Gökkuşağı Balığı Marcus Pfister’in öyküsünden yararlanılarak Bülent Sezgin tarafından hazırlanmış bir oyundur. Oyun bugüne kadar farklı okullarda anaokulu 6 yaş ve ilköğretim gruplarında defalarca sahnelenmiştir. İhtiyaçlara göre kadrosu değişebilen bir yapıda tasarlanan oyun anlatıcı ve görsellerle desteklenebilir.
Marcus Pfister: 1960 yılında Bern’de (İsviçre) doğdu Bern Sanat Meslek Okulu’na gitti, ardından grafik eğitimi aldı. Önce bir reklam ajansında grafiker olarak çalıştı. 1983’de sanatsal bir kariyer (heykel, fotoğraf) yapmaya karar verdi. 1986’da kendi yazdığı ve resimlediği ilk çocuk kitabı yayımlandı. Marcus Pfister edebiyat dünyasında 1992’de yayımlanan ‘Gökkuşağı Balığı’ adlı hikâyesiyle tanındı. Pfister, kitaplarını özenle çizdiği suluboya resimleriyle donatıyor. Kullandığı yaldızlı renkler (balıksırtındaki pullar ya da yıldızlar) resimlerini çok daha göze batıcı kılıyor ve çocuklarda karşı durulmaz bir etki bırakıyor. Kaynak: http://goethe.de/ins/tr
Gökkuşağı Balığı
Uyarlayarak Oyunlaştıran: Bülent Sezgin
1.BÖLÜM: FIRTINA
Okyanuslar arasında yolculuk yapan korsanlar bir gemiyi kaçırmıştır. Ve bu yüzden çok neşelidirler. Ancak açık denizde şiddetli bir fırtına çıkar ve gemi batmaya başlar. Korsanlar gemiyi terk ederler ve yüzerek kaçmaya başlarlar. Korsan gemisi Titanik karaya sürüklenmeye başlar. Bu olaylar basit fiziksel eylemler ve stilize grup hareketleri ile seyirciye anlatılır. Korsanlar müzik eşliğinde sahneye girerler, ellerinde dürbün ile salınarak etrafı gözetlerler.
Kaptan: Ada göründü! Haydi, korsanlar uyanma vakti geldi artık. Herkes yelkenlere!
Yardımcı: Duydunuz kaptanı. Herkes yelkenlere!
Hep birlikte halat çekmeye başlarlar ve ritmik bir şekilde nakaratı tekrar ederler.
Korsanlar: HEY, HO… HEY, HO… HEY, HO…
Kaptan: Daha hızlı çekin diyorum size.
Yardımcı: Duydunuz kaptanı daha hızlı çekin diyor size.
Korsan 1: Fırtına geliyor. Herkes yelkenlere.
Korsan 2: Eyvah! Çok büyük bir fırtına bu.
Korsan 3: Gemi batıyor.
Korsan 4: Gemiyi terk edelim.
Korsan 5: Önce tayfalar, sonra da fareler.
Kaptan: (korkarak) Gemiyi en son kaptanlar terk edermiş. Hayır. (Kaptan ve yardımcısı: elindeki dümeni bırakarak denize atlarlar)
Korsan 6: Kaptan denize atladı, haydi biz de atlayalım.
Korsan 7: İmdat! Boğuluyorum!
Köpekbalığı sahneye girer. Korsanlar korkudan birbirlerine sarılırlar. Köpekbalığı çıkınca rahatlarlar.
Korsan 8: Canını seven kaçsın. (Hep birlikte yüzerek karaya çıkarlar)
2. BÖLÜM: DENİZKIZLARI
Arka fonda pırıl pırıl ve masmavi bir deniz fotoğrafı. Martı sesleri ve dalga sesleri çocuklar tarafından icra edilir. Bu sırada sahneye neşeli bir müzik eşliğinde giren denizkızları, denizin içinde mutlulukla dans etmeye başlarlar. Birdenbire bir gemi sesi duyulur. Denizkızları gemi sesinden korkarak küçük bir kayanın arkasına saklanırlar. Arka fonda ‘atık madde taşıyan batmış bir geminin’ slaytı görünür. Denizkızları fotoğrafa bakarak kendi aralarında konuşurlar, ancak elbiseleri kirlenmiştir. Yağ pas içinde zar zor nefes alırlar, öksürmeye başlarlar.
