Girdiği drama çalışmasından çıktığında, büyük bir heyecanla “masuscuktan kuş oldum” diyen küçük bir çocuk, “–mış gibi yapma” olarak da tanımlanan dramayı güzel bir şekilde ifade etmişti. Bireyden gruba giden drama sürecinde, “masuscuktan” ya da “-mış gibi yaparak” farklı rollere giren katılımcılar rol oynama, doğaçlama gibi farklı tekniklerden yararlanarak sürece etkin bir şekilde katılırlar. Yaparak yaşayarak öğrendikleri, süreçte aktif oldukları için bireylerin öğrendiği bilgiler daha kalıcı olur. Erken çocukluk döneminden itibaren hem bireylerin öğrenmelerinde hem de gelişimlerinde drama uygun bir yöntem olarak kabul edilir.
Çocukların kendilerini özgürce ifade etmeleri, evrensel ahlak değerlerine sahip, yaratıcı, demokratik bireyler olabilmeleri, bağımsız düşünebilmeleri, işbirliği yapabilmeleri, problem çözme becerilerini etkili kullanabilmeleri, çok yönlü bir bakış açısı oluşturabilmeleri, kendilerini ve başaklarını tanıyabilmeleri, empati kurabilmeleri üzerinde verilen eğitim önemlidir. Bu kazanımların olabilmesi için eğitim verirken çocukların neyi öğreneceği yerine nasıl öğreneceği üzerinde durulması gerekir. Çocukların nasıl öğrenecekleri sorusu karşısında verilecek yanıtlardan biri de drama yöntemidir. Küçük yaşlardan itibaren aldıkları eğitim, çocukların grup içine katılmalarında, sağlıklı ilişkiler kurmalarında, günlük yaşamdaki gerekli kuralları öğrenerek temel alışkanlıklar kazanmalarında, kendilerine ve başkalarına olumlu tavır geliştirmelerinde etkili olur. Kalıcı öğrenmeler yaparak yaşayarak aktif katılımın olduğu öğrenme süreçlerinde gerçekleşir. Drama çalışmalarında, çocuklar aktif katılım içinde oldukları ve eğlenirken öğrendikleri için erken çocukluk döneminden itibaren eğitim programlarında dramaya yer verilmesinin gerekli olduğu söylenebilir.
Çocukların eğitiminde ya da kişisel gelişiminde olduğu kadar yetişkinler için de yararı olan drama çalışmalarında, bireyler kendi yaşantılarından, anılarından, birikimlerinden yola çıkarak diğer katılımcılar ile birlikte bir kavramı, objeyi, olayı incelerler; bu sırada da kendilerini, ailelerini, arkadaşlarını, fiziksel ve sosyal çevrelerini daha yakından tanıma fırsatı bulurlar. Girdikleri roller ve yaptıkları doğaçlamalar aracılığıyla farklı koşullarda yaşayanlar ile empati kurabilirler. İnsanları ötekileştirmeden farklı düşüncelere ve duygulara saygılı olmayı öğrenirler.
Drama çalışmalarında bireyler bir taraftan hoş zaman geçirirken bir taraftan da bir gruba ait olmanın verdiği hazzı yaşarlar. “Masuscuktan” ya da “-mış gibi” yaparak girdikleri roller, yaptıkları doğaçlamalar, diğer katılımcılarla kurdukları etkileşimlerden sonra drama çalışmalarından yeni yaşantılar, yeni birikimler, yeni arkadaşlıklar, yeni farkındalıklarla ayrılırlar.
Belirtilen tüm kazanımların sağlanabilmesi için çocukların içinde bulundukları gelişim döneminin özelliklerinin bilinmesi gerekmektedir. Drama çalışmalarını yürütecek olan drama lideri gelişim, eğitim, drama, tiyatro gibi alanlarda gerekli donanıma ve yetkinliğe sahip olmalıdır. Aksi takdirde, drama çalışmaları çocuklara yarar sağlamaktan çok zarar verebilir. Tüm çocukların eğlenirken öğrendikleri drama ile tanışabilmeleri, donanımlı ve yetkinliği olan drama liderleri ile çalışabilmeleri umuduyla…
Ulusal Drama Günümüz Kutlu Olsun.
Prof. Dr. Aysel Köksal Akyol, Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Çocuk Gelişimi Bölümü