Üstün Akmen
Bu dokuzuncu yazı, tam dokuz haftadır (Bkz: Evrensel/11.08.2010; 18.08.2010; 25.08.2010; 01.09.2010; 08.09.2010; 15.09.2010; 22.09.2010; 13.10.2010) Koruma Kurulu kararıyla tescil edilmiş, koruma grubunca 1. Grup olarak belirlenmiş; rölövesi ve yenileme avan projeleri onaylanmış İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nin hangi nedenlerle tadil edilemediğini, dolayısıyla neden hâlâ açılamadığını sorgulayıp duruyorum.
AKM’nin hangi nedenlerle tadil edilemediğini sorgularken, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı arasında AKM’nin yapımına ilişkin imzalanan protokolden sonra bütün sürecin değiştiğini, bu konuların artık Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın önceliği dışına çıktığını öğrenmiş bulunuyorum. Koruma Bölge Kurulunca onaylanan restorasyon avan projesinin, binayı kullanan sanatçılar ve yöneticiler tarafından sanatsal aktiviteleri ve işleyişi olumsuz etkileyeceği saptanarak uygun bulunmadığını da (Belgeleriyle sabit) biliyorum.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından kullanıcılar tarafından istenmeyen bu projede ısrar edilmesi üzerine, Kültür Sanat Sendikası’nın idari yargıda dava açtığını, mahkemenin bilirkişi incelemesi de yaptırarak önce yürütmeyi durdurma, sonra esastan karar vererek bu projeyi bozma kararını aldıklarını sizlere bir kez daha anımsatmayı görev addediyorum.
Haziran 2008 tarihinde AKM apar topar boşaltıldıktan sonra, içinde bulunan Devlet Operası, Balesi, Devlet Tiyatroları, Devlet Senfoni Orkestrası, koro ve topluluklar sağlıksız, işlevine uygun olmayan yerlere alelacele taşınıyor, taşınılan binalara da yüksek meblağlarda kiralar ödenip tadilatlar yapılıyor. Bırakın İstanbul gibi bir metropolün sanat damarlarından en önemlisinin kesilmesini, bu zarar-ziyanı kimin üstleneceğini, kimin ya da kimlerin hesap vereceğini doğrusu çok, ama çok merak ediyorum.
Opera-bale ile tiyatronun sahneleriyle aynı binada yer alması gereken ve bu sanat kollarının olmazsa olmaz parçaları olan; belli ısıda kontrollü ortamlarda çalışılması gereken atölyeler İstanbul’un dört bir yanına dağılmış durumda. Hiçbir ısıtma sistemi olmayan, hatta su çektiği için yıkılma tehlikesi bulunan, tehlikeli kimyasal madde barındırma olasılığı bulunan köhne bina ve hangarlarda üçüncü kışı geçirtecek hainlerin adlarını bilmek istiyorum.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın, bu projenin uygulanmasında kendi istekleri doğrultusunda neden ısrarcı davrandıklarını, dahası AKM için ayrılan 75 milyonluk bütçeyi Bakanlığa neden aktarmadığını ısrarla soruyorum.
Diğer taraftan, Ajans, yasalara karşın projede ısrar etmeseydi süreç acaba bu noktaya gelir miydi sorusunu yeniden gündeme getiriyorum. Koruma kurulunun, 31 Aralık 2009 tarihinde AKM’nin mevcut haliyle onarımı yolunda aldığı karara Ajans tarafından neden uyulmadığını bilmek istiyorum. 14 Ocak 2010 tarihinde gereksinimlerle ilgili Bakanlıkça koruma kuruluna başvurularak vaziyet planı onayı gerçekleştirildiği gerçeğinin ısrarla üzerinde duruyorum.