1. Deniz Kızı: Ne kadar da pis kokuyor.
2. Deniz Kızı: Boğuluyorum galiba.
3. Deniz Kızı: Hiç nefes alamıyorum.
4. Deniz Kızı: Saçlarıma bakar mısınız kızlar? Simsiyah olmuş. (ağlamaya başlar)
Diğerleri: Ne kadar da çirkin olmuşsun. (herkes ona gülmeye başlar)
4. Deniz Kızı: (cebinden bir ayna çıkarır) Asıl siz kendinize bakın. (hep birlikte gülmeye başlarlar)
5.Deniz Kızı: Çabuk kaçalım artık buradan.
6. Deniz Kızı: Yoksa birazdan boğulacağız.
1. Deniz Kızı: Nereye kaçıyoruz? Önce şu gemiye gidip bir bakalım.
2. Deniz Kızı: Doğru söylüyor, gemide yardıma ihtiyacı olanlar olabilir.
4. Deniz Kızı: Evet belki de yakışıklı bir prens vardır.
Diğerleri: Saçmalama. O masallarda oluyor bir kere.
(Deniz kızları yüzerek batık geminin yanına giderler ve sahnedeki bir yükseltinin üzerine çıkarlar)
3. Deniz Kızı: Amma da büyük bir gemiymiş.
Hep Birlikte: (geminin üzerindeki yazıyı okurlar) Korsanların gemisi Titanik.
5. Deniz Kızı: Korsan mı? Korsanlardan nefret ederim.
6. Deniz Kızı: Niye?
4. Deniz Kızı: Çünkü korsanlar kendilerinden başkasını dinlemezler de ondan.
1. Deniz Kızı: (geminin içine doğru yüzer, kulise girip çıkar, elinde bir teyp vardır) Geminin içinde hiç kimse yok. Bakın gemide bunu buldum.
2. Deniz Kızı: O da ne?
3. Deniz Kızı: Sihirli bir kutu galiba.
4. Deniz Kızı: Belki de içinden çok güzel hediyeler çıkar.
Hep Birlikte: (kavga etmeye başlarlar) Benim o. Hayır benim o… (Bu sırada kutu ellerinden düşer ve bir ses duyulur. Hepsi bir anda dururlar ve bir kayanın üzerine çıkarak sesi dinlemeye başlarlar)
Hep Birlikte: Dinleyin… Kutudan sesler geliyor… (Teypten gelen ses anlatıcının sesidir)
3. BÖLÜM: GÖKKUŞAĞI BALIĞI
Anlatıcı: Bir varmış, bir yokmuş, Allah’ın kulu pek çokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde pireler berber iken, develer tellal iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, insanoğlunun doğayı günümüzden daha çok sevdiği zamanlarda, uzaklarda, çok uzaklarda, okyanusun tam ortasındaki mercan adasında (Arka fondaki fotoğrafta çok güzel bir tropik ada veya su altı fotoğrafı) bir balık yaşıyordu. Ancak hiç de sı radan bir balık değildi o. Tüm okyanustaki balıkların en güzeliydi. Gökkuşağı rengindeki pullu giysisi pırıl pırıl parlıyordu. (Gökkuşağı balığı yüzerek sahneye girer)girer Gökkuşağı balığı adını yedi renkten almıştı. Koyu mavi, açık mavi, kırmızı, turuncu, mor, sarı, yeşil. Ancak mercan adasında başka balık türleri ve deniz canlıları da vardı. (Balıkların dansı başlar. Bütün balıklar -Hamsi, Lüfer, Kılıçbalığı, Palamut, Ahtapot, Deniz Yıldızı vb.- dans ederek sahneye girerler, hayran hayran Gökkuşağı Balığı’na bakarlar.)
