Mimesis-Söyleşi / Ulusal Mardin Çocuk ve Gençlik Tiyatro Festivali Yönetmeni Nurhan Öktem ile yaptığımız söyleşiyi yayınlıyoruz…
Mardin’de, 5 Kasım-12 Kasım tarihleri arasında, Ulusal Mardin Çocuk ve Gençlik Tiyatro Festivali’nin ikincisi geçekleştirildi. Festivalin yönetmeni Nurhan Öktem ile festivalin ardından sohbet etme fırsatı bulduk.
Öncelikle festival yöneticisi olarak, bize Mardin Festivali serüveninden bahseder misiniz? Festival nasıl başladı? Hedefleriniz nelerdi?
Mardin’de rehber ve psikolojik danışman olarak göreve başladığımda ilk dikkatimi çeken şey çocuk ve gençler için, kendilerini ifade edebilecekleri kültürel ve sanatsal bir aktivitenin olmamasıydı. Oysa çocuklar ve gençler rol oynama ve canlandırmaya son derece yatkın ve kendilerini ifade ederken son derece yalınlardı. Buraya yanıt oluşturacak bir proje ancak çocukları ve gençleri tiyatro sanatıyla buluşturmak olabilirdi diye düşündüm. Bu konuda tanıdığım, tiyatroya yıllarca emek vermiş değerli insanlara danıştım. Onların büyük desteğini alarak yola koyuldum. Kendilerine binlerce teşekkürler…
Aslında bu festival çok şanslı bir festival… Kimse emeğini, zamanını, yüreğini esirgemedi. Ve böylece; Güneydoğunun ilk “Çocuk ve Gençlik Tiyatro Festivali” doğmuş oldu…
Festivali tasarlamaya başladığımda karşılaştığım ilk sorun şuydu: Bu projenin maddi boyutunu kim karşılayacak? Bir buçuk yıl kadar elimde dolaştı proje. Sonra Mardin Valiliği’nin projeyi sahiplenmesi, Kültür Bakanlığı’nın projeye desteği ve özellikle Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünün projeye çok önemli katkısıyla ilk festival 2009 Kasım ayında gerçekleşmiş oldu.
Hedeflerimizi ise şöyle özetleyebilirim: Mardin’de yaşayan çocuk ve gençler için tiyatronun önemli bir iletişim aracı olduğunu onlara anlatabilmekti. Tiyatro sanatını “empatik”, iletişim yaratacak bir disiplin olarak gördüğümüzü anlatmak istiyorduk. Çünkü tiyatronun birebir etkileşim, empati özelliği özellikle Mardinli çocuklar ve gençler için çok önemli bir yerde duruyor. Ayrıca tiyatronun soyut, anlaşılmaz, sadece eğlencelik bir şey olmadığını aksine, bireyin kimlik gelişimine, “empati kurabilme” becerisine, kendini doğru ifade edebilme becerisine katkıda bulunan bir sanat olduğunu göstermeyi arzu ettik. Tiyatronun yaşadığımız olay ve durumlarla ilgili sebep sonuç ilişkisi kurabilmeye, çözümleme yapabilmeye olanak veren somut bir şey olduğu bilincini yaymayı istedik.
Bu hedeflerimizi gerçekleştirmek için ise Mardin de sağlam bir alt yapı, nitelikli ve bilinçli tiyatro izleyicisi oluşturmak gerekiyor. Festivalin bu yönü de festival süresince profesyonel tiyatroların sergilediği oyunlarla, atölye çalışmalarıyla, söyleşi ve panellerle sürekli vurgulandı.
Geçen yıldan bu yıla nasıl tepkiler aldınız? Festival Mardinliler tarafından nasıl karşılandı?