Ajansı, istediği proje gerçekleşemedi diye konuyu askıya almakla, uykuya yatırmakla; yeni bir ihale yapmak yerine, ödeneğin bittiğini söyleyip aradan sıyrılmakla suçluyorum. AKM için hazırlanan projenin yanlış olması nedeniyle iptal olması üzerine gösterilen tepkinin ödeneği yok ederek “bertaraf” edilmesini eleştiriyorum.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti hakkındaki yasada belirtilen İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı, Rami Kışlası’nın kütüphane olarak yenilenmesi, Ayazağa Kültür Merkezi’nin yapımı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın asli görevleri arasındaysa, Ajans nerede diye meraklanıyorum.
İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı için çeşitli Bakanlıklar, kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü ve benzin gelirlerinden elde edilen maddi kaynaklar bugüne kadar nerelere sarf edildi, bir gıdım dahi olsun bilgi alamıyorum.
Mimar Murat Tabanlıoğlu, ekip başı olarak mühendislik hizmetleri karşılığı Ajans’tan tahsil ettiği 2 milyon 533 bin Türk lirasını kimlere, nerelere ödediğini müspet evraklara istinaden tevsik edebilir mi diye kurcalıyorum, sonuca ulaşamıyorum.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 65 (a) maddesi kültür ve tabiat varlıklarını tahrip edenlerle ilgili 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanmasına amir olduğuna göre, Atatürk Kültür Merkezi’nin bu halde bırakılmasının bal gibi kültür varlığının tahrip olması anlamına geldiğine inanıyorum. Hem yukarıda sıraladığım konularda, hem de Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun ilgili maddesinin uygulanması hususunda Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcısına şikayetçi sıfatıyla suç duyurusunda bulunmamı (Bkz: Evrensel-15 Eylül 2010) tekrarlıyorum.
Bu arada, Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Türkiye Merkezi’nin yönetim kurulu, bu konuda bir imza kampanyası düzenlenmesine çağrıcı oluyor. Aşağıda imzası bulunanların da suç duyurusunda bulunduklarının açılan dosyaya kabulünü sayın savcıdan arz ve talep ediyorum.
Soruların (varsa) yanıtlarının AKM ile ilgili sır perdesini aralayacağına, hatta açacağına inanarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığım suç duyurusunu destekleyenlere yürekten, içten minnet duygularımı iletiyorum.
Destekleyicilerimin adlarını aşağıda abece sırasına uygun olarak açıklıyorum.
Adnan ÖZYALÇINER (Yazar); Ahmet LEVENDOĞLU (Tiyatro Stüdyosu Genel Sanat Yönetmeni); Akif YEŞİLKAYA; Arzu AÇIKGÖZ; Atila ALPÖGE (Yazar); Ayşen İNCİ (Oyuncu); Ayşen ÖNEN (Uluslararası Hukukçu Kadınlar Konfederasyonu Başkan Yardımcısı); Başak MEŞE (Tiyatro Pera-Oyuncu); Defne HALMAN (Oyuncu); Dilek ÜNAL (Tiyatro Pera); Emek Uyar; Emre ERDEM (Dramaturg/Tiyatro Eleştirmeni/ITI Başkan Yardımcısı); Erdinç ANAZ (Tiyatro Pera-Oyuncu/Koreograf); Esen ÇAMURDAN (Dramaturg/Tiyatro