Anlatıcı: Mercan adasındaki bütün balıklar Gökkuşağı Balığı’nın rengârenk pullarına hayrandılar, çünkü onların öyle güzel renkli pulları yoktu. (üzülürler) Diğer balıklar ne zaman Gökkuşağı Balığı’nın yanından geçse:
– Gökkuşağı balığı, bizimle oynar mısın?
– Pullarından birini bize verir misin?
– İsteriz… İsteriz… Pulları isteriz…
Anlatıcı: Ancak kibirli ve kendini beğenmiş Gökkuşağı Balığı onların dediklerini hiç dinlemiyor, onlarla arkadaşlık yapmıyor ve pullarını ışıldata ışıldata süzülerek yanlarından geçip gidiyordu. (Gökkuşağı Balığı diğerlerine hava atarak geçer) Derken bir küçük balık, yani Hamsi balığı, Gökkuşağı Balığı’nın yanına gelir ve ona şöyle der (Karadeniz ezgisi eşliğinde gelir)
Hamsi 1: Uyyy., Gökkuşağı Balığı, hadi gel horon tepelim.
Hamsi 2: Uyyy, uşağım pullarından birini bana versene.
Gökkuşağı Balığı: Ne pullarımdan birini sana mı vereceğim. Pışık. Hadi uşaklar çekin gidin buralardan. (Hamsi balıkları üzülerek çıkarlar)
Anlatıcı: Hamsi balıkları bu olaydan sonra çok üzülmüşler ve hemen diğerlerinin yanına giderek başlarından geçenleri diğer balık arkadaşlarına anlatmışlar. Öbür balıklar da Gökkuşağı Balığı’na çok kızmışlar ve hemen bir toplantı yaparak plan kurmaya başlamışlar. Balıkların planı şuymuş. Gökkuşağı Balığı onların yanına geldiğinde hepsi aynı anda ona sırtını döneceklermiş. (Balıklar, Gökkuşağı Balığı’na sırtını dönerek onun değerini düşürürler) Hiç kimse görüp de hayran olmadıktan sonra Gökkuşağı Balığı’nın güzelliğinin, hoş pırıltılı pullarının onlara ne yararı vardır ki? Artık o okyanusların en güzel balığı değil, okyanusların en yalnız balığıydı, çünkü kendini beğenmişliği yüzünden hiç arkadaşı kalmamıştı. Oyun oynayacak arkadaşı kalmayan Gökkuşağı Balığı günün birinde deniz yıldızlarına içini dökmeye karar verir. (Müzik eşliğinde deniz yıldızları dans ederek sahneye girer.)
Deniz Yıldızı 1: Hoş geldin canım. (abartılı bir şekilde ‘merhabalaşma’ oyunu yapar)
Deniz Yıldızı 2: Ne oldu sana böyle?
Deniz Yıldızı 3: Neden böyle üzgünsün?
Gökkuşağı Balığı: Güzel olmasına güzelim. Neden beni hiç kimse sevmiyor?
Hep Birlikte: Kayalıkların oradaki mağaraya git ve oradaki ahtapotu bul. O belki sana yardımcı olabilir. (Deniz yıldızları sahneden çıkar)
Anlatıcı: Gökkuşağı Balığı deniz yıldızlarının söylediği mağarayı zar zor bulmuş. Mağaraya geldiğinde içerisi kapkaranlıkmış. Önünü zar zor görebiliyormuş. Birdenbire karşında 8 kollu bir ahtapot görmüş.
Ahtapot: (esrarlı bir şekilde bir perdenin arkasından konuşur) Ben de seni bekliyordum. Dalgalar bana öykünü anlattılar. Şimdi bak, beni çok iyi dinle. Eğer pullarını arkadaşlarınla paylaşırsan çok mutlu olacaksın. Eğer paylaşmazsan okyanusun en mutsuz balığı sen olacaksın. (Ahtapot sahneden çıkar)
Gökkuşağı Balığı: Ama nasıl olur. Süslü pullarım olmadan nasıl mutlu olabilirim ki?
