Farklı Bir İktidar Çatışması

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Metin Boran

Oyun Atölyesi yeni sezonu, farklı bir yorumla sahneye taşıdığı bir W. Shakespeare klasiği olan Macbeth oyunu ile açtı. Haluk Bilginer’in sade ve duru çevirisi ile sahneye uyarlanan oyunun yönetmeni Kemal Aydoğan. Sahne tasarımını Bengi Günay’ın yorumladığı oyunun müzikleri Tolga Çebi’ye, ışık tasarımı ise İrfan Varlı’ya ait.

Shakespeare’in dünyada en çok sahnelenen oyunlarından biri olan Macbeth, konusu, biçimsel özellikleri, karakterlerin derinlikli kurgusu ile en çok tartışılan metinlerinden birisi. İktidar hırsı ile gözü dönmüş bir insanın, entrika ve kumpasla işlediği cinayetler ve kurduğu faşizan yönetimi psikolojik, sosyolojik ve politik yönleri ile tartışmaya açılır.

İskoçya kralının komutanlarından Macbeth, cadıların kendisini kral olacağına inandırması ve karısı Lady Macbeth’in kışkırtması ve suç ortaklığı ile amcasının oğlu Kral Duncan’ı bir akşam evinde verdiği yemekte öldürür ve iktidara yerleşir. Bundan sonra iktidar hırsı ile önünde engel olarak gördüğü herkesi yok etmekten çekinmez. Bu ölümlerle yavaş yavaş akıl sağlığını yitiren Macbeth, çevresinde herkesten kuşkulanmaya başlar. İktidarına yönelik tehlike oluşturacağı düşüncesiyle en yakın arkadaşı Komutan Banquo’yu da öldürür. Bu süreçte çıldırma noktasına gelen Macbeth, iktidarını sağlamlaştırmak için hükmünü katılaştırmaktadır. Yönetimde aldığı kararlar akıl, sağduyu ve hukuktan yoksundur. Önce karısı Lady Macbeth akıl sağlığını yitirerek çıldırır. Macbeth en yakın arkadaşı Macduff’ın ortalıktan kaybolması üzerine illete tutulur, hayalet görür, kendi kendine konuşmaya başlar. Bu arada İngiltere’ye sığınmış olan Macduff öldürülen kralın oğlu Malcolm’la birlikte ülkeye döner ve Macbeth’i öldürür.

Uzunca bir özetini yazdığım Macbeth, orijinal hali ile yaklaşık dört saatlik bir oyun, ancak Yönetmen Kemal Aydoğan reji yorumunda metni iki saatlik bir süreye indirgeyerek, gösteriyi somut bir anlatıma dönüştürüyor. Yorumunda güncel iktidar çatışmalarına da göndermelerde bulunan Aydoğan, Hrant Dink’in katlini de anımsatıyor seyirciye. Bengi Günay’ın öldürülmüş insan iskeletleri ve kafatası kemiklerinden kurulu -taht anlamına da gelebilecek- sade ama anlamlı dekoru iktidarın çatışma alanı. Aydoğan, sorgulamasını, cinsiyet ayrımı yapmadan insanın ne menem bir yaratık olduğu üzerinden yapıyor. Ve bugünün yönetim ve iktidar çatışmasını, bireysel ya da toplumsal hırslarımızı insan olma özelliğimizde arıyor. Tolga Çebi’nin her sahnenin duygusal anlamına uygun etkili ve sarsıcı müziği ve İrfan Varlı’nın ışık vurguları ile pekiştirilen anlatımla Aydoğan, bugün ve her zaman bir çöküşün içinde olmuş insanın, varoluş sorunu üzerine kafa yoruyor.

Oyunda uzun bir zaman sahnelerden uzak kalmayı tercih eden İlker Aksum çetrefilli bir kahraman olan Macbeth’i yorumluyor. Aksum Macbeth’in kaskatı kesilmiş iç dünyasını, ikilem içindeki duygu ve düşüncelerini, çelişki ve çatışmalarını, özenli bir oyunculuk örneği ile ortaya çıkarırken metnin anlaşılmasına özel bir katkı sunuyor. Lady Macbeth’de izlediğimiz Esra Kızıldoğan, Oyun Atölyesi’nin diğer oyunları Othello ve Jeanne D’arc’ın Öteki Ölümü oyunlarında olduğu gibi temiz ve iyi düşünülmüş oyunculuk anlayışını bu oyunda da koruyor ve metni canlı kılarak öykünün anlamına derinden bir katkı sunuyor. Kızıldoğan, kendi içinde iç çatışma yaşayan Lady Macbeth’in ruh halini, oyunun her aşamasında özenle ayrıştırarak yorumlaması önemli bir oyunculuk örneği olarak karşımıza çıkıyor. Diğer yandan Malcolm’da izlediğimiz Barış Yıldız, Banquo’da Murat Tüzün, Macduff’da Saygın Soysal ve Duncan’da Ender Yiğit de oyunculukları ile Aydoğan’ın sahne yorumuna ses ve tavırları ile önemli katkılar sunuyor.

Oyun Atölyesi Macbeth’le Shakespeare geleneğini kendi tarzlarında devam ettiriyor. Güncele, klasiklerle yaklaşma geleneği bu. Özü, biçimi, iletiyi harmanlayarak eğlenceyi ve görsel olanı yaratma girişimi… İnsanı ve sanatı unutmadan.

Evrensel

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Metin Boran

Yanıtla