iDANS, “Kritik Çaba” ve Dans Üzerine Yazmak

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Berna Kurt

2008 yılının Temmuz-Ağustos aylarında Bimeras Kültür Vakfı’nın desteğiyle ImPulsTanz Uluslararası Dans Festivali’ndeki Critical Endeavour programına katılmıştım. Farklı ülkelerdeki dans yazarlarından eğitim almış, çok sayıda gösteri seyretmiş ve diğer katılımcılarla birlikte Ö1 Prix Jardin d’Europe çağdaş dans koreografları yarışmasının jüri üyelerinden biri olmuştum.[1] Bu sene bu programın üçüncüsü, 18-31 Ekim 2010 tarihleri arasında, iDANS İstanbul Uluslararası Çağdaş Dans ve Performans Festivali kapsamında, İstanbul’da gerçekleştirilecek. “Jardin d’Europe”[2] etkinliklerinden biri olan “Critical Endeavor (Kritik Çaba)”, çağdaş dans ve performans sanatları yazarlığında uzmanlaşmakta olanlara yönelik bir eğitim programı. Dans alanındaki eleştirel pratiklerin sorun, sorumluluk ve sorgularıyla yüzleşerek, hem nitelikli hem de erişilebilir bir eleştirel yazının gelişimine katkıda bulunmayı hedefliyor. Seminerlerinin eğitmenleri ise Gurur Ertem, Jean-Marc-Adolphe, Franz Anton Cramer, Pieter T’Jonck  ve Tang Fu Kuen.[3] Çalıştay katılımcıları aynı zamanda 31 Ekim 2010 akşamı verilecek olan “Prix Jardin d’Europe” Avrupa Çağdaş Dans Ödülü’nün de jürisini oluşturuyor. 

Türkiye’de sanat eleştirisi dendiğinde, öncelikle sinema ve plastik sanatlar alanları akla geliyor. Özellikle sinema eleştirisi, günlük gazetelerde yayınlanan vizyon filmleri üzerine tanıtım ve eleştiri yazılarıyla, sinema dergileriyle….vb. belli bir yaygınlığa ulaşmış durumda. Aslında sınırlı bir alanda eğitim veren “sanat tarihi” bölümlerinin mezunları da sergi eleştirileri yazıyor, belli dönemlerde sanatçılarla gerçekleştirdikleri röportajları yayınlıyorlar. Gazetelerde bazen müzik yazıları da yayımlanabiliyor, hatta müzik eleştirisi üzerine tartışma bile yürütülebiliyor.[4] Tiyatro eleştirmenliği ve dramaturji bölümünden mezun olan öğrenciler çeşitli internet siteleri ve tiyatro dergilerinde yazı yazabiliyorlar. Dans üzerine kalem oynatan birkaç kişi ise, yazılarını genellikle kendi blogları ve web sitelerinde yayınlıyor. Çünkü bazen tiyatro ya da sahne sanatları dergilerinde, hele de günlük gazetelerde yazı yayınlatmak için ciddi bir mücadele yürütmek durumunda kalabiliyorsunuz. Bu mecralarda önemli konumları tutmuş tanıdıklarınızın olması gerekiyor; onay aldığınızda da yazıları kısaltmanız, eleştirel bölümden çok tanıtım bölümüne ağırlık vermeniz…vb. talep edilebiliyor. Hatta bazen yazınız onaylanıyor ancak Türkiye’deki yüksek siyaset gündemlerinin sürekli değişmesi yüzünden sıra bir türlü dansa gelemiyor; siz de günlerce bekletildiği için eskimeye yüz tutan yazınızı geri çekmek durumunda kalıyorsunuz.

Günümüzde dans seyretmeyi ve yazı yazmayı seven birkaç meraklı, az sayıda koreograf ve zaten az sayıda olan dans akademisyeni, çok da sürekli olmayan bir biçimde yazı üretiyor. Geçmişte yazı yazan birçok kişi de Türkiye’de eleştiri kültürünün oluşmadığından yakınarak bu işten vazgeçtiğini söylüyor. Konservatuarlarda ders veren bazı hocalar yazı üretimini desteklemek için öğrencilere ödevler veriyor; belki birkaç genç bu işi sever de yazmaya devam eder diye düşünüyor. Çağdaş Gösteri Sanatları Girişimi (çgsg) ve Bimeras gibi oluşumlar da, bu alanda üretimi teşvik etmek üzere çalıştaylar düzenliyor.

Kısacası Türkiye’de dans alanında metinsel üretim çok yaygınlaşmış durumda değil. Böylesi bir ortamda da, dans eleştirisi alanında profesyonelleşmenin hayali bile kurulamıyor. İki sene önce ImPulsTanz’da, en çok bu işten ekmek kazanan insanlar gördüğümde şaşırmıştım. ABD’de ve Avrupa’da dans yazarları[5] günlük gazetelerde, performans sanatları dergilerinde kısa tanıtım ve değerlendirme yazıları yazarak geçimlerini sağlıyorlardı. Hatta bazıları ünlü koreografların yaratım süreçlerine katılıyor, onlara dramatujik destek sunuyor, bu süreçleri kayda geçirip, sonra da kitap olarak yayınlayabiliyorlardı. Gerçekten hayal etmesi bile güzel. Türkiye’de dans yazısı yazmanın, dans kitabı yayınlamanın, kitap çevirmenin yaygınlaşmasını, bu tür işlerin geçim kapısı olabilmesini sağlamamız gerekiyor. Bence “Kritik Çaba” işte bu yüzden de, hem eleştirel hem de “kritik” bir çaba.

 

 


[1]Bu sürece dair izlenimlerimi şu yazıda toparlamaya çalışmıştım: http://www.bgst.org/dans/arastirma.asp?id=3&bn=1&righthtml=impulsTanz

[2] Kısmen Avrupa Birliği Kültür Komisyonu tarafından desteklenen beş yıllık bir proje olan Jardin d’Europe”un on adet Avrupalı ortağı var: Ultima Vez (BE), CCN Montpellier (FR), Workshop Foundation (HU), Lokomotiva (MK), Station (RS), 4Culture (RO), Cullberg Ballet (SE), Bimeras Kültür Vakfı (TR), Southbank Centre (UK), danceWEB (AT).

[3]http://www.idans.info/2010/index.php?Festival=idans04&Application=ticket&Engine=Show2&Id2=2&Language=tr 

Ayrıntılı bilgi için bkz. http://www.jardindeurope.eu/index.php?id=48

[4]Haziran 2010’da Radikal gazetesinde Serhan Bali, Dr. İlke Boran  ve Cem Erciyes arasında müzik eleştirisi üzerine bir tartışma yürümüştü. Ben de dans alanında da bu tür bir tartışma yapılabilecek kadar yazılı üretim olmasını hayal etmiştim…

[5]“Dans eleştirmeni” demekten imtina ediyorum; kısmen bu işin iktidarla ilişkisini sorunsallaştırdığım, kısmen de Türkiye’de nasıl bir tanımlama yapılabileceğinden emin olamadığım için.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Berna Kurt

Yanıtla