Anlatıcı: İşte bu sırada Ton Balığı Gökkuşağı Balığı’nın yanına gelir ve ona şöyle der:
Ton Balığı 1: Selam ben Dardanelyus.
Ton Balığı 2: Ben de Tonkinos.
Ton Balığı 1: Biz şişman balığız diye diğer balıklar bizimle dalga geçiyor.
Ton Balığı 2: Eğer pullarımız olursa herkes bizi çok beğenecek. Şişmanız diye kimse bizimle alay etmeyecek.
Anlatıcı: Gökkuşağı Balıkları düşündü, taşındı ve en sonunda giysisindeki en parlak pulu kopararak ve Ton Balıkları’na armağan etti. (Gökkuşağı Balığı pulu Ton Balığı’na verir.)
Ton Balıkları: Teşekkür ederiz. Sen çok cici bir balıksın.
Gökkuşağı Balığı: (arkalarından) Ama lütfen siz de formunuza dikkat edin bundan böyle, fazla abur cubur yemeyin. Tamam mı?
Anlatıcı: Gökkuşağı Balığı bir tuhaf olmuştu. Acaba doğru mu yapmıştı? Ne de olsa küçücük bir pul diye düşündü içinden. İşte bu sırada okyanustaki diğer balıklar geldiler ve ondan güzel pullarını istemeye başladılar. Ve Gökkuşağı Balığı büyük bir sevinçle pullarını dağıtmaya başladı. (Müzik, pulları paylaşma oyunu) Artık okyanusun en güzel balığı değildi. Ama bundan sonra belki de okyanusun en mutlu balığı olacaktı. Kim bilebilirdi ki bunu? İşte böyle hikâyemiz sona eriyor çocuklar. Sizce Gökkuşağı Balığı ne kazandı, ne kaybetti? Bu kaseti dinleyen herkes, akşam uykuya dalmadan önce bu hikâye üzerine biraz düşünsün derim. (Ses gitmeye başlar. Deniz kızları sükûnet içinde sahneye girer)
1. Deniz Kızı: Yazık.
2. Deniz Kızı: Sihirli kutumuzun pili bitti galiba.
3. Deniz Kızı: Ne kadar güzel bir hikâye idi.
4. Deniz Kızı: Ben bu hikâyeyi çok beğendim kızlar.
5. Deniz Kızı: Ben de bu hikâyeden bir ders çıkardım?
6. Deniz Kızı: Nasıl bir dersmiş söyle bakalım?
5. Deniz Kızı: Bence biz de bu kutuyu paylaşalım.
Diğerleri: Kabul ediyoruz. (Bu sırada yorgun argın bir şekilde korsanlar yüzerek gelirler.)
Korsanlar: Hey deniz kızları, buralarda batık bir gemi gördünüz mü?
Deniz Kızları: Evet gördük? Yoksa bizim güzel denizimizi kirleten gemi sizin mi?
Korsanlar: Evet bizim n’olmuş ki? Günlerdir denizde yüzüyoruz ve onu arıyoruz.
Deniz Kızları: Demek sizin ha? Demek sizin ha? (Korsanların üstüne doğru yürümeye başlarlar, korsanlar kaçar. Kaçma-kovalamaca oyunu oynanır)
Anlatıcı: Tüm balıkların, çocukların ve deniz kızlarının dikkatine. İkinci bir emre kadar doğayı kirletmek yasaklanmıştır. Ve bundan böyle doğayı kirletenlere gereken cevap verilecektir. Herkes şu gemiyi hemen denizimizden dışarı atsın. (hep birlikte fotoğrafa yönelirler, büyü yapma oyunu oynanır. Arka fonda pırıl pırıl masmavi bir deniz slaytı belirir)
— Mutluluk Dansı —
Bülent Sezgin ile iletişim için bulentsezgin1976@gmail.com adresine e-mail atabilirsiniz.