Eleştirmeni); Eser RÜZGÂR (Tiyatro Eleştirmeni); Ezgi KASAPOĞLU (Tiyatro Pera); Filiz KUTLAR (Oyuncu); Fuat ULUS (Dr/Psikiyatr); Genco Erkal (Dostlar Tiyatrosu-Oyuncu/Yönetmen); Gözde ÖZDEMİR; Hale ŞENÖZGEN; Hasan ANAMUR (Prof. Dr./Tiyatro Eleştirmeni); Hasan ÖZTÜRK; Hülya KARAKAŞ (Oyuncu/Yönetmen); Hülya NUTKU (Prof. Dr./Tiyatro Eleştirmeni); İhsan ATA (Tiyatro Eleştirmeni); İlker YİĞEN (Tiyatro Pera); Kamer YILDIZ (Tiyatro Stüdyosu); Koray TARAKÇIOĞLU (Tekstil Mühendisi); Levent ÖKTEM (Tiyatro Pera-Oyuncu); Leyla ERBİL (Yazar); Leyla YAZICI; Linda ÇANDIR (Tiyatro Pera); Mehmet ASLAN (Tiyatro Pera); Mehmet ATAK (Oyuncu/Yönetmen); Mesut ÖNEN (Prof. Dr./Hukukçu); Metin Boran (Tiyatro Eleştirmeni); Muhammet UZUNER (Tiyatro Pera); Murat KARASU (Oyuncu/Yönetmen); Nesrin KAZANKAYA (Tiyatro Pera- Oyuncu/Yönetmen); Nihat BEHRAM (Şair/Yazar); Nihat ZİYALAN (Oyuncu); Nurkut İLHAN (Oyuncu); Okan KAYABAŞ (Tiyatro Pera); Orhan AYDIN (Oyuncu/Yazar); Oyuncular Tiyatro Grubu Çalışanları; Ömer İVEDİ (Tiyatro Pera);Özdemir NUTKU (Prof. Dr./Tiyatro Eleştirmeni/Tiyatro Tarihçisi/Yönetmen); Pınar KÜR (Yazar); Salima SÖKMEN (Koreograf); Selin Erensal; Sennur SEZER (Şair/Yazar); Serda KORDELER AKTUNA (Tiyatro Stüdyosu); Şafak ERUYAR (Tiyatro Pera-Dramaturg); Tilbe SARAN (Oyuncu); Tuğçe Şartekin KARASU (Oyuncu); Tuncer CÜCENOĞLU (Oyun Yazarı); Tutku SİCİMALİ; Tülin ONAT (Ressam); Volkan AKTAN (Tiyatro Pera); Yaman TÜZCET (Oyuncu); Yıldız KENTER (Prof./Kent Oyuncuları-Oyuncu/Yönetmen); Yılmaz ONAY (Yönetmen/Yazar); Yusuf ERADAM (Tiyatro Eleştirmeni); Yücel ERTEN (Oyuncu/Yönetmen); Zeynep ALTIOK (Reklamcı); Zeynep ÖZDEN (Tiyatro Pera).
Bu adlar arasında, yıkılmasın diye üç yıl önce AKM’nin önüne kurulan kocaman podyuma çıkıp mangalda kül bırakmayan onca tiyatrocunun, sivil toplum örgütü yöneticisinin, bestecinin, opera-bale sanatçısının, köşe yazarının, müzisyenin, yazarın, şairin, çizerin çoğunluğu yok diye inanın üzülmüyorum. Andante Müzik Dergisi’nin mail ortamında esip gürleyen, gencecik müzisyen, “Clarinettist” Sevgili Ecesu Sertesen’in çağrısı doğrultusunda AKM’nin önünde toplanalım sloganlar atalım, aryalar çığıralım, kemanlar, davullar çalalım, şiirler okuyalım diyenlerin bu “dava”nın neresinde bulunduklarını hiç mi hiç araştırmıyorum. “Yahu, bu memlekette böyle bir metni imzalayacak buncacık mı tiyatrocu, sivil toplum örgütü yöneticisi, üyesi, besteci, opera-bale sanatçısı, köşe yazarı, müzisyen, şair, yazar, çizer varmış” diye vallahi hayıflanmıyorum. Sessiz, sakin, ensesine vur lokmasını al halkımın sanatsever kesimi, belki bundan sonra aklını başına devşirir diye umutlanmamı sürdürüyorum.
Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcım, sesime kulak vereceğinize inanıyorum.
Gerisi kamuoyunun takdiri, Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının işi, “Benden buraya kadar” diyorum…