halk arasında delilik ve akılsızlıkla bir tutularak alaya alınır ve onun bu isteği deli saçması olarak halk arasında yaygınlaştırılır. Ama her şeye rağmen Çelebi tutkusundan vazgeçmez ve bu isteğini bütün baskılara rağmen yerine getirir ancak Cezayir’e sürülmekten de kurtulamaz. Hezafen Ahmet Çelebi’nin uçma tutkusunu gerçekleştirmek üzere verdiği mücadeleyi görsel yanı ağır basan sahne yorumu ile seyirci karşısına çıkaran Ali Yenel anlatımını Çelebi’nin uçma tutkusunu gerçekleştirmek için verdiği mücadeleyi ‘düşüncede ve yaratıcılıkta özgürlük’ sloganı ile yücelterek bilimsel aklın ve özgür yaratıcılığın önündeki bağnazlığa özel bir vurgu yapıyor.
Yorumunda doğrudan anlatımı tercih etmiş olan Yenel, oyunda yalın bir dil ve anlaşılır bir görsel anlatımla seyircinin dikkatini çekiyor. Yaşanmış tarihsel bir olayı bugünün güncel ve toplumsal gerçekliği ile harmanlayarak anlatma yolunu tercih eden yönetmen Yenel, anlatımda daha çok oyunculuğa yöneliyor ancak oyunculardan doğru ve içselleşmiş bir oyunculuk örneği göremiyor. Oyuncuların her biri tek başına anlatımın nesnesi olmak için öne çıkıyor ancak duygularındaki sığlık ve ruh hallerindeki sahtelik ve aksiyondaki yapaylıkla bir türlü öykünün anlatımcısı olamıyorlar. İsabetli bir tercihle repertuara alınan oyun, oyuncuların yanlış konumlanışı ve abartılı sesler ve boşlukta oluşan anlamsız hareketlerle içi boş bir gösteriye dönüşüyor. Ama her şeye rağmen tiyatro diyen, sanatta ısrar eden, tiyatronun yaygın olarak sürdürülmesi için uğraş veren Bakırköy Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın çalışanlarına teşekkür etmek gerekiyor.