İlk festivalle beraber çocuklar, gençler ve hatta yetişkinler akın akın oyun izlemeye geldiler. Açıkçası bu kadar büyük bir ilgi beklememiştim. Bu ilgi aslında bu bölgede tiyatro sanatına ne kadar büyük bir ihtiyaç duyulduğunu da ortaya koyuyordu. Valilik ve festivalde yer alan her birey bu işin içine büyük bir heyecanla girdi. Geçen sene bir avuç gençle gerçekleştirdiğimiz festival bugün seksen kişi ile gerçekleşiyor. Bu çok önemli bir gelişim. Tabi festival organizasyonu bağlamında düşünüldüğünde, bu çok yeni bir yapılanma. Tecrübe edinme düzeyindeyiz. İnanıyorum ki bundan sonrasında çok daha iyisi gerçekleşecek. Çünkü işini bilen insanlarla, bu işi gerçekten sorumluluğunu bilen, sahiplenen insanlarla çalışmayı çok önemli buluyorum. İnanıyorum ki şimdi tecrübe edinen arkadaşlarımız, çok daha keyifle ve çok daha rahat işin içine girecekler. Mardin bu festivali sahiplendi. İnanıyorum ki bu sahipleniş festivali çok daha ileri noktalara taşıyacak.
Bu seneki festivalin programı nasıldı? Ve festival yapısal olarak nasıl örgütleniyor?
Festival programı temelde atölyeler ve oyun gösterimleri üzerine kurulu. Davet ettiğimiz oyunların niteliği çok önemli bizim için. Alanlarında oldukça nitelikli işler yapan gruplarla çocuk ve gençlerimizi buluşturmak bizim için önemli. Tiyatronun nitelikli oyunlarla çocuklara ve gençlere ulaşması çok önemli. Özellikle daha önce tiyatro izlememiş çocuk ve gençler için çıtayı yüksek tutmak bir kat daha önemli.
Oyun seçimlerinin festival festival dolaşarak yapıldığını söyleyebilirim. Seçici kurulumuz yeni oluşuyor. Bundan böyle seçici kurulumuzun seçeceği oyunlarla çocuklara ve gençlere ulaşacağız. Türkiye’de ve dünyadaki çocuk ve gençlere hitap eden en iyi oyunlarla çocuk ve gençlerimizi buluşturmayı hedefledik. Tiyatro Tempo’dan, Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’na, Lüleburgaz Uçan Eller Kukla Evi’nden, Terakki Oyuncuları’na pek çok değerli topluluk buradaydı. Ayrıca yurt dışından konuklarımız vardı; Polonya, Bulgaristan ve Danimarka’dan üç yabancı topluluk nitelikli oyunlarıyla çocuklarımız ve gençlerimizle buluştular. Ve İran’dan bir konuğumuz vardı, Davood Kıanıan; kendi ülkesinde çocuk ve gençlik tiyatroları ile ilgili bir merkezin başında. Ülkesindeki geçmişi ve bugüne ilişkin durumu aktardı. Üstün Akmen, Gülsen Tuncer ve Nihal Kuyumcu’nun katılmış olduğu bir panelde Türkiye’de çocuk ve gençlik tiyatrosunun geçmişi, bugünü ve geleceği tartışıldı.
Diğer yandan Mardin’de bir tiyatro altyapısı kurmak ve ürüne dönük çalışmaların devamını sağlamak için atölyelerimizin sayısı fazla tutuldu. Çünkü Mardin’in kendi içinden oluşacak bir yapının ortaya çıkması çok önemli. Bu yapı güçlenince daha çok nitelikli grup oluşumu, daha çok çocuğa, gence, insana ulaşmak mümkün olacak. Bu, bir yandan da GAP bölgesinde örnek bir yapı oluşturma hedefi de taşıyor. Bu mikrobun diğer illere de sıçramasını sağlamak istiyoruz.
Yani festival sadece seyircilerin oyunlara getirildiği bir organizasyon olarak yapılmıyor. Hem atölye programı güçlü tutuluyor hem de sene içerisinde bu bir eğitim projesi olarak devam ediyor.
Evet, ilk ve ikinci festival arasındaki süreçte boş durulmadı. Amatör tiyatrolara destek ve GAP gezici tiyatro projesi adı altında üç ay süren bir proje sürdürüldü. Mardin’de, sayısı az da olsa amatör tiyatrocular ve tiyatro grupları vardı. Bir oyunu alıp, metin ezberleyip sahneye koymanın tiyatro olduğu düşüncesi hakimdi. Dolayısıyla öncelikle bu grupları beslemek önemliydi. Özellikle tiyatroyla üniversite yıllarında tanışmış öğretmenlerden oluşan bir kesim var; mezun olduklarında nereye atandılarsa orada küçük gruplar oluşturarak tiyatro heveslerini veya ihtiyaçlarını gidermeyi amaçlamışlar. Bu grupların Ankara’dan ve İstanbul’dan gelen profesyonellerden eğitim almaları sağlandı. Bu eğitim sürecinde neyin eksik olduğu çok daha net ortaya çıktı. Tiyatroya dair sağlıklı bir yapılanma amaçlanmıştı ama teknik ihtiyaçlarımız nasıl karşılanacaktı? Sürekli olarak Ankara veya İstanbul’dan veya en yakın Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’ndan taşımalı olarak mı karşılayacağız teknik ihtiyaçlarımızı? Mümkün değil… Işık tasarımcısı gerekiyor, kostüm tasarımcısı, dekor tasarımcısı gerekiyor. Bu nedenlerle proje kapsamında Endüstri Meslek Lisesi’nden bir grup öğrenciye ışık tasarımı konusunda eğitim verildi. Kız Meslek Lisesi’nden bir gruba da kostüm tasarımı eğitimi verildi. Yine Endüstri Meslek Lisesi’nden, ahşap işlemeciliği ve metal işlemeciliği bölümlerinden alanlarında başarılı öğrenciler seçilerek, sekiz ila on kişiye, üç aylık bir dekor tasarımcılığı eğitimi verildi. Bu eğitimler ekonomik güçlükleri yenebildiğimiz sürece devam edecek. Tabiî ki tüm çabamız bu…
2. Festival sürecindeki atölyelerden birisi de ışık tasarımcılığı atölyesiydi. Eğitimlerin sürekliliği yapılanma için çok önemli. Festivalde atölyelerin bu derece ağırlıklı olmasının nedeni de işte bu. Buradaki alt yapının güçlendirilmesi… Umut ediyorum ki; ekonomik güçlüklere bir çözüm bulabiliriz ve kamyon alımı gerçekleşir. Böylece bu bölgede çok uzak yerlerde yaşayan çocuk ve gençlere ulaşmak gezici tiyatro projesi kapsamında gerçeklik kazanır..
Bu anlattığınız projenin adı Amatör Tiyatrolara Destek ve GAP gezici tiyatro projesi ve proje hala devam etmekte…
Evet… Henüz bitmiş değil. Eğitim alan öğretmenlerden oluşan bir grup kendi çalışmış olduğu okullarda gruplar oluşturup öğrencilere eğitim verecekler. Bu eğitim sonucunda çıkan ürünler önümüzdeki Mayıs ayında düzenlenecek bir şenlikte sergilenecek.Tabi az önce de belirttiğim gibi ortaya çıkan ürünlerin gezici tiyatro kapsamında uzak il ilçe ve köylere ulaşması en önemli hedeflerimizden.
Festival programına gelirsek, programda bu sene kukla biraz ağırlıklı gözüküyor?
Evet… Birinci festival sonrasında ürüne dönük çalışmalar çokça yapıldı. Kukla, birebir beceri isteyen ürüne dönük bir yapı içerdiği için daha ağırlık kazandı. Bu arada kukla atölyeleri de ağırlıktaydı. Hem çocuklara hem de öğretmenlere… Çünkü çocuklara ulaşmak öğretmenlerden de geçiyor. Dolayısıyla öğretmenlerin bu aracı kullanmaları ve işi bilen eğitmenlerden öğrenmeleri önemliydi.. Çocuklar da kukla ve gölge oyunu atölyelerinden çok keyif aldılar.
Müthiş bir heyecan vardı. Geçen yıl atölyelere katılım okullardan birer ikişer zorunlu tutulmuştu. Ancak bu sene herkes kendi isteğiyle, kendi inisiyatifiyle katıldı. Ben bunu önemsiyorum. Kendiniz için ihtiyaç duyduğumuz şeye katılmamız ve buna alışmamız önemli. Kendi inisiyatifimizle karar vermemiz ve iş yapmamız çok önemli.
Çok hızlı ve yoğun bir süreç yaşadık. Katılımcıların çok memnun ayrıldığını görüyorum. Bir takım aksaklıklar olmadı mı? Elbette oluyor. Birden hızla yayıldık. Geçen sene festival sadece Mardin merkezini kapsıyordu. Bu sene ilçelere de yayıldık. Midyat, Kızıltepe, Dara… Bu bizim için hızlı bir yayılma; zorlanmadık desem doğru olmaz. Böylesi bir yayılma, bir takım ihtiyaçlara da bir an evvel çözüm bulmayı gerektiriyor. Örneğin, salonlardaki teknik yetersizlikler nedeniyle dış mekanda oynanabilecek oyunlar seçmek durumunda kaldık.
Mardin’de kurmaya başladığımız yapılanmayı doğru ve nitelikli bulduğumu söylemeliyim. Doğru insanlar ve doğru gruplarla buluştuğumuzu düşünüyorum. Seneye şu anki niteliğin de üzerine çıkacağımızı umut ediyorum. Birlikte çok daha nitelikli ve farklı bir festivali yaşayacağımızı düşünüyorum. Festival adım adım büyüyor ve gelişiyor. Amacımız daha çok gence ve çocuğa ulaşmak. Mardin’de sürdürülebilir, kendi ayakları üzerinde durabilen bir tiyatro geleneği yaratmak istiyoruz. Örneğin geçen sene eğitim alan kişi ve topluluklarla iki ürün çıkarıldı; Rumuz Goncagül ve Kanlı Nigar. Bu oyunlar Haziran’da sergilendi. Hatta o dönem bir seçici kurulumuz vardı ve bu oyunları izledi ve değerlendirdi. Bu oyunları festival programına almayı tasarladık fakat bahsettiğim teknik aksaklıklar ve sonradan ortaya çıkan hesapta olmayan nedenlerden dolayı çok istememize rağmen bu festivalde yer alamdılar. Ancak bir sonraki festivale yerel grupların oyunlarını dahil etme konusunu zorlayacağız.
2. Festivalin de ardından festivalin geleceğe dönük hedeflerini sorsak?
Elbette öncelikle festivalin Mardin’deki tiyatro alt yapısını güçlendirerek yola devam etmesi gerekiyor. Kendi seyircisini yetiştirmesi gerekiyor. Ayrıca Mardin’in karakteristiği ve geçmişi ile bağlantılı bir festival olması çok önemli. Bu konularda araştırmalarımız ve uygulamalarımız var. Bu açıdan festivalde çok dilli ürünlerin yer alması önemli. Fakat unutmamamız gereken çok önemli bir şey var hedef kitlemiz çocuklar ve gençler çok dilli olmak adına da her aklına esip tiyatro yapan gruplarla çocukları ve gençleri buluşturmak mümkün değil. Hele Türkiye de nitelikli çocuk ve gençlik tiyatrosu yapan grupların varlığı bu kadar azken dilin önemi yok. Sizin çocuk ve gençlere neyi nasıl sunduğunuz önemli. Bu festivalde de yaşadığımız gibi, gelen yabancı gruplar size oyunlarını kendi dillerinde sunuyorlar ve çocukları oyunları ile sarıp sarmalıyorlar. Çocuklar için doğru yapılan iş ve evrensel dil önemli. Bu konuda büyük büyük laflar edilirken lütfen bu önemli noktayı atlamayalım. Biz festivalde özellikle buna çok dikkat ediyoruz. Oyun ve etkinlikler üzerine paylaşımı arttırmak ve bir eleştiri kültürü geliştirmek için yöntemler geliştirmek istiyoruz. Festivalin diğer illere yayılması da önemsediğimiz bir diğer nokta.
Katıldığımız tüm gösterimlerde, Mardin seyircisinin salonları doldurduğunu, oyunlara ilginin çok yoğun olduğunu gördük. Bu sene ve geçen seneki festival kaç çocuk ve gence ulaşmıştır yaklaşık?
Geçen sene on oyunla yaklaşık 12 bin kişiye ulaştık. Bu sene dört oyun fazlamız var geçen seneye göre… Tabi ilçeler eklendi ve oyunların gösterim sayısı geçen yıla göre çok arttı. Ayrıca sokakta oynanan oyunları da düşündüğümüzde 18.500 çocuk ve gence ulaşıldığı söylenebilir. Yetişkin izleyicileri de saydığımızda yaklaşık 20 bin seyirciye ulaşıldı diyebilirim. Önümüzdeki festivallerde bu sayının büyümeye devam etmesini hedefliyoruz.
Tepkiler nedir? Çocuklar ve gençler neler söylüyorlar festival hakkında?
Mardin’den bir sınıf öğretmenimiz kendisinin de bir kukla oyununu ilk kez izlediğini söylemişti. Çok etkilenmiş gösteriden. Bir çocuk oyununu böyle dikkatle izleyeceğimi düşünemezdim, neredeyse çocuklarla geldiğimi unuttum demişti.
Dara harabelerinden bir öğretmen ise şöyle bir şey söylemişti: “Çocuklarımız oyunlarda öğrenmiş oldukları İngilizce sözcükleri sınıfların da tekrar ediyorlar. Oyunları taklit ediyorlar. Örneğin kız öğrenciler oyundaki kadın oyuncu gibi kahkahalar atıp kız çocuklarının kahkaha atmasının kötü bir şey olmadığının bilincine varıyor.”
Hoşuma giden bir anekdotta şöyle: Midyat’ta bir ortaokul öğrencisi okul gazetesi için röportaj yapmak istiyor. O esnada kendisi soru yağmuruna tutuluyor. Birisi tiyatro nedir diye soruyor bizimkine; o da şöyle yanıtlıyor: Tiyatro televizyonun elektriksiz hali. Ama canlı hali… Belki oynuyor ama seninle oynuyor… Protokol denince aklına ne geliyor sorusuna ise bildik bir cevap veriyor: Başbakan, cumhurbaşkanı, belediye başkanı… Soruyu soran ekliyor: Peki, burada tiyatro yapanlar için protokol kimdir? Bizimki müdür, öğretmen gibi yanıtlar veriyor. Bu yanıttan sonra da soruyu soran ona şöyle diyor: Hayır bu festivalde asıl protokol öğrenciler, çocuklar ve gençler… O nedenle önde siz duruyor, siz oturuyorsunuz… Bu yanıtı alınca durup düşünüyor bizimki… Hepimizin biraz durup düşünmesi gerektiği gibi.
Türkiye’de farklı çocuk ve gençlik tiyatroları festivalleri örgütleniyor. Bunların çoğunu takip eden ve bizce en önemlilerinden birini örgütleyen bir kişi olarak, festivallerin niteliğine dair değerlendirmeniz nedir?
Evet, mümkün olduğunca takip etmeye çalışıyorum. Teşekkür ediyorum en önemlilerden biri nitelendirmeniz için. Henüz ikinci yılımız ve tabi çok yeni bir festival henüz öğrenme safhasındayız. Amacımız doğru ve nitelikli bir iş yapmak yolumuza bu doğrultuda devam etmek.
Şimdi, tabi tüm festivallerin kendi koşulları olanak ve olanaksızlıkları doğrultusunda oluşturulmuş farklı konsepti var. Yanlış ve ya doğru nitelendirmesinden ziyade sanırım durumu ancak şöyle ifade edebilirim. Yaptığımız işle bir çok çocuk ve gence ulaşıyoruz. Oyunların niteliğine daha çok özen gösterilmeli diye düşünüyorum. Ayrıca festivalin gerçekleştirildiği yöre veya bölgeye ait bir şeyler içermeli festival. O dokuyu anlatan ifade eden bir yönü olmalı festivalin. O yörenin insanları da kesinlikle festivalin içinde olmalı festivali sahiplenmeli diye düşünüyorum. Uzaklardan birileri geldi festival yapıp gitti diye bakılmamalı diye düşünüyorum. Festivalin gerçekleştiği yörede veya bölgede alt yapıyı güçlendiren çalışmalar yapılmalı diye düşünüyorum.
Dediğim gibi henüz çok yeniyiz. Doğru bir iş yapmaya ve bu bölgede tiyatro sanatının kök salmasına çalışıyoruz. Bizi geliştirecek, yol gösterecek her türlü öneriye açık olduğumuzu da ifade etmek istiyorum.
Aysel Yıldırım, İlker Yasin Keskin / MİMESİS
2 yorum
Nurhan’ın birgün hakettiği bir konuma gelip önemli şeyler
yapacağından emindim. Beni haklı çıkardı. Kolay gelsin, eline sağlık diyorum.
İnci San
Nurhan Öktem, yaptıklarıyla örnek bir öğretmendir. O yaptıklarıyla çocukların ve gençlerin aktüel ve entellektüel donanımlarına önemli katkılar sağlamaktadır. Kendisinin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ödüllendirilmesini dilerim.
Ömer Kutlu
Ankara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Fakültesi